*** Louis ***
Bana ölmemi söylemişti ve ben bunu kesinlikle yapacaktım. İlacın etkisini göstermesi için koltuğa uzandım ve beklemeye başladım. Beynimi ve vücudumu yavaş yavaş ele geçiren uyuşukluğa direnerek küçüğümle yaşadığımız güzel zamanları düşünmeye başladım. En azından ölümü gülümseyerek karşılamak hakkımdı. Gözlerim yavaşça kapanıp kendini sonsuz karanlığa teslim ederken bile aklımda sadece onun güzel yüzü vardı. İlacın etkisinden mi olduğunu bilmesemde bir an sesini duyduğumu sandım ve elimi onu tutmak için kaldırmayı denedim. Ama vücuduma inen felç buna izin vermiyordu. Ve sonsuz karanlık bütün benliğiyle karşımdaydı.
**** Harry ****
Koltukta boylu boyuna uzanmış Louis'yi gördüğümde ayaklarım vücudumu terk etmiş gibiydi. Göz yaşlarım bir denize dönüşürken zorda olsa yanına varmıştım. Louis diye seslendim. Ama tepkisizce yatıyordu. Yanında duran ilaç şişelerini gördüğümde kollarından tutup sallamaya başladım. Hala tepki vermiyordu. Ruhu bütün vücudunu terk etmiş gibi öylece yatıyordu. Ölmüş olma ihtimalinin bir an olsun aklıma gelmesine karşı koyamadım ve göğsünü yumruklayıp çığlık atarak " ölemessin Boo beni bırakamazsın" diye bağırdığımda Zayn de hıçkırıklara boğuldu. Yüzünü, elini, dudağını göz yaşları eşliğinde öperken " seni seviyorum Boo" diye inliyordum. Louis olmadan yaşamanın, onsuz nefes almanın artık bir önemi yoktu.
** DÖRT YIL SONRA **
-Hadi ama Harry burayı biraz daha ince ve tiz bir sesle söylemen gerekiyor dostum dedi Zayn bıkkınlıkla. Kesinlikke haklıydı ve ben yirminci provamı yapıyordum. Saatlerdir çalışıyorduk böyle giderse daha saatlerce burada olacaktık. Bir türlü istediğim tonu yakalayamıyordum ve bu canımı sıkıyordu. Bu grubun ince ve tiz bir sese sahip üyesi ben değildim. Keske Louis burada olsaydı da o ince sesin sadece ona verilmiş bir hediye olduğunu aptal Zayn'e söyleyebilseydi. Ama burada değildi ve ben onu çok özlüyordum. Louis olmadan herşeyin zor olduğu yetmezmiş gibi birde onun notasından şarkı söylemem gerekiyordu. Oflayarak kaldığım yerden devam ettim.
- Deniyorum dostum ama olmuyor dedim sızlanarak. Yüzünü buruşturan Zayn sonunda isyan etmişti.
- Bu son şansın Harry değilse bende gideceğim dedi. Evet şuanda sadece Zayn benimle ilgileniyordu. Niall, Habby'i alıp pis boğazını doyurmaya, Liam ise sevgilisiyle telefonda yiyişmeye gitmişti. İstemeyerekte olsa Zayn'e tamam diyip tekrar denedim. Tam istediğim tona yaklaştığımı hissetmiştim ki içerden çığlıklar yükseldi. Zayn'le birbirimize sorarcasına bakıp içeriye doğru koştuk.
Gördüğümüz manzara bizi şaşırtmamış hatta kahkaha atmamıza sebep olmuştu. Kocaman çikolatanın bir ucundan Habby bir ucundan Niall tutuyordu. Niall çektikçe Habby çığlıķ atıyordu. Kahkahalarımızı farkeden Niall biraz utansada bozuntuya vermedi.
-Bu çocuk tam bir pis boğaz dostum dedi. Habby ise ağzı yüzü çikolata olmuş sevimli suratıyla bize bakıyordu.
- Sana inanmıyorum Niall 3 yaşındaki bir çocukla çikolata için kavga mı ediyorsun dedim tekrar gülerken.
-Bu canavar 3 yaşında olamaz dostum bu benim kadar yiyor dedi neredeyse çikolatasını paylaştığı için ağlayacaktı.
-Bu çocuğu bu hale sen getirdin Niall şimdide yiyor diye şikayet mi ediyorsun dedim.
-Bizim yıllardır senden ne çektiğimizi anlamış gibisin Niall dedi Zayn kahkahasını arttırırken.
-Emin ol ben bu küçük pis boğazın yanında yemiyormuşum dostum dedi kendini aklamak istercesine.
-Tamam artık kızımı rahat bırak amcası gidip size istediğiniz kadar çikolata alacağım dediğimde Habby ve Niall'ın gözleri parlıyordu. Sanki dünyada bundan başka çikolata olduğundan haberdar değillerdi. İkiside kahkaha atıp el çırparken Zayn ve ben gülmekten yerlere yatacaktık. Eyvahlar olsun ki başımızda iki sömürgen duruyordu ve bunlar el ele verip dünyayı bile yiyebilirlerdi. Gülmekten karnımızın ağrısıyla zor nefes aldığımız sırada:
Baba diye şaşkınlıkla bağıran Habby'e baktım. Ama göz temasını kurduğu kişi ben değildim. Ve kalbim hissettiği şey karşısında yerinden çıkabilirdi. Habby tekrar "baba babacığım" diye bağırdığında o muhteşem varlık koştu ve
- Benim küçük kızım dedi. Bir yandan Habby'e sıkıca sarılırken diğer yandan o muhteşem mavileri nefesimi kesercesine bana gel diyordu. Koşup mutlu ailemi kucakladım ve Boo'mun dudaklarına şehvetle yapıştım. Onu çok özlemiştim. Sonunda gelmiş ve yanımızdaydı işte. Niall ve Zayn de kahkaha atıyordu. Öpücüklerimden zorla kendini kurtaran Louis
- Sevgilim küçük kızımızı korkutacaksın dedi muzipçe gülümserken. Habby olanlara sadece el çırpıp gülümsüyordu. Oda Louis i çok özlemiş olsada sadece 3 yaşındaydı. Aklıma gelen bir fikirle geri çekildim. Diğerleri de Louis e sarıldılar. Ardından cebimdeki paraları çıkardım ve Niall'a bir göz atıp
- Neden gidip kendinize çikolata almiyorsunuz dedim yalvaran gözlerle. Küçük kızımın içimdeki sex canavarını görmesini istemiyordum. Zayn Habby'i kucağına aldı. Niall a hadi der gibi bir hareket yaptı ve gülerek ayrıldılar.
Louis'nin kolundan tutup odaya çıkardım. Iki haftadır onu görmüyordum. Ve içimdeki şeyi zapt etmek hiç kolay değildi. Kapıyı kapatıp Louis'yi kapıya yasladım ve sertçe dudaklarına yapıştım. Özlemin acısını çıkarırcasına öpüyordum. Louis'nin de karşılığı hiçte nazik değildi. Bu bizi bekleyen sert bir sexin sinyaliydi ve bu ikimizinde en sevdiğiydi. Louis bir anda kendini çekti ve beni yatağa adeta fırlattı. Hemen üzerime oturdu ve tişörtünü çıkardı. Muhteşem vücudu bütün güzelliğiyle karşımda dururken ben neredeyse orgazm olmuş kıvranıyordum. Yavaşça üzerime eğildi ve kulağıma "seni özledim küçüğüm" diye fısıldadı. Ona cevap veremeden boynumda diliyle gezinmeye başlamıştı ve bana düşen kocaman bir inlemeydi. Elleri tişörtümün eteklerinden kavradığında yapacağı şeyi anlamıştım ve oda kafasını kaldırıp gözlerime muzipçe baktı. Ardından tişört ikiye ayrılmıştı. Kalan parçaları bir köşeye fırlattı ve dudaklarımı dişlerinin arasına aldı. Bense onu daha çok kendime bastırıyordum. Dudaklarımdan boynuma boynumdan göbek deliğime kadar dişleyerek indiģinde kesik kesik inlemelerim odayı dolduruyordu. Sırada ki hamleyi tahmin etmek beni delirtiyor ve yerimde duramıyordum. Yavaşça pantolonumu indiren Louis hareketlerini işkence gibi ağırdan alıyordu. Ama ben ne kadar buna dayanabilirdim bilmiyordum. Daha hızlı olmasını yalvarmaya başladığımda gözlerinden alevler çıkmaya başlamıştı bile. Hemen pantolonunu indirdi. Yalvarmalarım işe yaramıştı ve herzaman da yarardı. Eline aldığı erkekliğinin yardıma ihtiyacı yoktu ve bacaklarımı kaldırıp beline doladığımda içimde hissettiğim şey dünyadaki zevklerin en büyüğüne bedeldi. Neredeyse göğsümün altındaki kelebek dövmesi mutluluktan uçacaktı. İnlemelerimizin arasında birbirimizi sevdiğimizi söyleyerek ikimizde mutluluğun zirvesinde buluştuk.
***** HAPPY ENDİNG *****
Ve mutlu sonn. Veeee Larry Stylinson aşkının mucizesi ♡♡ Bu bölümün mutlu son süprizide sevgili kuzenimeee olsunn seni seviyorum my honey♡♡♡ Louis ve Harry'nin kızı olduğun için mutlusundur umarım my Habby ♡♡♡
Biliyorum çok eksikli oldu ama önemli olan benim için mutlu olmaları :)))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
WRONG TİME ( Larry Stylinson)
FanficLarry Stylinson foreverrrr :) Adaletsiz bir düzende kaybeden hep birbirini delice sevenler olur!!! Acı bazen kaderden yaşam tarzına dönüşür ve sen sadece İZLERSİN. HERKESE İYİ OKUMALAR!! Umarım beğenirsiniz :))