Tarık telefonunu bıraktı ve başını geriye attı. Hava sıcak ve bunaltıcıydı. Şu an evlerine bir saat uzaklıkta olan yazlıklarındaydılar. Bu, göle birkaç adımlık mesafede olan büyük evi babası ve iki amcası birlikte almışlardı. Fırsat buldukça buraya geliyor doğanın tadını çıkarıyorlardı.
Canı çok sıkılmıştı ve göle girmek de gelmiyordu içinden. Açelya'yı görmek istiyordu o. Eskisi gibi her gün konuşabilmek istiyordu. Babasını taşınmamaları için kaç kez ikna etmeye çalışmıştı oysaki. Ama ondan sürekli 'İyi bir fırsat bulduk, değerlendirmeliyiz.' gibi cevaplar almıştı. Büyüdüğü mahalleden ayrılalı neredeyse bir yıl olmuştu ve Açelya ile sadece piknikte görüşebilmişti. Anlarının daha uzun sürmesi için neler yapmazdı. Yine de hâlâ onu görebildiği için müteşekkirdi.
Acaba o ne yapıyordu? O da onu düşünüyor muydu? Özlüyor muydu? Muhtemelen şu günlerde derslerine çalışmakla meşguldü. Taşınmadan önce aynı liseye gidiyorlardı. Kızı ne zaman görse ya kitap okuyor ya da test çözüyor olurdu. Fazla arkadaşı yoktu ve o olmasını istiyor gibi de görünmüyordu. Okul içinde fazla konuşmasalar da birbirlerini gördükleri hemen hemen her seferde gülümsüyor ve içlerinin ısınmasına izin veriyorlardı. Ne yazık ki bu günler de geride kalmıştı.
Derin bir iç çektiği zaman kapı açıldı ve havluya sarılmış olan kuzeni, Emre içeri girdi. Kendinden bir yaş büyüktü ve ona aşırı kıl kapıyordu. Buraya kız arkadaşını getirmişti, komik, geçen sefer bir başka kızı getirmişti.
Emre havlusunu yataktaki oğlanın üzerine attı.
"Hey!"
"Çok depresifsin gül biraz."
"Gülmek demekle olan bir şey değil."
"Ne o? Sevgilini mi düşünüyorsun?"
"O benim sevgilim değil."
Oğlan omuz silkti.
"Açelya'yı birkaç sene önce görmüştüm. İlgini neden çekiyor anlamıyorum doğrusu. Gerçi, örtülü olmasa güzeldir belki. Cidden, neden bu kadar erken almış ki bu kararı?"
Tarık'ın kaşları çatıldı.
"Bu seni ilgilendiren bir şey değil seni pislik!"
"Biraz düşün bana katılacaksın. Neden kendini saklıyor olabilir? Çok aptalca."
Havluyu aldı ve top yapıp karnına sertçe attı.
"Senin gibi yavşaklar ona bakmasın diye yapıyordur belki."
"Aman bir şey demedim."
Açelya'ya laf atılmasına dayanamıyordu. Küçükken de böyle korumacıydı ona karşı. Diğer çocuklar onu dışlasa o oyuna alır. Düşüp dizini yaralasa ağlamamasını söyler ve yara bandını yapıştırırdı. Onu güldürmek için elinden geleni yapardı.
Açelya onun gözünde çok değerliydi, üzülmesine izin veremezdi.