bölüm 12 *pembe yalanlar*

430 22 48
                                    

---
"Bana başka gülüyor. 'Ben de seni sevecek gibiyim ama daha değil.' der gibi gülüyor. Bekle diyor sanki bana. Ben de bekliyorum."

Tesirsiz Parçalar, Ali Lidar.
---

"İyi ki varsın."

"Eee, anlat hadi kızım. Merakta bırakma insanı." Kahvaltı masasından kalkmış, yan yana duran ikili koltuklarda sohbet ediyorlardı. Daha doğrusu, annesi Ender'i sorguya çekmişti. Kaya'yla ilgili sorular soruyordu. Ender de artık saklayacağı bir şey kalmadığını düşünerek annesine gönül rahatlığıyla cevap veriyordu. "Anlattım ya işte anne. Kaya'yla çok sevdik birbirimizi. Yıllar sonra ruh eşimi bulmuş gibiyim. Bana kendimi değerli hissettiriyor." Ender bunları anlatırken aklına dün akşam geldi. Suratında istemsizce oluşan tebbessümü gizlemeye çalışarak annesine döndü. "Zaten tanışırsınız yakında merak etme anne." Annesi de kızını zor duruma sokmamak için sorularını şimdilik bitirmeye karar verdi. "Peki madem. Dediğin gibi olsun." Biraz durakladıktan sonra devam etti. "Eee, bugün buluşacak mısınız peki?" Ender de bilmiyordu bu sorunun cevabını. Ellerini iki yana açarak konuştu. "Bilmem, konuşmadık henüz." Annesi kızı adına mutlu olduğunu belli ederek yüzünde büyük bir gülümsemeyle Ender'e baktı. Kızını uzun süre sonra ilk defa bu kadar mutlu görüyordu. Kaya ona iyi gelmişti, anladığı kadarıyla. "Hep böyle mutlu ol güzelim." Elini kızının yanağına götürdü. "Seni mutlu görmek o kadar güzel ki." Ender de elini annesininkinin üstüne koydu. "Ah annem, nasıl mutluyum bilemezsin." Annesiyle dertleşmek ona iyi gelmişti. Ama telefonun tiz sesi anlık irkilmesine sebep oldu. Hiç yerinden kalkmak istemiyordu. Telefon ısrarla çalmaya devam edince gözlerini devirerek yavaşça yerinden kalktı ve telefonu eline aldı. Arayan Kaya'ydı. Dudakları hafifçe kıvrılırken annesine döndü ve bir şey söylemeden odasına çıktı. Annesi de durumu anladığı için çok üstünde durmadı.

"Alo? Sevgilim..." Sesini çok özlemişti, daha dün birlikte olmalarına rağmen. "Kaya'cığım... Nasılsın?"

"İyiyim güzelim. Sen nasılsın?"

"Ben de çok iyiyim."

"Yorgunluğunu atabildin mi peki?" Kız gülerek cevap verdi. "Yani, attım sayılır."

"Çok güzel, o zaman hemen hazırlan, dışarı çık. Çok özledim seni."

Bir an şaşkınlıkla Kaya'nın söylediklerini idrak edemedi. "Dışarı mı çıkayım? Neden ki?"

Gülerek cevapladı sevgilisini. "Seni bekliyorum da ondan."

"Ne demek bekliyorum?" Gözü, perdesi yarı açık olan cama kaydı. Hızlıca kalkıp aşağı baktı ve Kaya'yı arabaya yaslanmış ona doğru bakarken gördü. "Ama daha çok bekleyemem haberin olsun. Her an yanına çıkabilecek durumdayım."

"Ya Kaya saçmalama, tamam hemen geliyorum şimdi."

Telefonu kapattı ve hemen dolaptan ilk aldığı kıyafeti üstüne geçirip aşağı indi.

"Çıkıyorum ben anneciğim, görüşürüz."

"Tamam kızım, dikkat et kendine."

Kapıdan çıkıp karşıya baktığında Kaya'yı gördü. Arabasına yaslanmış Ender'i bekliyordu. Hemen yanına gidip bir anda kocaman sarıldı sevgilisine. Kaya, başta ne olduğunu anlamasa da kısa zamanda toparlanıp Ender'e karşılık verdi. Bir süre öyle kaldıktan sonra istemeyerek ayrıldılar. "Hadi atla." deyip arabayı gösterdi Kaya. "Nereye gidiyoruz?" Ender'in kapısını açıp içeriyi gösterirken gülerek cevap verdi. "Kalbimizin götürdüğü yere..."

"O ne demek?" Kaya en sonunda dayanamayıp Ender'i, kolundan hafifçe çekerek arabaya bindirdi. "Çok uzadı bu konu hayatım, hemen gidelim istersen." Kapısını kapattıktan sonra Kaya da bindi ve yola çıktılar.

Serendipity - Tesadüfler Silsilesi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin