24 Ekim 2001
Natalie o gün çok yorulmuştu. Bütün gün defilelere katılmış tasarımcılarla sohbet edip beğendiği parçaları ayırt etmenin yolunu aramıştı. Tabi dünyada sadece onda olması şartıyla... Evelyn Gregoriev'ın aksine kızı fazla süse püse ve şatafata düşkündü. Hayatın aynı davranmadığı iki insanlardı. Anne kızın farklılıkları sadece karakteristik değildi fiziksel olarak da barizdi; Natalie sarışın ve yeşil gözleriyle tam babasının kopyasıydı. Evelyn insanların direk gözlerine bakarak iletişim kurmayı seven insanlardandı fakat belki de gözlerine bakarken en zorlandığı insan her ne kadar itiraf edemese de kendi kızıydı. Gün boyunca ordan oraya koşuşturan biri daha vardı. Anthony Gregoriev. Kumral saçları ve ela gözleriyle annesinin kopyası olan genç adam bu sefer başını fena bir belaya sokmuştu. 18 yaşında bir kızı hamile bırakmıştı. Kendi cadı topluluğundan sürgün edilmiş, dikkatsiz ve dünya umrunda olmayan, yolda denk gelseler birbirlerine selam bile vermediği bir kadını hem de...
Annesine haberi vermek için malikaneye gelmişti. Geçen sene Blindcoast'ta akademik eğitimi için kalmıştı. O zamandan beri Rusya'ya uğramamıştı. Şimdi ise büyük bir haberle geri dönüyordu. Çocuklarının doğacağını haber vermek için. Aslında en başta Victoria ona haberi verdiğinde tek gecelik bir ilişki olduğu için ikisi de bu bebeğin doğmaması gerektiği konusunda hemfikirdi. Fakat sonra garip olaylar meydana gelmişti. Ve bebeklerin alınması ikisinin de işine gelmemişti. Bir süre sonra ikiz oldukları ortaya çıkmıştı. İkiz bebekler cadılar aleminde farklı anlamlar içermekteydi. Doğan çocukların normal cadılardan farklı özellikler kazanabileceği yönünde rivayetler vardı. Kendi kavminden sürülen Victoria için ikiz bebekler bu yönde kullanılabilir gelmişti. Anthony ise ailesinde bir varis olmazsa toplululuğun gücünün kuzenlerine geçeceğinin farkındaydı. Ama içlerinde bir yerde itiraf edemeseler de ikilinin başlarına gelenler ve bebeklere duydukları sevgi buna izin vermemişti. Sanki bir güç onları buna çekiyordu.
"Geleceğini bilmiyordum Tony. Neden haber vermedin? Gizlice Boris'in kara çember partisine giderdik. Bütün yakışıklı periler orda oluyormuş diye duydum. Bütün gü-" soluksuz konuşarak abisini basamaklarda durduran Natalie'nin sözünü,
"Şimdi değil Nat! Annemle konuşmam gerek mesele acil! Nerede?" diye sorarak kesti genç adam.
"Salonda ama konu ne beni korkutuyorsun!" diyerek koluna yapıştı. Kolunu silkeleyip salona yönelen Anthony annesinin şöminenin karşısında her zamanki gibi hareketsiz ateşi seyrettiğini farketti. Alevler hırçın bir şekilde belirli şekillere bürünüyorlardı. Ve bir cadının evinde bile bu anormaldi. Ancak annesi tepki vermiyordu.
"Seninle konuşmam gerek!" dedi. Evelyn yavaşça ona döndü. Gözlerinden her şeyi anlamıştı. Biliyordu.
"Doğum gerçekleşti. Geç kaldın! Ne yapmak zorunda olduğumuzun farkında mısın Tony? Nasıl böyle bir şeye izin verebilirsin? Her şeyimizi kaybedebiliriz! Adımız yok-"
"Neden bahsediyorsun anlamıyorum anne?" diyerek sözünü kesti.
"Seni bu kadar aptal yetiştirmediğimi söyle lütfen!" Hiddetle ayağa kalktı ve genç adamın üstüne yürüdü. Geri adım atmayan Tony, aksine meydan okurcasına annesinin gözlerinin içine baktı. Neden bahsettiğini elbette biliyordu. Fakat annesinin bunu nasıl öğrenebildiğini anlamamıştı. Victoria ile bunu çözmeleri 3 ay sürmüştü.
"Biri neler olduğunu bana da anlatabilir mi artık?" diye sesini yükseltti Natalie yanlarına gelip. Tony kardeşine dönerek,
"Buna seni dahil etmek istemiyorum Natalie! Herkes uzak duracak hatta! Sen de dahi an-"
"Artık hepimiz işin içindeyiz! O çocuk bizim soyadımızı taşıyacak! Kuralları biliyorsun..."
'Tarihi geçmiş saçma masallara inanmamı bekleme benden anne! İkisi de normal cadılar senden benden farkları yok!" Hayatında ilk kez annesine sesini bu kadar yükseltmişti. Çocuklarını koruması gerektiğini özellikle bir tanesini sakınması gerektiğini farketmişti, Tony.
"Onu öldürmemiz gerek, Tony! Nefes alması bütün sihirli varlıkların canını tehlikeye atıyor."
"ASLA!" Haykırdı genç adam. Avazı çıktığı kadar üzerine yürüdü annesinin. Natalie koşarak ikilinin arasına girdi.
"Kes şunu, Tony! Kimden bahsediyorsun bizden bile çok önemsediğin kim var senin bu hayatta?" Tony kardeşine döndü ve hiçkimse dercesine kafasını çevirip genç kızı cevapsız bıraktı.
"Sen yapmazsan ben yaparım!" dedi Evelyn. Natalie o an anladı. Tony'nin gözleri hayatında görmediği bir acı ve öfkeyle dolmuştu. Ama tek sebep bu değildi. Şöminede yanan alevler apaçık belirli bir şekle bürünüp kaybolmaktaydı. Garip bir kuş şekli. Bütün sihir aleminin adını anmaktan kaçındığı bir türü ifade eden şekil. O an kim olduklarını anladı.
"Senin çocuğun. Bizim kanımızdan biri seçildi!" Sendeleyerek en yakın koltuğa kendini bıraktı.
"Hayır kimse dokunmayacak ona! Onu senden bile koruyacağım anne! Eğer ifşa edersen senin için gelirim!" dedi genç adam şöminedeki alevlere denk bir ateşi gözlerinde hapsederek. Bir hışımla arkasını dönerek bir daha dönmemek üzere malikaneyi terketti. Natalie titreyerek annesine baktı. Kararlı olduğunu görünce ayaklarına kapandı.
"Anne ne olur! Anneciğim lütfen daha bebek onlar! Yapma lütfen abimi kaybederiz! Hem o çocuklar da bizden yapamazsın!" diye ağlayarak konuşmaya başladı Natalie. Hayatında ilk kez bu kadar ailevi hitabı bir anda kullanıyordu. Annesine sevgi beslemeyen kadın hiç görmediği yeğenleri için onun ayaklarına kapanıp yalvarıyordu. Ne acayip! Zaman hepsine yanıldıklarını gösterecekti oysaki. Hem de yanılmadıklarını...
Merhaba sevgili okur! Bu kurgu kafamda uzun süredir var. Belki de yaklaşık olarak 4 senedir. Hatta bir kere 20 bölüm taslak yazıp silmiştim. Fantastik hikayeleri seven birisi olarak kendi kafamda yarattığım bir dünya bu. Asla özgün olduğunu savunmuyorum ki değil. Esinlenilen milyon şey var fakat ana karakterim benim alter egom diyebilirim. Yaz tatilinde biraz da kafamı boşaltmak için bu hikayeyi yazmaya karar verdim. Ben yazmadıkça kafamda yeni bölüm dönüyor çünkü. Umarım hoşunuza gider. Hepinize iyi okumalar keyifli günler dilerim :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FEDA/BOYUT SAVAŞÇILARI
FantasyAnnem hep bu dünyaya iki kişi değil dört bacaklı bir yaratık getirdiğini söylerdi.Aynı anda doğup farklı zamanlarda ölmemiz oysa ne garipti.(Alıntıdır.) Belki de her şeyin bir çözümü yoktur. Belki bazen hayat gizemlerini koruyarak sonlanır derdi bab...