-5

603 67 129
                                    

Chuuya telefona anlamsız bakışlar atmış, sonrasında da evine gitmek için adımlamaya başlamıştı. Sanki Tanrı gününü daha da bok etmek için üzerine işiyor gibi yağmur yağıyordu. Ne harika ama, bir de bu eksikti. Sinirli bir şekilde ofladı. Bu tenha yeri her zaman çok sevmişti. Ancak yolları saçma sapan bir şekilde olması hiç güzel değildi. Önüne gelen saçları çekmek için elini cebinden çıkardı. Sonra bir ses geldi. Evet, kızıl bu yağmur sesinin arasında farklı bir ses tonunu duyacak kadar dikkatli biriydi. Yoksa içgüdüsü mü bunu duymasını sağlamıştı, yoksa içindeki şeytan mı?

Yavaşça, fark edilmeyecek şekilde oraya doğru adımlamıştı Chuuya. Bir bakıma oradan sadece geçecek gibi davranacaktı, çünkü yolunun üstündeydi. Ama o çalının arkasındaki sese dalmayı düşünüyordu zihninde. İki adım önünde atmış, sonrasında direkt çalışın içine doğru dalmıştı. Dizi bir adamın boğazında, elleri hâlâ ceplerinde bir şekilde dururken, karanlık atmosferden daha karanlık olan cisimler Chuuya'nın bedenine doğru hızla yakalaşmaya başladı. Hasiktir, adamın ceketinden geliyordu bunlar. Chuuya onlardan kurtulmak için bedenini geriye çektirmek zorunda kalmıştı. Karşısındaki adam da bunu fırsat bilmiş, hızla ayaklanmıştı. Chuuya o siyah şeylerden, sanırım bıçak, kaçmıştı kaçmasına, ancak yanağına aldığı küçük bir darbe yüzünden kanlar akmaya başlamıştı yüzünden, yağmur alıp götürüyordu kanları neyse ki.

Siyahlı adam, o bıçakları geriye çekmişti. Ve şaşkın bir suratı vardı? Sanırım kızılın onu yakalamasına şaşırmıştı. Bu düşünce Chuuya'nın hoşuna gitmiş, nar çiçeği dudaklarını bir tebessüm kaplamıştı.

"Kimsin? Burada ne işin var?"

Öksürük seslerini duymuştu kızıl, karşısındaki ince bedenden. Fenâ hasta biri olmalıydı sanırım, çünkü bu öksürükler hiç güzel değildi. Gerçi Chuuya biraz daha bu yağmur altında kalırsa aynı şekilde o da birkaç güne hasta olacaktı. Ane-san kesinlikle onu katanalarıyla doğrayacaktı.

"Ben... Sadece gözlem yapıyordum. Ve şimdi gitmem gerek."

Chuuya gitmeye çalışan siyah ceketliye arkadan bir tekme atmış, çocuğun yüzünün çamurla buluşmasını sağlamıştı. Kızıl, bacağı hâlâ çocuğun sırtında iken yüzünü kafasına yaklaştırdı. Siyahlı ise ancak kafasını yana çevirebilmişti.

"Sana. Kimsin. Dedim. CEVAP VER."

Kulağında bağıran sese karşı Akutagawa ürkmüştü. O bu tarz şeylere alışıktı ancak kızılın yüksek sesi ve asabi tavırları çok daha farklıydı. Ondan beklenmeyecek türden olduğu için ne yapması gerektiğini bilmediği bir şaşkınlık içindeydi.

"Ben... Sizi gözlemlemek için gönderildim. Kahverengi saçlı, uzun boylu bir adam yolladı beni."

Ağzına giren çamurlar yüzünden konuşmasına devam edememişti Akutagawa. Chuuya da bunu anlamış, kafasını saç köklerinden tutarak kaldırmıştı. Bu, eğer yanlış bir şey yaparsan beyin parçacıklarını çamurla karıştırırım demekti. Akutagawa ağzındaki çamuru tükürdü yere.

"Bana kızıl saçlı birini burada bulacağımı ve bana yardımcı olacağını söyledi. Ama sizden başka birisini görmedim. Bir şey yapmayacağım size. Sadece yardımınız lazım."

Chuuya kaşlarını çatmıştı. Düşünüyordu. Bugün o kadar çok saçma şey olmuştu ki.. Ne dese bilemedi. Ayağa kalktı. Çocuk da sırtında kalkan minik bedene baktı hâlâ yerde uzanırken. O mafyadaki adamın neden onu buraya gömderdiğini bilmiyordu bile. Ve neden geldiğini de bilmiyordu. 

(kurguda animedeki ya da mangadakinden farklı yaşlar, Chuuya 17, Dazai 17, Akutagawa 15, Atsushi 16)

Sadece bir yardım istiyordu, sonrasında çekip gidecekti çamura bulanmış genç. Chuuya da bu iş için gidilecek en iyi kapıydı, o mafyadansa.

Elleri cebinde bir şekilde çocuğun başında duruyordu Chuuya. Ona zarar verecek bir hamle yapacağı anda, işini bitirirdi. Bu yüzden kalkmasını bekliyordu.

"Bu yağmurun altında bir bok anlaşılmıyor, daha iyi bir yere gidelim."

Onu Ane-san'ın yanına götüremezdi. Bu yüzden bodruma götürebilirdi. Bir sorun çıkarırsa da kan kokusu duyulmaz, taşıyıp gömmesi de kolay olurdu. Bu yağmurda kimseden bir tık çıkmazdı, özellikle de Chuuya'nın binbir türlü sese hizmet eden zihninden.

~~~~~~~~~~~~

Sessiz ve sakin geçen yürüyüşün ardından Chuuya kapalı alana girmiş, açtığı ışıkla çocuğa bakma fırsatı bulmuştu. Bok gibi bir zamanda boktan şeylerle uğraşıyordu, aman ne mükemmel. Çamurlu siyah saçları, siyah kıyafetleri ve siyahlı beyazlı saçıyla karanlık biri gibiydi çocuk, yüzünün aksine. Ondan birkaç yaş küçük olmalıydı en azından. Boyu bakımından onu geçtiğine sevinebilirdi Chuuya.

"Kimsin sen?"

"Akutagawa Ryuunosuke."

"Ne işin var burada?"

"Beni evcilleştirmene ihtiyacım var."

"Ne evcilleştirmesi lan, hayvan mısın sen?"

"Yeteneğim, evcilleşmesi gerek."

"Tamam da, ben bunu nasıl yapacağım? Ayrıca yeteneğin ne?"

"Benim.. Yeteneğim Rashoumon. Ve onu kontrol edemiyorum. Bir anda etrafı hızla delip geçiyor, bıçaklar etrafta uçuyor ve... ve.. sevdiğim, değer verdiğim herkesi ö-öldürüyor."

Chuuya kaşlarını havalandırmıştı. Çocuğun güzel bir yeteneği vardı, kim eline geçirirse çocuğu eline yüklü bir miktar para geçirmiş gibi sevinirdi. Ama Chuuya böyle şeyleri anlamaz, bilmezdi. O içindeki şeyi daha kontrol edemiyorken, bu yavrucağa nasıl yardım edebilirdi ki?

"Kim gönderdi seni? Adı, sanı, biliyor musun?"

"Kahverengi saçlı, uzun boylu bir adam. Sizi çok iyi tanıyormuş, bildiği en iyi öğretmen sizmişsiniz. Ama adını bilmiyorum."

"Tch... Sana güvenmiyorum. Yaptığın ilk hamlede seni öldürürüm. Şu an işim başımdan aşkın olmasa, sana neler yapacağımı bilirdim ancak... Şanslısın."

Chuuya sözcüklerinde baskılar kuruyor, karşısındaki küçüğün korku duygusunun hüküm sürdüğü bedene otoritesini göstermeye çalışıyordu. Elleri hâlâ cebinde, kelimelerinden adım adım yaklaşıyordu siyahlıya.

"Şimdi, seninle birlikte burada kalacağız. Uyusan iyi edersin, yarın senin için zorlu bir gün olacak."

Chuuya dip dibe geldiklerinde ona kaşıyla sağdaki koltuğu göstermişti. Beyni zonkluyordu, ne yapması ya da ne düşünmesi gerektiğini anlamamıştı. Çocuk ders çalışmaktan nerelere gelmişti yâhu? Bir günün tonlarca zorluğunu kaldıracak gücü kalmamıştı. Cebindeki telefonu aldı, mesajına cevap vermediği yabancıyı merak etmişti nedense.

nemalolduğubilinmeyenajan
Chuu-chuuu~~

Akutagawa ile iyi anlaşırsınız umarım

kendisinin sana bu savaş döneminde çok yardımcı olacağını düşünüyorum

nasıl ama

çok romantik bir hediye yollamamış mıyım

nakaharachu
sen mi yolladın onu

niye şaşırıyorsam, normal bir şey beklememek gerek

nemalolduğubilinmeyenajan
sen böyle konuştukça benim ne kadar hoşuma gidiyor bilemezsin chuuchuu

ayrıca sevdiğime yardım etmek benim görevim

nakaharachu
iyi bok yiyorsun

benim bu Aku sanki Atsushi ile beden değiştirmiş gibi minnoş oldu niye acaba ĞSÖWĞWÖDŞXŞ kötü ya da mantıksız gelen yer varsa söyleyin.

ayrıca Shirabu değildi Chuuya'yı bıçaklayan arkadaşın adı, Shirase'ydi. ben haikyuu yüzünden otomatik düzeltme ile Shirabu yapmışım, düzelteyim. :(

odinokaya [soukoku]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin