1. Bölüm

11 2 0
                                    

Erman hoca son sözünü söyleyip dersi bitirdi. Bu gün günlerden salıydı benimde dershane günümün ilk günüydü. Saat tam 7 olunca zil çalardı  ve benim gibi tüm öğrenciler bu anı beklerdi.

Kalemlerimi kalem kutuma koyup çantama yerleştirdim. Sınıfın camından dışarıya baktığımda havanın gittikçe karardığını gördüm. Sınıfta toplanma telaşı olduğu için ayağa kalkıp camı açtım, tenime çarpan rüzgarın etkisiyle kasılmıştım. Camı kapatıp tekrar yerime oturdum.

Sonunda zil çaldığında sarı montuma sıkıca sarılıp, kestane rengi saçlarımı örgü şapkamla kapatmıştım. Arkadaşlarıma 'iyi akşamlar' deyip durağa yürümeye başladım. Heryer ıslaktı sanırım ben dersteyken yağmur yağmıştı, ama şanslıyım ki ben çıkmadan da durmuştu.

Uzaktan bineceğim otobüsü gördüğümde yerimde kıpırdandım. Sonunda kapı açıldığında, akbilimi basıp arkalara doğru ilerlemeye başladım. Tam o anda telefonum çalmaya başladı. Arayan kişi tabikide teyzemdi.

Teyzem beni büyüten ve diğer çocuklarından ayırmayan tek varlığımdı. Annem ve babam öldükten sonra bana tek bakan insan. Onun emeğini asla ama asla ödeyemem.

Çok bekletmeden telefonu açtım. "Alo teyzecim."

"Güzel kızım çıktı mı kursundan?"

"Evet çıktım, yeni bindim daha."

"Tamam kızım çabuk gel, sevdiğin dolmalardan yaptım bugün."

"Ya seni yerim kadın, tamam çabuk geleceğim söz."  Teyzemde son sözünü söyledikten sonra aramayı sonlandırdım.

Çantamdan kulaklığımı çıkarıp sevdiğim parçaları açtım. Son durakta indiğim için pek insan kalmıyordu. Ve böylelikle daha rahat oluyordum. Durağa gelince şöför amcaya iyi akşamlar dedikten sonra kendimi soğuk rüzgarlara bıraktım.

Hava karanlık ve buz gibiydi. Test kitaplarım omuzlarımı hafif acıtıyordu. Teyzeme söz verdiğim için hızlı gidiyordum.

Sokağın başındaki markete girip minik Zeyno'ma sürpriz yumurtalardan aldı. Bu şeyde ne buluyurdu bilmiyordum ama, o yumurtayı görünce gözlerinin içi parlıyordu. Ve o gülümseme herşeye değerdi.

Marketten çıkınca ara sokaklara girip yürümeye başladım. Üç dört dakika sonra arkamdan gelen ayak seslerini duydum. İlk önce garipsemedim, ama hangi sokağa sapsam kesilmedi ayak sesleri. Nasıl oldu bilmiyorum ama aklıma saf nefretle dolan geçmişim geldi.

Arkama bakmaya o kadar korkuyordum ki, aklıma annemin yaşadıkları geliyordu.

Adımlarımı hızlandırdım. Ama o da hızlandı, o kadar yakındı ki kolunu uzatsa bana dokunabilirdi. Gözlerim doldu ama akmıyorlardı. Tam koşmaya yelteneceğim zaman iki çift kol tarafından durdurulup iki yanımdan sarmalandım. İçim titremişti o an.

Ve bana sarılan bedenin sesini işittim. "Ah kusura bakma geç kaldım, çok bekletmedim değil mi?" Sesi o kadar naifti ki, yavaşça gözlerimi araladım. Arkama baktığımda bir adam hızlı adımlarla yanımızdan ayrıldı.

Karşımda ki kişiden yavaşça ayrıldığımda, doğrudan dolu gözlerimle ona baktım. Boyu benden uzun olduğu için hafif kafamı kaldırmıştım. İnsanlar nasıl adlandırırdı bilmem ama,

o benim kahramanımdı.

^^

Geçenlerde bu konu hakkında bir rüya gördüm. Ve ilham kaynağım oldu, inşallah seversiniz. Sonraki bölümde görüşmek üzere.

-Dani

KADINHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin