Day11

41 11 16
                                    

Geceleyin her yer o kadar karanlık ki
Sokak ışıkları bile bu derme çatma pansiyonu aydınlatmaya yetmiyor.

Ve tam da bu yüzden bu karanlık duvarlar o kadar kolay doluyor ki
Sanki eline verilmiş bembeyaz bir kağıt parçasıymış gibi seni her anını çizebiliyorum.

Artık eskisine göre bazı şeyleri hatırlamakta zorlansam da hala yanımdan ayıramadığım hardiskim   alzheiler olmuşçasına anılarımızı unutmamamı sağlıyor.

Bugün de resim defterimin ilk çizgisine doğru bir yolculuğa adım attım.

Annemi Daegu'da bıraktıktan sonra Bayan Choi'nin yanında ucuz yollu bir pansiyonda oturuyordum.

Bayan Choi de ben de yalnızdım.

Bir bakıma o beni torunu ben de onu büyükannem yerine koymuştum.

Yaptığı yemekleri her zaman benimle paylaşır ara sıra boğazımdan  noodledan başka sıcak yemek geçmesini sağlardı.

Yine birgün akademiden döndüğümde Bayan Choi'nin evine gitmeyi planlamıştım.

Bayan Choi'nin kapısına vardığımda tabi ki bir kız beklemiyordum. Ve o  kadar bakımlı ve şık giyinmişti ki buralardan olmadığı belliydi. Üstünde bir kokteyliden döndüğünü düşündüğüm bir elbise ve  kısa boyunun yanında dev gibi duran bir valiz duruyordu.

Arkası dönük olan bu kızı buraya getiren şeyi itiraf etmeliyim ilk başta o kadar merak etmemiştim.

Ancak yanına yaklaştığımda  meleği andıran bu yüzle karşılaşır karşılaşmaz içimden küfür ettiğimi de söylemeliyim.

Ağlamaktan kızarmış dudakları ve şişmiş gözleriyle bile o kadar çekiciydi ki birden ilgi odağım oluvermişti.

İçimi dolduran bu hissi ateşleyen sendin.

Neden burdasın?

Neden bu haldesin?

Sana nasıl yardım edebilirim?

İçimden o kadar soru geçti ki karşında öylece seni izlediğimi ağlamaktan çatallanmış kısık sesini duyduktan sonra farkedebilmiştim.

"Bayan Choi burda mı oturuyor?"

Kafamı sana karşı aşağı yukarı sallamakla yetinsem de ikimizin de birbirime güvenmediği belliydi.
Senin düşünerek sorduğun sorular benim de düşünerek verdiğim cevaplar seni teselli edebilmek için yeteri kadar samimi değildi.

Ortamı yumuşatamasam da en azından ayakta beklememen için sana holde oturmayı tavsiye ettim.

Ama sen benim aksime benimle konuşmamayı tercih ediyor genellikle jest ve mimikleriyle anlaşıyordun.

Aramızda bu yoğun sessizlik varken de yanındaki varlığımdan rahatsız olabileceğini düşünerek seni holde yalnız bırakarak daireme doğru yöneldim.

Ama o ana kadar gözlerimin önünde titrediğini farkedememiştim. O kısa elbiseyle aralık ayında ne yaptığına da anlam verememiştim ya o ayrı konu.

Daireme gitmeden çamaşırhaneden temiz bir battaniye aldım ve sana vermek için hole yol aldım.

Ama Bayan Choi çoktan gelmiş ve seni dairesine götürüyordu. İçimdeki merak beni de bu iki bayanı takip etmem için teşvik ettikten sonra sizin bir kaç metre arkanızdan ben de daireye girmek için adım attım.

Ama Bayan Choi tarafından çoktan kapıyı yüzüme yemiştim. Ve bir gün boyunca bu kapı açılmadı.

Ve açıldığında da yeni bir komşum vardı o da sendin. Sadece o geceden farklıydın  uzun kahverengi saçların artık kısa ve perçemlerin de vardı.

Geceyi ve ondan öncesini kafandan atmış gibiydin. Ve bana havuçlu kek getirerek tanışmaya gelmiştin.

Havuçlu kek ve öncesi...

Ben de senin gibi unutmayı seçtim ama ya seni benden alan havuçlu kekten öncesiyse...

ÖHÖ ÖHÖ

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

ÖHÖ ÖHÖ




NIGHTMARE | WengaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin