"Mavi, Mavi hadi kalk." Aley tarafından uyandırılmıştım bu sabahta. Uykulu gözlerle Aley'e bakıp "saat kaç?" Dedim.
Yatak örtüsünü düzeltirken cevap verdi. "7'ye geliyor." Ayaklarımı yataktan sarkıtıp salladım bir süre. Sonra ise banyoda ki işlerimi halledip, tekrar odaya geldim.
Üstümüzü giyerken konuşuyorduk. "Bugün fizik sınavım var bana şans dile." Aley benden bir yaş küçük 11. Sınıfa gidiyordu. Bazen derslerine yardımcıda oluyordum.
"Bol şanslar sen yapacaksın inanıyorum." Kocaman gülümseyerek öpücük attı. Üstümüzü giyinip kahvaltıya indik.
"Günaydın teyzecim, sanada günaydın enişte" Sabah selamımı verip masaya oturdum. "Günaydın Mavicim." kahvaltılarımızı yapıp okula gitmek için çantalarımızı aldık Aley ile, Zeynoyu'da öpüp yola koyulduk.
Okulumuz eve uzak değildi ama ben korkuyordum. Yaşadıklarımı asla kimseye anlatmayacaktım, teyzemleri boş yere üzemezdim hem beni dershaneden bile alırlar böyle çirkin bir olayın yaşandığını duysalar.
"Mavi ne oldu, niye kolumu sıkıyorsun." Düşüncelerimden Aleyna'nın sesini duyunca savruldum. Gülümseyerek ağzımı araladım. "Kolunu mu sıkıyorum? Ah farketmemişim kusura bakma." Sesimin düz çıkması için elimden geleni yapmıştım. Aley'de önemli değil der gibi kolumu sıvazlamıştı.
Nasıl geçtim o yolları bilmem ama, sanki cehennem azabı gibi iliklerimde ki bütün korkuyu hissetmiştim.
Sonunda okul bahçesine girdiğimizde Aley sınıfına girmiş, bende bir kat daha çıkarak 12-c sınıfına giriş yapmıştım. Kısa bir selamdan sonra en arka sıralardan birine oturmuş dünkü yorgunluğumu atmak ister gibi kafamı sıraya koymuştum.
Ders zili çaldığımda öğrenciler sınıfa girmeye başlamıştı. İlk ders matematik olduğu için bıkkınlıkla çantamı karıştırmaya başladım. Sonunda test kitabımı bulduğumda sıranın üzerine koyup çözmeye başlamıştım.
Trigonometri sorularıyla cebelleşirken bir yandan da muzlu sütümü içiyordum.
Birkaç soru çözdükten sonra sınıfa Elif hoca girmişti. Yine şıklığı üstündeydi. Mor şalının altına beyaz gömlek ve onu tamamlayan eflatun kalem eteği olmuştu. Kısa selam verdikten sonra "test çözerken telefonlarınızla oynamayın lütfen." Dedi.
Zaten telefonla pek işim olmazdı. Mesela sabah sabah on beş kilo makyaj yapıp, tahtanın önünde fotoğraf çekilmezdim.
Kafamı toplayıp test kitabıma dönmüştüm geçen sürenin ardından, sessiz ortamı bozan ses kapının iki kere tıklanmış olmasıydı. Herkes senkronize şeklinde kapıya bakarken Elif hocanın 'gel' sesini işiten kişi kapıyı açmış ve içeri girmişti.
O an gözlerime inanamadın, siyah saçlı kara gözlü çocuk tam karşımda sınıfa ilerliyordu. O gece pek dikkatli bakamamıştım ama şimdi tüm ışıltısıyla karşımdaydı. Aynı yaşta olduğumuzu bile bilmiyordum.
O an gözlerimiz kesişti, onunda şaşırdığını en az benim kadar görebiliyordum.
^^
Bu arada kızımızın adı Mavi çünkü benim bu güzlerde kuzenim doğdu ve amcam adını benim koymama izin verdi. Bende gerçekten Mavi gibi özgür ve berrak olması için bu ismi koydum. Bu hikaye ise onun olsun istedim. :)))
-Dani