7

521 47 33
                                    

"Hayır Jisung, okulunu asamazsın. Son iki dersin boş ise kütüphaneye gidip vakit geçir, okul bitince gelirsin." Taeyong elindeki mısır gevreğini Jaemin'e verdi, Jaemin Renjun'e uzattı ve mısır gevreği sepete girdi.

"Alman çikolatası alacaksan küçük bir paket al Yangyang, sadece sen yiyorsun ve sonra dişlerin ağrıyor- hayır sana demedim Jisung."

Taeyong'un kafası patlamak üzereydi, tüm çocukları-Renjun hariç, en usluları Renjun'di- bir yana yayılmıştı.

"Jungwoo neredesin? Kun o kadar meyve alamazsın çocukları komaya sokacaksın! Jungwoo nerede?!"

"Sanırım cips reyonunda." Taeyong arkasını  döndü ve Jaehyun ile göz göze gelirken Renjun'in kolunu dürtükledi.

"Git Jungwoo'yu getir, sadece iki paket alabilirsiniz." Renjun yarısı dolu market arabasını Taeyong'un yanına bırakarak gözden kayboldu.

"Sanırım aylık alışveriş, hım?" Taeyong market arabasına tutunurken cevap verdi.

"Hayır, haftalık. Bu canavarlar bir haftada evi bile yiyebilirler."

Jaehyun güldüğünde Taeyong da gülümsedi.

"Hayır Yangyang, Alman cipsi alamazsın! Sonra karnın ağrıyor ve sızlanmanı ben çekiyorum!"

"Almanlar Alman cipsi yer!"

"Sen Alman değilsin ki! Sen Çinlisin, sadece Almanya'da büyüdün! Üstelik iki Çinli varken bir Alman için cips alamayız!"

"Tabiki Çin atıştırmalıkları alacağız!"

"Alman!"

"Çin!"

"Çocuklar Kore atıştırmalıkları bence hepinize yeter..."

"Ya Alman!"

"Renjun!" Taeyong Yangyang'ın saçını çeken Renjun'in eline vurduğunda Renjun Yangyang'ın saçını bıraktı ve elini tuttu.

"Ya parasından değil, bu salağın dört gün karnı ağrır o cipsi yerse!"

"Ama istiyorum!"

"Bende Çin atıştırmalıklarından istiyorum!"

Taeyong ağrıyan başını ovalayıp hepsine teker teker baktı.

"Bakın küçük şerefsizler, istediğiniz bir atıştırmalıktan alıp kasaya ilerliyorsunuz. Ardından Kun ve ben ödüyoruz, evde de sessizce yiyip oturuyorsunuz. Başım çatlarken sizinle uğraşmak istemiyorum!"

Taeyong'un sesi de istemsiz yükseldiğinde beline dokunan bir el hissetti, Jaehyun belini yavaş bir şekilde okşuyor, sakin olmasını söylüyordu.

Tekrar çocuklara döndüğünde hepsinin ona kırgın gözlerle baktığını fark etti.

"Sana zorluk mu çıkarıyoruz hyung?"

"Bizi... şerefsiz olarak mı görüyorsun?"

Jaemin ve Chenle söylediğinde Taeyong itiraz edecekti ki Yangyang dolu gözleriyle yutkundu.

"Biz... senin bizimle mutlu olduğunu sanıyorduk."

Yangyang elindeki Alman cipsini rafa bırakıp çıkışa ilerlediğinde Renjun peşinden gitti, Jaemin ve Chenle da aynı şekilde ilerlediler.

"Ben onları sakinleştiririm, sen dinlenmene bak. Yarısını kartımdan ödersin."

"Ben öyle demek istemed-"

"Biliyorum Taeyong, seni tanıyorum. Dinlenmene bak."

Kun gülümseyip çıktığında Jaehyun onlara bakan birkaç kişiye döndü.

"İşinize bakın lütfen."

Jaehyun, herkes işine döndüğünde hala şokta olan Taeyong'u hafifçe kendine çekti.  Taeyong anında ona sarılırken gözyaşları dökülmeye başlamıştı.

"Ben onları kırdım!"

"Yanlış anladılar Taeyong, güzel bir dille sana anlayış göstereceklerdir."

Jaehyun omzunun ıslanmasıyla market arabasını tuttu ve elindeki makarnayı içine koyarak çekti.

"Hadi bunları ödeyelim, ateşin çıkabilir. Seni eve bırakayım."

...

Taeyong'un evindelerdi, Taeyong'un Jaehyun'un beklediği gibi ateşi çıkmıştı ve balkonda titreyerek yere çökmesiyle Jaehyun soluğu onun evinde almıştı.

Kim olsa öyle yapardı ki, Taeyong yeni bir arkadaşıydı.

"Jaehyun... bunu yapmak zorunda değilsin." Taeyong halsizlikle söylediğinde Jaehyun gülümsedi.

"Biliyorum ama yemeği evde de yapacaktım. Birlikte yeriz."

Üzerindeki önlüğü çıkartıp katladı ve tezgaha bıraktı, ardından Taeyong'a ilerledi.

"Yanında kalması için birini aramamı ister misin? Ya da yanında kalabilirim."

"Ben ararım ama önce yemek yiyelim lütfen." Taeyong yavaşça kalkmaya çalıştığında kapanan gözleriyle koltuğa tutundu, Jaehyun tarafından hızlıca yatırılmıştı.

"Biraz daha uzan, ben sana getiririm."

Jaehyun tekrar mutfağa ilerlerken Taeyong duyması için hafifçe bağırarak söyledi.

"Sana da ayıp oldu, böyle bana bakıyorsun."

"Sorun değil, insanlara yardım etmeyi severim." Jaehyun bir tabak yemek ve bir kase çorbayla Taeyong'un önüne geldiğinde Taeyong hafifçe doğruldu.

"Sen yemekleri yerken ben ilaçlarına bakacağım, sorun olur mu?"

"Hayır, teşekkür ederim. İlaçlar yatak odamın banyosunda."

Jaehyun yavaşça odaya girdiğinde Taeyong halsizliğinin verdiği yavaşlıkla yemeğini yemeye başladı, bir yandan Doyoung ve Ten'e mesaj atıyordu.

"Taeyong sadece bir tane ateş düşürücü bulabildim, bunu yemekten sonra içersin."

"Tamam, teşekkürler."

Jaehyun da yemeğini yemeye başladı, sessizlik sürerken Taeyong duruma bir el attı.

"Yaptıkların için çok teşekkürler, iki arkadaşıma haber verdim. Yanıma gelecekler. Ama sen olmasaydın sanırım balkonda bayılırdım."

Jaehyun gülümsedi.

"Biz komşuyuz Taeyong, komşular bunun içindir, değil mi?"

Yarım saat sonra Jaehyun gitmişti, Taeyong ise uyuyakalmak üzereydi.

"Burası dağınık değil, temiz de değil. Lee Taeyong, neler oluyor?"

Taeyong sırıttı.

"Jaehyun buradaydı, bana baktı."

Ten şoka girerken Doyoung etrafı inceledi, ardından Taeyong'a geri döndü.

"Umarım onu çizdiğin eserlerle dolu yatak odana girmemiştir, bu çok utanç verici olurdu."

Taeyong idrak ettiğinde ağzı açık kaldı.

"Yatak odama girdi!"

Love Lies   -Jaeyong-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin