-6

577 68 109
                                    

Chuuya sabahın köründe, yandaki çocuğun sesleri yüzünden uyanmak zorunda kalmıştı. Sanırım kâbus görüyordu. Yanına aldığı bu yabancıyı incelemek için onu uyandırmaya tenezzül etmedi. Sadece sakince neler olup biteceğini öğrenmek istedi.

Siyah saçlı çocuksa gördüğü şeyler yüzünden kaskatı kesilmiş, derin nefesler alıyordu. Vücudu kan ter içinde kalmıştı. Kız kardeşini görüyordu, ona binlerce bıçak darbesini indirdiğini. Ve sırf bu yeteneği yüzünden olduğunu. Gözlerini görüyordu kız kardeşinin, yapma dercesine, onun bir canavar olduğunu hissettirircesine korkuyla bakan gözlerini görüyordu. Sonrasında da hızla kalkmıştı yattığı yerden. Bodrumu inleten bir bağırışla.

"BEN CANAVAR DEĞİLİM"

Chuuya gözlerini şokla açmıştı. Normal bir kâbus bekliyordu açıkçası. Ama çocuğun o kulakları sağır edici bağırışı ile yutkunmuştu. Sanırım benzer noktalara sâhiplerdi. Yattığı yerden ayaklanarak yanına gitti çocuğun. Kollarını sarmalamıştı siyahlının bedenine. Yaşları küçüktü, ruhları fazla ezilmiş, yaşadıkları şeylerin acısında boğuluyorlardı. Bir tutunacak dal arıyor, sevgiyi hissetmek istiyorlardı. Birilerinin varlığına, güzel sözlerine ihtiyaçları vardı. Chuuya sımsıkı sarılmıştı siyahlıya, karşılık olarak daha sıkı bir sarılmış kazanmıştı. Geçecek diyemezdi. Çünkü bu hayatta hiçbir şey çok kolay geçmezdi, izi kalırdı. Kabuk bağlayamayan bir iz.

~~~~~~~~~~~~~~~~~

"Ane-san ile seni tanıştırmak isterdim ama şu an çok ciddi işler içerisindeyiz. Bu yüzden bir süre seninle ben ilgileneceğim. Şu işler düzelsin bi'."

Akutagawa kâbustan sonra Chuuya ile birlikte uyumuş, kızılın bedenine muhtaçmış gibi yapışmıştı. Sabah kalktıklarında da kimse bir şey söylememişti. Olay hiç yaşanmamış gibi devam etmişlerdi. Şimdi ise Chuuya, görevlendirdiği Shirabu ile buluşmaya, dün geceki o tenha yere gidiyordu. Akutagawa'ya karşı olan güvensizliği devam ediyordu. Ama nedense, kendini ona karşı sıcak ve samimi hissediyordu. Belki de yıllarca gördüğü kâbuslardan, onun gibi uyanan bir kişi görmek yalnızlığını yok etmişti. Bilmiyordu. Lâkin şu an için, yanında onun gibi büyük bir güç kullanıcısı bulundurmak artı bir puandı.

Birkaç dakika sonra varmışlardı o yere. Her zaman olduğu gibi elleri ceplerinde olan Chuuya, önden giriş yapmıştı. Karşısında gördüğü gri saçlı arkadaşının yüzündeki ifadesizlikle olayların ne dereceye geldiğini pek anlamamıştı. Sessizce önüne doğru ilerledi.

"Hoş geldin, Chuuya."

"Dökül, Shirabu."

"Mavi Kareliler'in başı Ryugamine Mikado, gizlice bir saldırı düşünüyormuş ancak Mafya'dan bağımsızlar. Aynı şekilde Sarı peçeliler de öyle. Ama Sarı Peçeliler'in bize saldırma gibi bir girişimi yokmuş, sadece Mavi Kareliler'e inat olsun diye böyle bir işe kalkışmışlar. Mafya'daki adamımız... Öldürülmüş."

"Of, sikeyim. Saldırı ihtimaline karşılık herkesi silahlandırın, çevredeki güvenlik önlemini arttırın. Herkes toplanma yerinde toplandı mı? Dediğim gibi?"

Shirabu gergince kafasını sallamış, Chuuya ona tek bakış bile atmadan toplanma yerine doğru ilerlemişti. Yanındaki Akutagawa, onu annesini takip eden civciv misali takip ediyordu. Chuuya arkasını dönüp onu takip eden gence burada durması gerektiğini söyledi. Bir şey olursa, onun hemen ölüp gitmesini istemiyordu. Akutagawa da söyleneline uyarak orada durmuştu.

odinokaya [soukoku]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin