"Seni seviyorum..."
----
Çoğu insanın unutamadığı, onun için 'özel' bir tarih vardır, değil mi? Belki o tarihin takvim yaprağını saklayanlar bile vardır içinizde. Peki bu tarihleri sizin için 'özel' yapan nedir? 'O tarihte yaşadığım güzel bir an.' , 'Sevdiğim bir insanın doğum günü.' , 'Benim için önemli biriyle tanıştığım gün.' ve daha birçok sebep... Belki de tüm bunlar bir süre sonra çok saçma gelecektir. O tarihle ilgili her şeyi unutacaksınızdır. Takvim yaprağını bile atacaksınızdır. O yüzden, tarihlerin 'özel'i yoktur. Sadece anılar vardır. Anılar kalıcıdır. Takvim yaprağı çöpe atılır, fotoğraflar telefondan silinir ama, yaşanılan anılar unutulmaz. :)
----"Ailen nerde? Onlardan hiç bahsetmedin." Ender geldiklerinden beri onu adeta soru yağmuruna tutmuştu. Ama Kaya hepsine gocunmadan yanıt verdi. Ta ki bu soruya gelene kadar... Yutkundu, aklına kaza günü gelmişti.
"Annemi ve babamı trafik kazasında kaybettik. 3 sene oldu." Ender sorduğuna bin pişman bir şekilde "Kaya... Ben gerçekten çok özür dilerim, bilmiyordum. Of yaa... Hiç sormadım say olur mu?" diye söylenmeye başladı. Kaya ona aldırmadan devam etti.
"Doğum günümdü. Ben de Ankara'da üniversite okuyordum o sıra. Son senemdi." Uzaklara daldı. "Her seferinde ben yanlarına giderdim, birlikte kutlardık. Ama o sene onlar benim yanıma gelip sürpriz yapmak istemişler. Benim haberim yok tabi." Derin bir nefes aldı. Ender halinden anlamıştı canının ne kadar yandığını. Sorduğu için çok pişmandı. Ama sormuştu bir kere.
"Sabah erkenden yanımda olabilmek için gece çıkmışlar yola. Annem babam ve Şahika... Yolda da kaza yapmışlar işte. Annemi ve babamı kurtaramadılar. Ama Şahika sağ salim çıktı o arabadan çok şükür. İşte o zamandan beri atlatamıyor bu kazayı. Gitmediği psikolog, ziyaret etmediği klinik kalmadı. Pek işe yaradığı söylenemez ama ben ona hep destek olmaya çalıştım, hep yanında olmak istedim." Önündeki bardakla oynamaya başladı. "Sonuçta ondan başka kimsem kalmadı." Gözleri dolu dolu olmuştu. Ender de çok duygusallaştı bir anda. Dayanamadı, elini Kaya'nınkinin üstüne koydu. "Kaya, öyle deme n'olursun. Bak, artık ben varım, Caner var..." Güldü. "Hem benim senin peşini bırakmaya niyetim yok." Kaya kafasını kaldırdı, onu izleyen okyanus gözlere baktı. Evet, galiba bu kızın onu bırakmaya niyeti yoktu. Sıkıca tuttu ellerini. "Bırakma beni." Gözlerinin içine baktı. "Bırakmayacağım." Bir süre öyle kaldılar. Garsonun gelmesiyle büyü bozuldu, ikisi de ellerini çekti bir anda. "Buyurun, tatlınız." Koca bir dilim tiramisuyu Ender'in önüne bıraktı ve gitti. Tatlıyı görünce Ender'in keyfi yerine geldi. Ama Kaya'yı da mutlu görmek istiyordu. "Ay tiramisuya bayılıyorum yaa..." Bir çatal aldı ama çatalı önce Kaya'nın ağzına götürdü. "Al hadi al, gözün kaldı zaten." Gülmeye başladı. "Tiramisuyu sevmiyor olamazsın diye düşünüyorum." Kaya da buruk bir şekilde gülümsedi. "Hayır, seviyorum ama şimdi canım istemiyor."
Ender ısrar edecekti ki Kaya lafını kesti. "Ender, gerçekten istemiyorum. Afiyet olsun sana." Ender çaresiz kabul etti. "Sen kaybedersin. Çok da güzel olmuş halbuki." Kaya tekrar uzaklara daldı. Onu üzen şeyin 'geçmiş' olduğunun farkındaydı Ender. Ve ona geçmişi unutturmak için bir şeyler yapması gerekiyordu. Bir yandan tatlısını yerken, bir yandan da 'ne yapabilirim?' diye düşündü. Küçükken Kaya gibi üzgün olduğunda Caner'le birlikte lunaparka giderlerdi. Her şeyi denemeden de eve dönmezlerdi. Pamuk şeker alırlardı mutlaka. Aklına o güzel günler gelince, 'belki Kaya'yı da mutlu eder' diye düşündü. Bir anda Kaya'nın elinden tutup kaldırdı. "Hadi kalk, gidiyoruz." Kaya şaşkınlıkla sordu. "Ender, dur. Nereye gidiyoruz?"
"Soru sorma gidene kadar olur mu? Gidince görürsün." Ender hesabı ödedi ve beraber arabaya bindiler.
"Ender hala nereye gittiğimizi söylemedin." Kız arabayı çözmeye çalışıyordu. "Bir şey diyeceğim, bu araba çok karışık ya." Kaya gülmeye başladı. "Nereye gideceğimizi söyleseydin ben kullanırdım." Kaya'ya döndü. "Hayır, gidince görürsün dedim." Pes etmiş bir şekilde "Peki öyle olsun madem." diyerek radyoya uzandı Kaya. "Şarkı açmama da karışmazsın heralde?" Ender gülerek cevapladı. "Yok canım açabilirsin tabi." Kırmızı ışıkta durduklarında Kaya'ya baktı. Dejavu olmuştu resmen. Yine bu arabadalardı, arabayı Kaya kullanıyordu ve şarkı açan Ender'di. Ama tabi açılan şarkı bambaşkaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Serendipity - Tesadüfler Silsilesi
Storie d'amoreserendipity: beklenmedik şeyler bulma şansı, en güzel tesadüf. 🤎