2 : Battle Scars.

800 86 26
                                    

2 : Battle Scars.

''Neden beni takip edip duruyorsun?'' diye sordu sonunda Catherine, ders bittiğinden beri peşinden gelen siyah saçlı çocuğa. Büyük Salon'a giderken, Sirius'un onu pek de gizli olmayan bir biçimde izlediğini fark etmişti.

Sirius sırıtarak yanına doğru geldi. ''Seni takip etmiyorum. Sadece yemek yemeye gidiyorum, tıpkı senin gibi. Öğle yemeği vakti geldi bildiğin üzere.''

''O halde neden gürültücü arkadaşların ile birlikte değilsin?''

Eğlendiğini belli edercesine bir kaşını kaldırdı Black. ''Gürültücü arkadaşlarım?'' diye tekrar edip hafifçe güldü, Catherine ise elini sallayarak onu geçiştirmeye çalıştı. ''Ne demek istediğimi biliyorsun.''

Sirius omuzlarını silkti cevap olarak. ''Seninle birlikte yürümek istedim. Başka şakalar yapacak mısın görmek ve onlara katkıda bulunmak hoşuma gider.''

Kapının önüne geldiklerinde yüzünü yanındaki çocuğa çevirdi merak içerisinde. ''Konusu açılmışken, Black. Neden benimle birden, sanki biz en yakın arkadaşlarmışız gibi konuşmaya başladın?''

''Aklımı başımdan aldın.'' Cevabı basitti, dudaklarında hazır bekleyen bir sırıtış vardı.

''Bu sabahki küçük şaka yüzünden mi?'' Karşılık olarak başını salladı Black. ''Ben hep şakalar yaparım, bu sabahı diğerlerinden farklı yapan da neydi?''

Sirius parmağını ona doğru salladı, sesinin tonunu düşük tutuyordu. ''Ah, şöyle ki, beş yıl içerisinde Sümsükus'a hiç şaka yapmadın, değil mi?''

Catherine, Çapulcuların bu yağlı saçlı çocuktan nefret ettiğini şimdi hatırlamıştı. ''Doğru, senin bu durumdan yana memnun olduğunu daha önceden tahmin etmem gerekirdi.''

Sirius ona sırıtışı genişledikten sonra Büyük Salon'un kapısını açtı ve ona geçmesi için eliyle işaret verdi. ''Evet, sabah yaptığın bir bakıma şov gibiydi. Sümsükus'un hak etmediğini söyleyemem.'' İkili gülerek Gryffindor masasına doğru ilerlerken, Catherine'in yolunu biri kesti.

''Valentine,'' Snape, ters ifadesiyle belirivermişti.

Catherine gülümsedi, kemerli burna sahip bu çocuğa karşı kollarını göğsünde birleştirerek konuştu. ''Selam, Sümsükus. Görünüşe göre kedi dilini kapmaktan vazgeçmiş.''*

Sirius kahkahasını öksürük sesleriyle kapamaya çalışıyordu, Catherine'in kelime oyunu Snape'in ona karşı tıslamasına sebep oldu. ''Neye gülüyorsun?''

Bu tavrına karşılık gözlerini Snape'e dikerek üzerine doğru yürüdü Sirius fakat onu durduran, Catherine'in kolunu kavraması oldu. Aralarında gerçekleşen bu temas, Black'in omurgasından aşağıya bir ürperti inmesine yol açtı. Kızın attığı ters bakışlarla geri çekildi Snape. ''Sadece git, seni iğrenç maymun.'' Sirius'u ondan uzaklaştırmak adına koluna girmişti ki, Snape bağırdı. ''Sen bir hainsin, Valentine. O bulanık ile takılmaya devam ettikçe, ikinizin sonu da aynı olacak.''

Çevik bir hareketle yumruk atmak adına davranan Sirius'u, aynı onun gibi hızlı hareket ederek durdurdu Catherine. Etrafı çevreleyen öğrencilerden nidalar yükseliyordu, Çapulcular ise masanın sonunda oturmuş, Sirius'u neyin bu kadar sinirlendirmiş olabileceğini anlamaya çalışıyordu.

Black burnundan soluyordu. ''Bırak da yapayım işte, Cat. O lanet olası ağzını ne zaman kapaması gerektiğini öğrenecek.''

Catherine, hızlıca başını iki yana salladı. ''Sorun yok, Black.'' Sesi sakindi, adımları Snape'e yönlenmişti. Çocuk neredeyse korkmuş görünüyordu, tam uzaklaşmak adına hareket edecekti ki kızın, yumruğunu çenesine geçirmesi bir oldu. Snape şaşkınlık içerisinde gerilerken, Sirius'un da aynı sebepten çenesi yere düşmek üzereydi. Lily'nin nefesi kesilir gibi oldu, eli ağzını kaparken; Marlene ve Alice ile birlikte oturdukları yerden kalktılar. Catherine'in gözleri tehlikeli bir alev misali parlıyordu. ''Bana istediğini söyle, umurumda olmaz. Ama Lily'i bir kez daha bulanık diye çağırırsan, Merlin şahidim olsun ki seni, o iğrenç hayatında yaşadığına pişman ederim.''

mischief managed | james potter vs. sirius black [türkçe çeviri]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin