Bir taraftan Zayn'i sakinleştirmeye çalışırken diğer taraftan ne olabileceği ile ilgili fikir yürütüyordum. Çünkü uzun sayılabilecek bir süredir omzumda ağlıyordu. Bu garip gelsede aylardır benden başka birinin ağladığını görmemiştim. Zorda olsa kendimi toplayıp Zayn den ayırdım :
-" Lütfen Zayn şöyle otur ve bana ne olduğunu anlat ." dedim koltuğu işaret ederken. Zayn gerçekten çok üzgündü ve bu benim acımı daha da depreştiriyordu. Yavaşça kafasını sallayıp gösterdiğim yere geçti. Derin derin nefes alıyordu. Sanırım bir şeyler içmeden konuşamayacaktı. Yanından kalkıp bir bardak viski doldurdum ve ona uzattım. Bir bardağa bir de bana bakınca :
-" Üzgünüm başka bir şey ikram etmek isterdim ama uzun zamandır beni tek anlayan bu."
dedim kafamla elimdeki bardağı işaret ederken. Tekrar gözleri dolmaya başlayan Zayn bardağı aldı ve tek hamlede kafasına dikip tekrar bana uzattı.
-" Eğer seni anlayabiliyorsa benimde anlatmama yardımcı olabilir." dedi.
Tekrar bardağı doldurup ona uzattım ve yanına oturdum. Karşımda kıvranan Zayn'e baktım destek olmak istercesine elimi omzuna attım.
-" Hadi anlat Zayn seni dinliyorum." dediğimde elindeki bardaktan büyük bir yudum aldı :
-" Ama ben seni hiç dinlemedim Louis ve bu da yetmezmiş gibi sana lanet bir pislik gb davranıp tüm bu yaşadığın zor zamanlarında yalnız bıraktım." dedi ve gözlerinden yaşlar akmaya başladı.
Onun gözlerinden akan yaşlar benim bir nebze olsun alıştığımı düşündüğüm acımı tekrar yeşertmişti. Karşımdaki adam belliki her şeyi öğrenmişti. Bununla başetmek kimseye anlatamamak korkunç ötesiydi ve ben bununla aylardır eriyordum. Sanki daha dün toplantı salonundan koşarak çıkmış, küçüğüme defalarca bağırmış onu karanlığın ortasında yalnız bırakmışım gibi bir acıyla Zayn'in karşısında çaresizce duruyordum. Benim bir şey söylememi beklemeden çaresizliğimi anlamışcasına elimi sıkıca tuttu :
-" Özür dilerim Louis lütfen beni affet yönetimin bu kadar adi istekleri olacağı aklımın ucundan geçmezdi. Be..ben sadece senin egon yüzünden. .." dedi ve hıçkırıklara boğuldu. Bende sıkıca tuttuğu elimi elinden çektim. Zayn yaşlı gözlerini bana dikti. Evet ona çok kırıldığım doğruydu ancak dediği gibi bilemezdi. Yani suçlu olan bendim ve kimseye bunu yüklemeye niyetim yoktu. Yüzüne iyiki buradasın Zayn der gibi bakıp akmaya hazır olan göz yaşlarımı bıraktım.
-" Özür dileme Zayn emin ol bu adi insan özürü bile haketmiyor." deyip devam edecekken elini ağzıma koydu beni susturmak istercesine ve devam etti.
-" Sen hayatımda tanıdığım en iyi ve en muhteşem insansın Louis. Bizim için yaptıklarının hiç bir alemde karşılığı yok. Sen grup için aşkını, dostlarını ve bir çok şeyi kaybetmeyi göze aldın. " dedi ve boynuma dolanıp sıkıca sarıldı. Ikimiz de hıçkırıklarla ağlamaya devam ettik.
Uzun zamandır beni anlayabilecek bir insan arayıp durdum. Bunca şeyin altından kalkmak çok zordu ve şuan Zayn'in burada olması gerçekten beni rahatlatmıştı. Artık yalnız değildim. Omuzlarımdaki yük bir nebze olsun hafiflemişti. Yüreğimdeki acıyı ise hafifletebilecek hiç bir şey yoktu.
Bu zamana kadar yaşadığım her şeyi atlamadan tek tek Zayn'e anlattım. Ben anlattıkça karşımda eziliyor ve yüzüme bakamıyordu. Karşımda böyle kıvranmasını istemiyordum ama olanları anlatmamı benden isteyen oydu. Ben her şeyi anlatıp bitirdikten sonra döndüm ve :
-" İşte son durum bu." dedim elimle etrafı işaret ederken. Bunları anlatmak hiç kolay değildi hele ki anlatırken o günlere tekrar dönmüş olmam hiç hiç değildi. Zayn söyleyeceklerini toparlamaya çalışırken boğazını temizledi.
-" Kendimden nefret ediyorum Lou gerçekten nefret ediyorum. Ne olur beni affet." diyip duran Zayn'in omzundan tuttum:
-"Tamam Zayn senin suçun değil. Benim yerimde sen olsaydın sende bizim için bunu yapardın. Kendini hırpalama dostum ben aylardır hırpalıyorum ve sonuç olarak hala aynı yerdeyim." dedim. Aslında tek merak ettiğim şuan küçüğümdü ve bunu bana anlatabilecek tek kişi de yanı başımdaydı.
-"Şey aslında sana sormak istediğim bir şey var Zayn." dedim korkarak. Korkuyordum duyacaklarımı kaldıramamaktan çok korkuyordum gerçek buydu ki Zayn ben daha sormadan anlatmaya başladı.
-" Uzun zamandır benimle konuşmuyor Louis. Başta senden intikam almak istiyordu fakat şuan bu öyle olmaktan çıktı. Artık onu tanıyamıyorum. Sen gittiğinde sürekli ağlıyordu. Çok kötüydü ve ben...." dedi boğazında koca bir düğüm olmuştu söylemeye çalıştıkları, ama konuşamamıştı. Kelimelerle dökemediği sözler adeta bir sel gibi gözlerinden akmıştı. Kendini suçlu hissediyordu ve konuşamadıkça ağlıyor ve elindeki şişeyi dikiyordu. Onda kendimi ve hissettiğim çaresizliği görmüş kendini toplayana kadar sesimi çıkarmamıştım.
-"Ve be..ben ona senin onu sevmediğini söyledim Louis. Senin gerçekten onu unutabilecegini düşündüm ahh ne kadar ahmağım. Sonrada beynini abuk sabuk şeylerle doldurdum. Ve sonuç bu. Şuan bizden kimseyle görüşmüyor kendine farklı bir arkadaş grubu bulmuş ve sanırım pek tekin kişiler değiller. "dedi.
Benim küçüğüme ne olmuş böyle inanamıyordum Zayn anlatmaya devam ettikçe. Beni tamamen bitirmişti ve yeni bir hayat kurmuştu öylemi. Beynim alkol ve Zayn'in anlattıkları karşısında adeta fonksiyonunu yitirmişti. Bunu bana yapamazdı. Ben kendi kendime küçük bir ümitle, kavuşma ümidiyle hayata tutunmaya çalışırken bunun hiç olamayacağını bilerek yaşayamazdım. Olamazdı olmamalıydı. Artık nefes alamıyordum. Zayn benim bu halim karşısında anlattıklarına ara verdi ve beni sallamaya başladı. Bilincimi kaybediyordum. Harry beni unutamazdı. Son umudumu kaybedemezdim ve bunu acilen öğrenmeliydim. Onun ağzından duymalı ve yolumun sonunu ona göre ayarlamalıydım. Zayn'in Louis diye inlemeleriyle kendime geldim.
-
-" Bunu bilmeliyim Zayn. Beni bitirip bitirmediğini öğrenmeliyim. Böyle yaşayamam ben gidiyorum." dedim. Zayn'in kollarımdaki elinden kurtularak ayağa kalktım ve sendeleyerek kapıya doğru yürüdüm. Zayn ise arkamdan önce kala kalmış sonrada:
- "bu halde gitmemelisin Louis sarhoşsun ve sana bir şey olmasını istemiyorum. Senide kaybedemem." diye bağırsada onu duymamazlıktan geldim. Arabaya atladım. Anahtarı bulup kontağa sokmak bu halimle gerçekten çok zordu. Heryer bulanık ve çiftti. Hatta Zayn bile neredeyse iki taneydi. Evet Zayn oyalanmamı fırsata çevirmiş ve yan koltuğa gelmişti bile.
-" Seni bu halde yalnız gönderemem Lou. Zaten bütün bu olanlar benim hatam ve bu düzelecek ise bunu ben yapmalıyım." dedi nefes nefese. Bense buğulu gözlerimden akan yaşlarla arabayı çalıştırıp Zayn'e cevap bile vermeden küçüğüme doğru yol almıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
WRONG TİME ( Larry Stylinson)
FanfictionLarry Stylinson foreverrrr :) Adaletsiz bir düzende kaybeden hep birbirini delice sevenler olur!!! Acı bazen kaderden yaşam tarzına dönüşür ve sen sadece İZLERSİN. HERKESE İYİ OKUMALAR!! Umarım beğenirsiniz :))