Hayata olan bütün inancımı kaybetmiştim. Tutunmaya çalıştıkça elimde kalan, elimde kaldıkça beni siyah gecenin daha da derinliğine iten bu şey hayat olamazdı. Her şey daha da kötüye gitmişti işte. Harry'i o kızı duvara yasladığını görmemin üzerinden üç ay geçmişti. Tabi Harry bu kadarıyla kalmamıştı. Üç ay boyunca neredeyse eyalette ki herkesle takılmış, üstüne birde magazincilere verebileceği en iyi ödülü vermişti. Bütün eyaletin magazin programları Harry Sex Düşkünü Styles'ın tek gecelik ilişkilerini konuşuyordu. Tam bir kadın avcısına dönüşen küçüğüm aylardır kendine yapabileceği en büyük kötülükleri yapıyordu. Bense elim kolum bağlı onun yaptıklarını izliyor ve ağlıyordum. Sadece ölümün beni çabucak bulmasını ve bunları daha fazla yaşamamayı istiyordum. Dayanılmaz olan ise nasıl küçüğümün bunları yaparken beni bir zerre kadar bile düşünmemesiydi. Biliyorum bunu başlatan bendim ama ben bile bu kadar ileri gitmemiştim. Sadece benden nefret etsin istemiştim. Beni öldürsün ya da sırf bana acı çektirmek için bu yollara girsin istememiştim. Heleki bir canavara dönüşşün hiç istememiştim.
Aylardır sadece toplantılarda ya da katıldığımız tv programlarında karşılaştığım küçüğüm bana bir pislik gibi davranıyordu. Ben yokmuşum gibi davranıyor ve mümkün olmadıkça bana bakmıyordu bile. Bu ise bana öldüren bir acı veriyordu. Koca bir hiçliğin kıyısında adeta boğulup kalmıştım. İşte yönetimin istediği artık tamamen olmuştu. Harry benden iğreniyordu. Ama programlarda ya da konserlerde bana olanlarla ilgilide gelen sorular karşısında ne yapacaklarını bilemiyorlardı. Yaşama sevinci çekilip alınmış bir beden dolanıyordu ortada. Tabi bu da her şey gibi magazincilerin gözünden kaçmamıştı. Elimdeki her şeyi kaybetmiştim aşkımı, hayatımı, dostlarımı ve ailemi. Nasıl olabilirdim ki.
Hazırlanıp şirkete gitmek için yola koyuldum. Benimle ilgili kısmı için daha fazla bişey yapmayacağımı ve amaçlarına ulaştıklarını söyleyecektim. Ortaklardan birinin odasına girdim.
-" Heyy Louis seni beklemiyordum." dedi şaşırmıştı. Bende ifadesiz yüzümle geçip karşısına oturdum.
-" Artık söylediğiniz hiçbir şeyi yapmayacağımı söylemeye geldim. Siz kazandınız artık Harry benden nefret ediyor. " dedim bunu söylemek bedenimi bin parçaya bölsede evet küçüğüm benden nefret ediyordu. Şaşkınca yüzüme bakmaya devam eden adam kendini toparlayıp:
-" Sanırım haklısın Louis senin adına gerçekten çok Üzgünüm ama böyle olması gerekiyordu. Size bunu yaptığımız için gerçekten kendimi hiç affetmeyeceğim. " dedi ve neredeyse üzüldüğünü düşündüğüm bir ifade vardı yüzünde. Bir vicdanlarının olduğunu görmek güzeldi ama her şey için çok geçti. Bu da beni sinir etmişti. Bir hışımla yerimden kalktım ve ses tonumu olduğundan bir nebze arttırıp:
-" Neredeyse beni ağlatacaksın dostum." dedim alay edercesine. Bir şeyler söylemek istesede izin vermedim.
-" Neyse umarım bu işlerinizin daha da kötü ilerlemesini sağlar çünkü benim kaybedecek bir şeyim kalmadı emin ol artık benim için one direction diye bir şeyde kalmadı." dedim ve oradan ayrıldım.
Eve gelene kadar ağlamış ve kendimi bitirircesine haykırmıştım. Vücudum bu acıya ne kadar dayanırdı bilemiyordum. Dünyada cehennemi dibine kadar görmüş ve yaşamıştım. Sanırım iki taraftada beni bir cennet beklemiyordu. Artık bundan kesinlikle emindim. Yine elimdeki şişeden ölümcül yudumlar alırken kapı çalmıştı. Bu olamazdı çünkü burayı kimse bilmiyordu yani yanlış duyduğumu düşünüp elimdeki şişeyi daha da diktim. Tekrar kapı çaldı. Bu kez sesten emin oldum ve gidip kapıyı açtım. Zayn karşımda duruyordu. Şaşkınca yüzüne bakakalmıştım.
-" Beni içeri almayacak mısın" dedi yüzünde daha önce rastlamadığım bir ifadeyle. Bense şaşkınlığımdan ancak kurtulmuş:
-" Se..sen burayı nasıl buldun. " diye sorabilmiştim. Burası benim kalemdi ve kimse yerini bilmiyordu hele ki Zayn burada görebilmeyi beklediğim son kişi olabilirdi ancak. Çünkü hala bana kızgındı.
-" Seni takip ettim Louis içeri girebilirmiyim." dedi bu kez sesi çaresizdi.
-" Tabiki ." dedim Zayn usulca içeri girdi ve etrafı izlemeye başladı. Evin halini görünce yüzü düşüyor gözleri doluyordu. Bir anda bana doğru koştu ve boynuma dolandı. Hıçkırıkları odayı inletiyordu ve yalvarırcasına benden özür diliyordu. Hareketlerine anlam veremesemde uzun zamandır ihtiyacım olan bir dostun şefkatli kucağından kendimi mahrum bırakmamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
WRONG TİME ( Larry Stylinson)
FanficLarry Stylinson foreverrrr :) Adaletsiz bir düzende kaybeden hep birbirini delice sevenler olur!!! Acı bazen kaderden yaşam tarzına dönüşür ve sen sadece İZLERSİN. HERKESE İYİ OKUMALAR!! Umarım beğenirsiniz :))