Chuuya gözlerden uzak, kafasını dinlemeye çalıştığı o küçücük odada beynini kemiren sorularla boğuşmakla meşguldü.
Ders çalışmak.
Sevmiyordu. Hiçbir şekilde ders çalışmayı sevmiyordu. Baskıların hüküm sürdüğü, ezberin vakitleri çaldığı bu sisteme karşı durmak ve hakkını savunmak istiyordu. Ama nafile. Ona bakan Ane-san'ın güvenini boşa çıkaramazdı. Çok borçluydu ona karşı. Ona evini açıp, ekmeğinden yedirmesi, sıcacık bir yuva verip büyütmesi Chuuya için parayla ödeyemeyeceği borçlar arasındaydı. Zaten para umrunda bile değildi. Bu okul zamanı bitince kazanacağı tüm parayı Ane-san'a verecek ve onu güzel kokulu yemekler, evlerde yaşatacaktı. Ama önce şu fizik sorusunu çözmeye çalışması gerekti.
Elindeki kalemle ona göre 5, bana göre 30, Ane-san'a göre 2 saat boyunca oynayarak kağıda tek bir çizik bile atmamıştı. Sonunda oflayıp telefonuna gelen bildirimle kafasını kaldırdı. Yabancı bir numara ona mesaj atmıştı, kaşlarını çattı mavi gözlerin en güzeline sahip adam.
+xxxxxxxxx
Ofladıkça çirkinliğine çirkinlik katıyorsun kızıl kafa.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
odinokaya [soukoku]
FanfictionJaponya'da, "Dünkü çiçekler bugünün rüyalarıdır" denirdi. Chuuya buna bir ekleme yapabilirdi: "Dünkü hatalar bugünün kâbuslarıdır." [ DEVAM EDİLMEYECEKTİR ]