Sabahın ışıkları suratıma çarparken yanaklarımda kurumuş yaşlarla uyandım. Bir elimde telefon diğer elimde peçete hiç kıpırdamadan uyuyakalmıştım. Bir anda içime amansız bir acı oturdu. 4 senelik sevgilimin öpüşme fotoğrafı. Ve aslında koskoca 4 senenin bitişi.
Telefonumun ekranını kaydırdım.
Mert♡ (13 okunmamış mesaj, 4 cevapsız arama.)
-Ece özür dilerim açıklayabilirim!
Gibi 13 mesaj. 13 fazla bir rakam değil ama bunun için uğraşması bile göz yaşartıcı. Hayatta hiç affedemezdim aldatmayı. Ne olursa olsun.
Babam.
Bir an gözlerim doldu. Aldatmak onunla somutlaşıyordu. Mutlu bir aileyi parçalamıştı o. Annemi aldatmıştı. Hem de sekreteriyle. Klasik geldi di mi? Zaten hep de böyle oluyordu. Gözünü para bürüyen ateşli bir sekreter ve onun cazibesine kapılan aptal patron.. Sürpriz yapmak için odasına daldığımda gördüm onları. Babamın kucağına oturmuş gömleğinin düğmeleriyle oynuyordu.
O günden sonra bir daha o adamı gormedim.
Işte ben de aldatılmıştım. Bilerek yahut bilmeyerek...
#############
Kızlara ağlaya ağlaya olayı anlattığımda Gece'nin suratında hiç bilmiş bir ifade yoktu. Belki de o da beklemiyordu bu kadarını. Melisa kucağına yatırmış, eliyle başımı okşuyordu. Gece ise ayakta pencereye dikelmiş bir şeyler düşünüyordu. O sırada bir anda arkasını dönüp sesini yükseltti:
"Ece kalk! Gidiyoruz."
"Nereye?" Dedim Melisa'nın kucağından yavaşça kalkarak. Bir yandan akan sümüklerimi temizliyordum.
"Alışverişe be kızım nereye olacak. Parti için hazırlanıcaz."
Başımı Melisa'ya çevirdim. O ise bu bakışımı farkli anladı.
"Kizlar ben Bugraylayım biliyorsunuz. "
"Tamam kuzucum sen git biz Ece'yle hem kafa dağıtmış oluruz hem de parti için kıyafet bakarız."
Içimden hiç gelmek geçmiyordu. Ama ne kadar istemesem de söz konusu Melisaydı ve bu doğum günü onun için anlamli olmalıydı.
Kalkarak toparlandım. Gece'ye döndüm:
" E hadi o zaman. Geç olmadan gidelim zaten çok canım istemiyor."
Gece anlayışla kafasını salladı. Ben ise odama geçtim. Kafam allak bullaktı. Beklediğim kadar yikilmamistim ama 4 sene kolay kolay bitmiyordu insanin içinde. Hele ayrılma tarzı aldatılma olunca insana gerçekten koyuyordu.
Dolabıma yöneldim ayaklarımı sürterek. Elimle birkaç giysi araladım ama seçemedim. En son elime pembe omuzsuz bluzum geçti. Açık mavi kot şortumu altima geçirip saçlarımı aşağıya saldım. Artık hazırdım. Daha fazla da özenmezdim.
Kapıyı kitledikten sonra aşağıya dogru indik. O sırada bay yakışıklı hödükün kapısı açıldı. Ustunde açık mavi gomlek, altinda ise kapri vardı. Güneş gözlüğünü gömleğinin onune takmış dışarı çıkıyordu ki yukarıdan gelen bizi gördü.
" İyı günler." Dedi kibarca. Bana baktı. Kafamı salladım. Önümde duran Gece ise önce bana sonra Yağız'a baktı.
"İyi günler Yağız. Nereye böyle?" Derken çok dostcanlısı olmuştu.
"Haftasonu olacak parti için biraz alışveriş yapacağım." Dedi Kapıyı kapatırken.
Gece'nin maviş gözleri parladı. Bana dönerek gülümsedi. "Biz de Ece'ye bir şeyler almak için çıkmıştık. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZİNCİR
RomanceGözlerim kasılmış bedeninde gezinirken, yüzüne bakmamaya gayret ediyordum. Bakışlarını dikmiş, koyu gözlerini üstümden çekmiyordu. Sanki bir şey söyleyecekti. Dudakları aralandı. Gözleri dudaklarıma kaydı. Eğildi. Artık bir nefes kadar yakındı bana...