13

457 43 3
                                    

Taeyong'un kalbi o kadar hızlı atıyordu ki, Taeyong bir elini Jaemin'den çekip göğsüne koymak zorunda kalmıştı. Yakalanmak, daha önemlisi Jaehyun'a karşı yalancı gözükmek istemiyordu, öyle olsa bile.

"Çocuklar ağlarken bunu mu konuşacağız cidden?'' Jaehyun'un gözlerini cidden sinirden büyümüştü ve parlıyorlardı, bu Taeyong'u ürkütmüştü. Ama dediğini düşünmesiyle gözleri küçülmüş, çatık kaşlarıyla onaylamıştı.

''Tişörtümü bırakır mısın lütfen?'' Jaehyun tişörtü bırakıp Donghyuck'u kavradı. Önünde yavaşça diz çöktü ve sulu gözlerine bakmaya çalıştı.

''Hadi eve gidelim de sakince konuşalım...''

''Neyi konuşacağız hyung, bana nasıl yalan söylediğini mi? Ben sana hislerimi dökerken içinden geçenleri mi?!''

''Lütfen Donghyuck.'' Jaehyun yavaşça Donghyuck'un dirseklerini okşuyordu.

''Beni dinlersen anlayabileceğini biliyorum, ben senin içini biliyorum Donghyuck. Sen insanları hemen yargılamazsın.'' 

''Ama- ben...'' Donghyuck durakladı, düşünüyordu.

''Eğer sana hak vermezsem üçünüzün de yüzünü yumruklarım, hem senin hem o Mark'ın, üstelik en sevdiğin tişörtüne sümüklerimi sürer-'' Jaehyun doğrulmuş ve Donghyuck'u kapıya götürmeye başlamıştı.

Taeyong da Kun'un Jaemin'e sarılmasıyla onları yavaşça takip etti.

''Bugün olanlar için üzgünüm, böyle olsun istemezdim...'' Jaehyun ayakkabısını giyerken kafasını salladı.

''Asıl biz üzgünüz, sanırım gelmeseydik daha iyi olurdu, belki de hiç karşılaşmasak...'' Taeyong Jaehyun'un demek istediğini yanlış anlayıp, üzgün bir şekilde kafasını salladı.

''İstediğiniz zaman kapımız açık... tamam mı?'' Donghyuck kafa sallayıp burnunu çekmiş ve arkasını dönüp asansöre ilerlemişti.

Jaehyun da Taeyong'a baş selamı verip Donghyuck'u izlemişti.

Sonunda ev sakinleştiğinde Jaemin salonda, halıya oturmuş ağlıyor, Taeyong ve Kun ağlamayı kesmesi için yalvarıyor, Jungwoo ise dolu gözleriyle Jaemin'in koluna sarılıyordu.

Jisung yavaşça Renjun'a yaklaştığında Yangyang ve Chenle da yaklaşmıştı, onlar salonda, üçlü kanepenin arkasında olanları izliyorlardı.

''Ne yapmalıyız?''

''Jeno'yu bulup dövelim mi?''

''Bir odaya kapatıp korkutabiliriz tehdit ederek!''

''Telefon ve bilgisayarını kıralım!'' herkes kendince en acı verici işkence yöntemini söylediğinde Renjun sesi çıkmayan Yangyang'a dönmüştü.

Onu da Jungwoo gibi gözleri parlarken bulunca içi hoş olmuş, üzülmesine dayanamayıp sarılmıştı. Grubundan kimsenin üzülmesini istemezdi ama Yangyang herkesten biraz daha hassastı.

Yangyang da ona sıkıca sarılınca Chenle göz devirmiş ve Donghyucklara bakacağını söyleyip evden çıkmıştı, geri dönmeyi planlıyordu elbette.

''Renjun?'' 

''Hım?'' Yangyang kafasını Jaemin'e çevirmiş ve mırıldanmıştı.

''Jaemin'i şu an ne mutlu eder?'' Renjun bir süre düşündü, Jaemin genelde aşk acılarında bir gün depresyon geçirdiğini söylerdi ama bu çok farklıydı. İlk defa böyle oluyordu.

''Ona gidip çikolata almak ister misin?''

Yangyang kafa sallamıştı, ayrılmışlardı böylece.

Love Lies   -Jaeyong-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin