~10♥~ Telaşlı bir gün

192 27 8
                                    

Multimedia : Teoman

Belki çok gıcık , belki çok salak. Ama Doğukan benim için çok özel. Kaslı bir vücut , biçimli ve özenle düzenlenmiş bir yüz , gözler tartışılamaz zaten , ailesi de zengin. Ben daha ne duruyorum ?

Mağazaları tek tek gezerken aklımdan geçenler bunlardı. Doğukan biraz sıkılmış gibiydi ama ben daha hiçbişey beğenememiştim. En sonunda Doğukan beni kolumdan tutup bir mağazaya sürükledi. Burada aradığım şeyi bulabileceğimi söyledi. Biraz bakındım , her şey çok güzeldi . Ben sade birşeyler istiyorum sonuçta doğum gününe gidiyorum en fazla ne olabilir ki ?

Gerçi bugüne kadar hiç doğum gününe girmediğim için bilmiyorum ama sadeliği her zaman tercih ettiğim için gözüme çarpan ilk siyah elbiseyi denemek için elime aldım. Doğukan , yorgunluktan bulduğu ilk yere oturmuş beni seyrediyordu.

- "Ben bunu deniyorum" diye seslendim.

Kabine doğru giderken altın rengi bir kolye gördüm , onu da alıp kabine girdim. Karşımdaki aynada solgun yüzümü gördüm. Resmen korktum , ne olmuş bana ?

Düşüncelerimi bir yana bırakıp elbiseyi denemeye koyuldum. Üzerimdekileri çıkarıp elbiseyi giydim ve kolyeyi taktım. Olamaz , olamaz... bu koltuk altı ve bacak tüylerinden kim kurtulacak şimdi .. Hay Allah ! Doğukan çağırıyor !! bu halde çıkamam dışar , bacağımı görse benden kaçar. Hemen elbiseyi çıkarıp eski halime döndüm.

Kabinden çıkıp Doğukan'a "Bunları beğendim , biran önce alıp çıkalım , hem sen de yoruldun" dedim.

-"Daha ayakkabı almadık" dedi , Başımı onaylarcasına yukarı aşağı salladım. Hemen Doğukan'ın beni soktuğu büyük bağazanın içinde ayakkabı reyonuna doğru ilerledim. İlk gördüğüm siyah kadife, parmakları kapalı , topuklu bir ayakkabıyı seçtim ve aldım. Herşeyin siyah olmasını istemezdim ama fazla vakit kalmadığı için aceleyle bunları seçebildim..

Kasaya gidip beğendiğim şeyleri Doğukan'a ödettim. Aslında borç gibi birşey biraz pahalı tutmuştu ama geri verecektim parasını. O yüzden rahatım.

Mağazadan çıkarken Doğukan'a teşekkür edip yanağına bir öpücük kondurdum.

- "Rica ederim Gizem , ama bidaha seninle kesinlikle alışverişe gelmem. Hatta bütün kadınlar böyleyse hiçbiriyle gitmem. Bacaklarım koptu bu nedir yaa ?" diye sızlandı. Ben de ona pis bir bakış attım. Ama haklıydı. Biz kızlar çok fenayız.

Onu bunu boşverdim şuan tek düşündüğüm şey bacak ve koltuk altımdaki istenmeyen tüyler. Yok etmem gerekiyordu onları. Hemen eve gitmem lazım.

Eve gider gitmez ağda için annemden para alldım ve eve girdiğim gibi çıktım. Koşa koşa kuaföre giderken ayağım bişeye takıldı ve sertçe yere düştüm. Siktir yaa.. Bi bu eksikti , ayağım çok acıyor. Kalkmaya çalışırken kollarımda bir çift el hissettim.

Ben daha arkamı dönüp kim olduğuna bakmadan o beni kaldırdı. Pantolonumu düzeltirken beni kaldıran kişiye bakmadan teşekür ettim. Sonra yüzümü döndürüp bakıyim dedim. Baktığım gibi bir kahkaha patlattım. Bu çocuk bizim okuldaydı. Doğukan'ın en yakın arkadaşı sayılırdı.

- Zaten her gün okulda görüyorum seni , burda da mı karşıma çıktın Teoman ? diye sordum gülerek.

+ "Burada olmasam kalkamazdın , o yüzden kapa çeneni Gizem ." diyerek arkasına bakmadan yanımdan uzaklaştı.

Teoman yanımdan giderken parfüm kokuları havada fırtına etkisi yaratıyordu. Teoman , Doğukan'a her yönden benzeyen biriydi. Huyu da benziyor , dış görünüşleri zaten tıpatıp aynı. İkisini karıştırdığım bile oluyor. Birtek fark vardı o da gözleri. Kahverengi , elaya kaçan gözleri veorantılı bir yüzü vardı. Saçları kumral gibiydi. Doğukan'a çok benziyordu işte gerisi önemli değil benim için..

Kuaföre girdiğimde hemen çalışanlardan birine halimi anlattım. Hemen bir odaya gittik ve önce koltuk altımdan başladık. Biraz acısa da bu akşam olacakları düşünüp mutlu olmak istiyorum. Sıra bacağıma gelmişti. Her acıya dayanırdım ama bu ne abi.. Ayda bir regl olmak da kızların bir başka acısı tabiiki. Konuşmak bile istemiyorum.

Ağda bitince saçıma fön çektirdim ve kuaförde işim bitti. Şimdi eve gidip hazırlanmam gerekiyor. Telaşla saate baktım , saat 20:00 ! sadece yarım saatim var..

Koşa koşa apartmana girdim. Bizim dairenin önüne doğru ilerledim. Anahtarı çantanın içinden cıkarırken başımı yere doğru çevirdim ve poşetin içindeki çöplere baktım. Baktım da bakmaz olaydım , benim ayakkabılarımın ne işi var orada ?? Hemde akşam giyeceğim ayakkabı..

Kapıyı açıp meraklı gözlerle içeriye girip mutfakta yemek hazırlayan annemin yanına gittim.

- Bu ayakkabının çöpte ne işi var anne ?

+ Gizem bana sesini yükseltme , sonuçları kötü olur ! Hangi parayla aldın o ayakkabıyı sen açıkla hemen bana .

- Sanane anne ! sen onu çöpe atma hakkını nerden buldun ?

Anneme bunları söylemek istemezdim , ama zaman daralıyordu , hem streslenmiştim hem de sinirlenmiştim. Saat 20:22. Doğukan neredeyse gelmek üzere.

+Gizem her nereye gidiyorsan gitmek yok, otur oturduğun yerde , artık gezmek yok. otur dersini çalış, okulunla ilgilen !

- Anne boşuna uğraşma , gidiyorum ben.

+ Hadi bakalım elbiseyi bulursan gidersin Gizem.

Ayakkabıyı attığı yetmemiş , bide elbiseyi mi almış.. Allah'ım yok böyle birşey.

Çaresizce oturmak yerine içimdeki deli Gizem'i uyandırdım. Üstüme pijamalarımı geçirip evden çıkıp gittim. Annemin bağırışlarını takmadan apartmandan çıktım. Tam önümde arabadan inen Doğukan'ı gördüm. Elimle geri bin işareti yaptım ve ben de onun yanındaki koltuğa oturdum.

- "Bu ne hal ?" diye sordu.

Olanları anlatınca bir an düşündü.

- O zaman partiye gitmiyoruz , İkimiz vakit geçirelim . Ne dersin ?

Yorgunluğumu söküp atan bu cümleden sonra kafamı olumlu anlamda salladım. Bir deniz kenarına gitmeyi teklif ettim.

-"Bildiğim çok güzel bir yer var." dedi dudaklarını büküp başını kaşıyarak.

Ormanın içinden geçerek denize bakan , renkli ışıklarla aydınlatılmış bir yere geldik.

Gökyüzündeki ay, denize yansıyarak mehtap oluşturmuştu. Yıldızlar parıl parıl parlıyordu. Doğukan arabadan inip bana kapıyı açtı. Ben de indim ve denizin önüne koyulmuş banklardan birine oturduk.

-"Anneni arasak mı ?" dedi Doğukan.

+Hayır , bu akşam o eve gitmem ben. Başka biyer bulurum ama oraya gitmem.

- O zaman bu akşam bizde kalıyorsun. İtiraz istemem. Nasıl olsa annem seni tanıyo. Sizin eve misafirliğe gelmiştik , odanda kalmıştım. Şimdi de sen benim odamda kalırsın ben salonda yatarım..

İkimiz de birbirimize bakıp güldük. Doğukan'ın bana yaklaşmaya başladığını fark ettim , gözlerimi kapattım , hazırdım. sonunda öpüşecektik , bu anı hep bekledim , ama yapsam mı bilmiyorum.

Bunları düşünmeme bile fırsat vermeden Doğukan'ın dudaklarını, nefesini dudağımda hissettim. Ellerini belime doladı. Ben de kollarımı onun boynuna sardım ve sağ elimle saçlarını okşadım..

İlk öpücüğümü Doğukan'a vermiştim belki evet , ama pişman değildim...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 16, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Seninle Herşeye EvetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin