Açelya ıslak yüzünü eline bastırdı. Ağlamasını durduramıyordu. Telefonunun çaldığını duyduğunda titrek elleri ile onu tuttu ve kimin aradığına bakmadan yanıtlaması için annesine verdi. Normalde bunu yapmazdı elbette ama konuşacak hâli yoktu.
"Alo, Tarık oğlum."
Tarık ile olan birliktelikleri iki yıldır devam ediyordu. Bu süre içerisinde buluşma sayıları bir elin beş parmağını anca geçiyordu. Bu nedenle ikisi de bu anların tamamını dolu dolu geçirdiklerinden emin olmaya çalışmışlardı.
Annesinin onlardan haberi vardı. Saklayamazdı ki. Beceremezdi bunu. Kendisi söylemese annesi anlardı zaten.
"Hastanedeyiz..Evet orası. Tamam oğlum. Görüşürüz."
Kadın telefonu kızına geri verdi ve Tarık'ın buraya geldiğini söyledi. Açelya endişeli bakışlarını koridor uçlarından ayırmıyor, kalp atışlarını düzenlemekte zorluk yaşıyordu. Doktorlar gelip geçiyor ama kimse bir şey söylemiyordu.
Gözleri, bakışları korku ile dolan oğlanı yakaladığında saatlerdir oturduğundan dolayı uyuşmuş olan bacakları kalkarken sendelemesine sebep olmuştu. Tarık ona hızlıca ilerledi ve sıkı sıkı sarıldı.
"Şükürler olsun iyisin. Sana bir şey oldu sandım."
Göz yaşları oğlanın gömleğini ıslatırken başını geriye atıp ona baktı. Tarık yanaklarını sildi ve sordu.
"Kim hastalandı?"
"Tarık.." dedi Açelya çatallı sesiyle. Ardından başını oğlanın göğsüne yaslayıp devam etti.
"Babam..kalp krizi geçirdi."
Kızın zar zor durdurabildiği hıçkırıkları geri dönerken Tarık sakinleştirmek adına sıkıca sarılmayı sürdürüyordu.
~~
"Hasta uyanık. Ziyaret edebilirsiniz. Yalnız tek seferde en fazla iki kişi girebilir."
Doktorun söyledikleri ile Açelya'nın yüreğine bir rahatlama gelirken annesi ve o odaya girip babasının iki yanına oturdular. Eşler kendi aralarında konuşurlarken Açelya elini babasının elinden ayırmıyordu. Çok geçmeden annesi doktorla konuşmak üzere odadan çıktığında babası genç kıza döndü.
"Ağlama bakayım. İyiyim ben. Bana bir şey olmaz."
Açelya kıyafetinin kollarıyla yüzünü kuruladı ve gülümsemeye çabaladı. Emin olmak için babasına, cevabı bilmesine rağmen, nasıl olduğunu sordu.
"İyiyim dedim ya. Boşuna panik yapıyorsunuz."
"Ne yapalım, korktuk."
Kapı tıklatıldığında ikisi de o yöne baktı. Tarık yüksek ihtimalle kadının odadan çıktığını gördüğünde girmenin bir sorun olmayacağını düşünmüştü. Geçmiş olsun dileklerini sundu ve boşta kalan tekli koltuğa geçti. Adam bakışlarını oğlandan ayırmadı.
"Sen ne zaman geldin Tarık?"
"Haberinizi aldığımda geldim. Bir saat olmuştur sanırım."
"Baba," dedi Açelya. "sana bir şey söylemem gerekli."
İki adam da ona merakla bakarken titreyen dudaklarıyla tekrar konuştu.
"Benim..birlikte olduğum biri var."
Yutkunup lafına devam edecekken yorgun sesi ile adam onu böldü.
"Bunu epeydir biliyorum kızım. Daha doğrusu anlamıştım. Bana biraz geç söyledin gerçi.."
"Özür dilerim..Tepkinden korktum sadece."
"Pekâlâ kim bu şanssız?"
Adama gülümseyip cevap verdi.
"Tarık.."
Adamın gözleri açıldı ve bir yanındaki gence bir de kızına baktı.
"Bu..ne kadar zamandır devam ediyor?"
"İki yıl."
"Cidden mi Açelya? Ben fark edeli birkaç ay olmuştu. Hiç söylemeseydin."
Kız bakışlarını ondan kaçırıp suçlu bir ifadeyle omuzlarını kaldırdı.
Adam yaklaşması için Tarık'a işaret ettiğinde oğlan ürkek bir tavırla ona yaklaştı. Bununla kulağının çekilmesi bir olmuştu.
"Şimdi sözlerime kulak ver. Kızımı incitirsen yahut onu üzecek bir şey yaparsan hayatını sana zindan ederim. Eğer ciddi değilsen onu şimdi bırak. Tam tersi ise de asla bırakma. Biriyle olmak bunu gerektirir. Anladın mı?"
Tarık gülümsedi.
"Anladım. Güvenin bana, onu asla üzmeyeceğim."
"İyi edersin.."
Oğlanın kulağını bıraktı ve sesini duyduğu kızına döndü.
"Kızmadın mı yani?"
"Bunu gizlemene kızdım elbet. Ama birini sevmene neden kızayım? Ayrıca başta bana saçma sapan birini getireceksin diye çok korktum. Allah'tan seni düzgün yetiştirmişiz."
Kız sevinçle adamın boynuna sarıldı. Bu sırada ona ağırlığını vermemeye dikkat ediyordu. Kolunda adamın elini hissettiğinde hala gülümseyen sevgilisine döndü ve o da gülümsedi.