Karanlık sokağın içinde 1 tane bile sümçürük beyinli yoktu. Dedemlerin arabası evlerinin önünde duruyordu. 15 senelik bir panelvan mitsubishi minibüs ile pazara çıkan dedemin evin altında bir de gıda deposu vardı. Deponun kapıları sapasağlam duruyordu. Sanki burası kıyametten hiç etkilenmemişti.
Usulca kapattığım arabanın kapısından çıkan ses koridora benzeyen sokakta yankılandı. Bu kadar sese beyin avcıları gelmeliydi. Fakat 1 tane bile görmedim derken sokağın en başından bir zombi göründü. Sokağın uzunca olduğunu söylemiş miydim? O zombi bize yaklaşık 600 metre uzaktaydı. O buraya gelene kadar biz tüyerdik bile.
Annemi arabadan çıkartıp eşyalarımızı kapının önüne koydum. Elektrikler yok. Zil çalmıyor. Nasıl giricez içeri? Yanda sonradan örülen bir duvar var. Yaklaşık 2 metrelik bir duvar. Oraya doğru yoneldik ben cantaları duvarın dibine koydum. Annem onların üstüne basıp içeri atladı. Zavallı annem düşmüş olmalı acı bir ses çıkardı. Ama önemli birşeyi olduğunu sanmıyorum. Sıra geldi bana ben de atlamalıyım ama nasıl? Cantalara basıp atlasam cantalar orda kalacak . Benim atlamam zordu. 190 boyum ile ne kadar kolay görünse bile 85 kilo olmam işleri degistiriyordu. Yavaşça gelen zombi ile birlikte acil bir karar vermem gerekiyordu. Cantaları içeri fırlattıktan sonra duvara zıpladım. Tek bacağımı duvarın üstüne atabilmiştim. Fakat zombi çok yaklaşmıştı. Son bir hamle ile diğer ayağımı da yukarı çektim zombi duvara yapışıp ellerini bana dogru uzattı tam karnımı o uzun tırnakları ile deşecekken kendimi duvardan aşağı attım. Dizimin üstüne düşmüştüm. Kırık çıkık birseyim yoktu fakat incilmişti. Bu çok kötü oldu. Evin bahçesindeydik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İstila
Science Fictionilk kitabım umarim beğenirsiniz. oy ve yorumlarinizi bekliyorum Sanki zorla okutuyoruz aq bi hikaye yazalim dedik sacma sapan yorum yapan ve hayatinda zombi hikayesi okumamis zombili dizi film vb. seyler izlememis veletlerden biktim. adam gibi elest...