Merdivenlerden inerken üstüme giydiğim kahverengi örgü hırkamı düzelttim. Bitkin bir halde elimde ince bir kitapla bahçeye gidiyordum. Arkamdan gelen bir sesle duraksadım.
"Özgür,"
Bir iki saniye yüzünü incelediğimde tekrar konuşmaya başladı.
"Biraz konuşalım mı?"
Bu arda'ydı. Benimle konuşmak istiyordu. Benimle. Konuşmak. Benimle ne konuşacaktı? Neden ben?
"Olur."
"Tamam. Şuraya oturalım o zaman."
Banka oturdum. Oturdu. Sürekli bana bakıyordu. Kafamı konuşması için salladığımda nihayet konuşmaya başladı.
"Özgür,"
"Evet?"
"Biliyorsun, küçüklükten beri tanışıyoruz."
"Biliyorum."
"Sana bir şey söylemem gerekiyor."
"Dinliyorum?"
"Seni seviyorum."
"N-ne?"
"Seni seviyorum."
"Tamam beni seviyorsun. Ama neden? Yani onca kız varken. Neden ben? Ailem bile beni sevmiyorken beni sevebilir misin?"
"Seni sevebilirim. Seviyorumda."
"Peki benden ne istiyorsun?"
"Senden birşey istemiyorum özgür, sadece seni sevdiğimi bil istedim."
Kafa sallamakla yetindim. Çünkü. Çünkü ne demeliyim bilmiyorum? Ne söylememi bekliyor, ya da istiyor hiç bir fikrim yok. Yerdeki gölgeme baktım. Havada süzülen kızıl saçlarımın gölgesine. Havada dalgalanışına.
" Ee anlat bakalım, nasıl birisisin?"
"Hani ağacın dallarında sallanan, hayata tutunmaya çalışan minik yapraklar vardır ya, heh işte onun gibiyim ben. Yaz da nasıl yere düşmüyorsam, kış olunca illa buluşacağım toprakla. İlla düşeceğim yere. Tadacağım toprağı. Kendimi yaprağa benzetiyorum hep. Dalda kalıyor yaşama tutunuyor, yaşıyorum sanıyor. Ama halbuki bilmiyorki mevsimler geçtikçe yere düşme ihtimali artacak. Daldan düşecek. Rüzgar savuruyor onu, güveniyor rüzgara. 'Bırakmazsın beni değil mi?' diyor minik yaprak. 'Bırakmam' diyor rüzgar. Rüzgar çabalıyor düşmesin yere diye, yoruyor kendini. Çok çabalıyor. Ama olmuyor ne kadar süzülsede havada, yerle buluşuyor minik yaprak. Ölümü tadıyor. Ben de öyleyim yaşıyor sanıyorum kendimi. Bilmiyorum ki bir rüzgar esintisiyle Tadacağım toprağı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Özgür
Teen Fiction"Hani ağacın dallarında sallanan, hayata tutunmaya çalışan minik yapraklar vardır ya, heh işte onun gibiyim ben. Yaz da nasıl yere düşmüyorsam, kış olunca illa buluşacağım toprakla. İlla düşeceğim yere. Tadacağım toprağı. Kendimi yaprağa benzetiyoru...