Chuuya, deri ceketinin önünü her zamanki gibi kapamış elleri cebinde bir şekilde karargâha doğru yürüyordu. O sikik yabancının dedikleri kafasında dolanıp duruyordu. Evet, gizemli bir yabancıya güvenemezdi. Ama son zamanlarda tuhaf davranan koyunlar da bu meseleyi düşünmesin neden oluyordu. Bazıları Chuuya'ya çok iyi davranıyor, bazılarıysa sadece ondan uzak durarak öfkeli gözlerle bakıyordu. Chuuya onlar için sadece bir grubun üyesi olmak için geldiklerini düşünüyordu. Ama eğer o yabancı numaranın dediği doğruysa iç çatışma ile büyük bir savaş bile yaşanabilirdi. Fakat Chuuya bunu kesinlikle istemiyordu. Onun gibi insan olmayı kaybetmiş, hatta insan bile olamamış birini yanına alan Koyunlar'ın böyle bölünmesi, özellikle onun yüzünden bölünmesi kalbini acıtıyordu.
Yıkık dökük eski bir evin içine girmişti. Dışarıdan kimsenin uğramadığını düşündüren bu ev, içeriden bakıldığı zaman mükemmel bir sığınak oluyordu. Özellikle kocaman, iki katlı bodruma sahipse bu ev.
Kapüşonu hâlâ başında bir şekilde içeri girip birkaç kişiyle selamlaşmış sonrasına Shirabu'yu görmüştü. Yardımcı olarak onu seçmesinin tek nedeni onu bulan kişinin o olmasıydı. Yoksa hiçbir şekilde onu yardımcı yapmazdı. Ane-san ona hiç güvenmiyor, evine bile sokmuyordu zaten. Chuuya'ya da onu nasıl yardımcı yaptığını sorup duruyordu her bahsettiğinde.
"Yo, Chuuya. Erken gelmişsin."
"Evet, işim erken bitti. Birkaç saat takılır, giderim. Yeni olay, haber var mı?"
Shirabu sıkıntılı bir şekilde iç çekti. Elini ensesine götürüp kaşıdı konuşmasından önce.
"Liman Mafyası arada sınırımızı geçip duruyor, ayrıca birkaç yeni grup türemiş bizim sessizliğimizde. Mavi Kareler ve Sarı Peçeliler diye. Gerçi onlar da kendi arasında bir savaş, zıtlık içerisindeymiş. Onları ortadan kaldırıp, Liman Mafyası'na da yerlerini bildirmemiz gerek Chuuya."
Chuuya yutkunmuştu. Sadece bir haftalığına uzak kalmıştı buradan. Siktiğinin bir haftası. Ama elde ettiği şey iki yeni çıkan grup ve antlaşmaları bozmaya meyilli bir mafya mı? Çenesini sıkıyordu. Shirabu'nun ona attığı kararlı bakışları karşısında derin bir nefes verdi.
"Düşünülmesi ve araştırılması gereken konular var. Bir iki kişiyi gizlice oraya gönder ve bilgi toplasınlar, bir de Liman Mafyası'na birini gönder, ne oluyormuş öğrenelim. Aniden saldırırsak çok fazla kayıp veririz."
Shirabu'nun sinirlendiği, sıktığı yumruklarından belli oluyordu. Chuuya buna aldırış etmedi. Bir şeyi iyice düşünülmeden yapnaya çalışmak sadece aptallıktı. O bir kere buna maruz kalmış, sonrasında da asla yapmamak için yemin etmişti.
"Pekâlâ, ama şunu unutma Chuuya; er ya da geç savaş olacak. Ve umarım o insanlıkdışı gücünle ilk ölen sen olmazsın."
Göğsünün üzerindeki eli bir çırpıda eliyle çekip, yerçekimi gücünü kullandığı belli olan kırmızı ışıklarla donanmıştı Chuuya. Tehtid etmeyi severdi, edilmeyi değil. Shirabu'nun davranışlarına aldırış etmiyor olması tölerans göstereceği anlamına gelmiyordu. Bu yüzden elini hafif sıktı.
"Hey, Shirabu, bana Ak Koyunlar'dan bahsetsene."
Gözlerini kocaman açmıştı Shirabu, terler alnından dökülmeye başlamıştı bile. Acıyan elini unutmuş, bu kadar kısa zamanda öğrenmesinin şaşkınlığıyla boğuşuyordu. Onu hafife aldığını fark etti.
"İçimizde ç-çıkmış bir grup Chuuya. O kadar önemli değiller."
Chuuya tek kaşını kaldırmış, karşısındaki bir boklar yedim ifadesiyle duran çocuğa karşı alayla konuşmaya başlamıştı.
"Koyunlar'ın içinde bir grup daha türüyor ve bu önemli değil ha!? Ve, ve ve bu benim haberim olmadan oluyor?..... Amaçları ne peki, Shirabu?"
Shirabu yutkunmuştu. Chuuya'nın genelde bu ifadesi içindeki gücü son damlasına kadar kullanacağı savaşlarda çıkardı, ki bu aşırı derecede sinirlendiği anlamına geliyordu. Chuuya'nın onu ve Ak Koyunlar'ı öğreneceğini biliyordu Shirabu, ancak bu kadar kısa süre içinde öğrenmemesi gerekiyordu. Önlemini ve planlarını hazırlayamadan elinde patlamıştı. Ve şu an en büyük sorun Chuuya'nın sinirine hâkim olamaması olurdu.
"S-sensiz bir Koyunlar k-kurmak, Chuuya."
Chuuya yeteneğini sıfırlamış, Shirabu'nun elini bırakmıştı. Yutkundu sadece. O gerizekalı yabancının dediklerinin doğru olmamasını dilemişti sadece. Ailesi gibi gördüğü, birçok kişi tarafından sevilmediğini bildiği hâlde sevenlerinin de güzel sevdiği bu yerden böyle bir hareket beklememişti, ya da beklememek istemişti. Canı acıyordu, kalbi yanıyordu. Kafasını yere eğip bir süre durdu. Şu an, buradaki birçok kişinin ona baktığını biliyordu. Kontrolünü kaybedemezdi. Kafasını tekrardan yukarı kaldırdı, o eski arkadaşının, onu kurtaran kişinin gözlerinin içine baktı.
"Yarın, dediğim bilgileri toplamış bir şekilde karşımda ol. Ve saat 10'da tüm koyunları topla. Gerçekleri ve hareketlerimizi açıklama vakti."
Shirabu'nun gözlerinden gözlerini çekmiş, tekrardan taktığı kapüşonuyla karargâhtan dışarı çıkmıştı Chuuya, gözlerindeki akan yaşları salabilirdi artık. Kimsenin görmeyeceğini, görmek bile istemeyeceğini biliyordu.
Ane-san'dan önce Shirabu ile arkadaş olmuştu Chuuya, ona bu karargâhta görmüştü. O zamanlar sokakta başı boş, aç gezen Chuuya'ya bir ekmekle süt getirmişti Shirabu. O zamanlar saf ve temiz biriydi, belki de çocuk kalbinin verdiği bir özellikti bu, kim bilir? Sonrasında hep birlikte oyun oynar olmuşlardı. Bir gün, Chuuya sokakta dolanırken Ane-san'ı görmüştü onu. Her seferinde ona 'İlk görüşte sana âşık olmuştum Chuuya, o kadar güzel ve saftın ki, olmayacak çocuğumu bulmuş gibi hissettim.' der, sonrasında da Chuuya kendini Ane-san'ın kollarında bulurdu. Ane-san onu yanına aldığı vakit Shirabu'nun Chuuya'ya takındığı tavır değişmişti, ondan nefret eder olmuştu. Ama yine de yanından ayrılmamıştı. Koyunlar oluşmuştu ortaokul dönemlerinin başında zaten, Chuuya'nın istemdışı kurduğu bu çete, zararsızdı ilk başlarda. Sonrasında açılmış ve bu konuma gelmişti. Ama şimdi neden böyle oluyordu? Chuuya anlayamıyordu. Başlayan yağmura kafasını çevirip akan gözyaşlarını saldı iyice. Titreyen telefona bakmaya tenezzül etmemişti bile. Ama mesajların art arda gelmiş olmasına karşın bakmak zorunda kalmıştı.
+xxxxxxxxxxx
Chuuya,Ağlarken bile bu kadar güzel olmamalısın
Dediklerimin doğruluğuna sevinmek istiyorum ancak,
Kalbimin senin bu üzgün görüntüne karşın ağrımasına da engel olamıyorum
Ayrıca yağmur altında daha fazla kalma,
Hasta olacaksın
Hasta olursan Ane-san üzülür, üzme onu
Ve şunu unutma,
Her zaman seni izliyorum, senin yanındayım.
HİKÂYEME BIR MİNNOŞ YORUM YAZMAYA BAŞLADI DİYE PAYLAŞAYIM DEDİM BUNA DA BOL BOL YORUM YAZAR UMARIM <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
odinokaya [soukoku]
FanfictionJaponya'da, "Dünkü çiçekler bugünün rüyalarıdır" denirdi. Chuuya buna bir ekleme yapabilirdi: "Dünkü hatalar bugünün kâbuslarıdır." [ DEVAM EDİLMEYECEKTİR ]