ŞENDULLLAR

Bölüm -6-

Her şeyi duymayı bekliyordum. Fakat bunu beklediğimi hiç sanmıyordum. Etrafa bakıp kamera olup olmadığını kontrol etme dürtümü yok saymak çok zordu. Kamera şakası olma ihtimalini elersem, elde ne kalırdı?

Gerçekler...

Adımın Hayal olduğuna emin olduğum kadar bunun doğru olduğuna emin olmam gerekiyordu. Enes bu konuda asla şaka yapmazdı, değil mi?

Adam resmen Okşan Ada'ya kuma getirmişti. Bir de çocuk vardı. Allah'ım nasıl acılar bunlar? Timuçin Allah'ın belası herif!

"Ne demek ikili hayat? Ne demek çocuğu var? Her şeyi anlat." NŞA. Normal şartlar altında şoktan kısa sürede çıkamazdık ama zorundaydık. Dolunay'ın durumu benden daha iyi değildi. Hatta elini zarifçe başına atmış her an baygınlık geçirebilecekmiş gibi duruyordu. Başını kaldırıp gözümün içine baktı.

"Okşan Ada yıkılır." Diyerek tüm düşüncelerimizin gidişatını özetledi.

"Evet, Okşan Ada mahvolur. Eğer biz olmazsak." Elini uzatıp masanın üzerinden elimi tuttu hızlıca.

"Hayal ne yapacağız?" şu an düşünmeye çalıştığım da buydu.

Enes masadaki sürahiden bir bardak su doldurup Dolunay'a uzattı. Dolunay bardağı tuttuğu sırada parmaklarının temasını kesmemek için suyu ona içiren Enes'e kınar gibi bakmaktan kendimi alamadım. Göz göze geldiğimizde omuz silkti Enes. Bir fırsatı da kaçır be adam. Biz burada ne haldeyiz, kuzenimiz ne işler peşinde? Neyse herkes kendi ekmeğine bakıyordu.

BU DURUMDA BİLE.

"Herkese merhaba," diyerek ortama hızlı giriş yapan Arda'ya döndü bakışlarım. "Sanırım bu cephede haberler iyi değil ama benim güzel haberlerim var."

"Günümü aydınlat." Dedim sesimde engel olamadığım kinayeyle. Anlamayan bakışlarını üzerime dikip soran bakışlarla sol kaşını kaldırdı.

"Timuçin'in çocuğu varmış başka bir kadından." Diyerek bombayı ortaya atan Dolunay oldu.

"Şaka?" Doğrulamamızı ister gibiydi ama ciddi olduğumuzu anlayınca masada boş sandalyeye çöktü.

Bir anda kaşını çatıp " Abi sen neden Dolunay'ın eline yapışmış durumdasın?" diyerek Enes'e döndü. Dolunay durumun farkına varmasıyla hemen elini çekip sandalyede geriye yaslandı. Enes eli boş kalınca sinirle Arda'ya baktı.

"Onu bunu bırakın. Arda sen taraftaki haberler neler?" dedim artık birimizin konuya dönmesi gerekiyordu. Bu kadar şaşırmak yeterliydi. Bir an önce aksiyona geçmemiz lazımdı.

"Bu Timuçin'in kozmetik şirketi aslında üretim faaliyeti göstermiyormuş." Yerimde dikleştim. Timuçin her zaman bununla övünürdü. "Fason üretim yaptırıp sadece etiket basıyorlarmış. O cilt bakım cihazlarının üretim fabrikaları da yalan. Hepsi Çin'den gelme. Her şey göstermelik. Tüm bunlar aslında bir çeşit paravan ve de göz boyama." Hepimiz dikkat kesilmiş onu dinlerken nefes bile almıyorduk. Arda devam etti anlatmaya. "Bu Timuçin'in kara para akladığıyla ilgili elimde sağlam belgeler var."

***

Planın genel hatlarını oluşturmuştuk. Arda ve Enes gittikten sonra Dolunay ile akşam yemeği için yemek odasında servisin başlamasını bekliyorduk. Elime aldığım bıçağın parlak yüzeyindeki yansımamı izlerken Okşan Ada'yı daha fazla bu konunun dışında tutamayacağımızı fark ettim.

"Olaylar kartopuna döndü. Yuvarlanarak çığ gibi büyüyor. Üzerimize düşmeden Okşan Ada'ya anlatsak iyi olur gibi." Dememle Dolunay'ın onaylar biçimde kafasını sallaması bir oldu.