Her gün bir adım daha yaklaşıyorum.
Belki artık acı çekmek hoşuma mı gidiyor bilmiyorum ama bugün her şeyi başladığı o yere gittim.Apartmana girerken girişte senin bana yaptığın sıcak çikolataların tadını , akademide sırtımı incittiğimde bana yapmaya çalıştığın sırt masajını hatırladım.
Üniversitede arkadaşken bile sana hissettiğim yoğun duygular kalbimde o kadar ağırlığa neden oluyor ki birbirimize daha önce itiraf etmemiz için bir pişmanlığa düşmeme yaniden neden oldu.
Hole vardığımızda ise hala o sitcom koltuklarını andıran salaş koltuğu orada buldum. Birden Bayan Choi bir şey bozulmadan asla atmayacağını hatırlayıp içimde az da olsa gülme isteği uyandırdı.
Daha sonra daha tanıdık bir tablo anımsadım hala aklımın bir köşesinde. Bu iki kişilik koltukta Seulgi Ve Jimin'in yaptıkları tartışmayı ayırmak için ortalarına sıkışmanı hatırladım.
Ancak normal şartlarda iki kişilik koltuğa sırf senin yanında oturmak için ortaya sıkıştığımı , dört kişi koltuğu genişlettiğimizi hatırladım.
Şimdi koltuğa baktığımda bile kimin nerde oturduğu hala belliyken hafızadan silmek de o kadar kolay olmuyor belli ki...
Merdivenlere yöneldiğimde ise birbirine baktığını zanneden iki gözün açıldığı yere geldiğimi anladım.
Belki hatırlamıyorsun ;okul balonuza benimle bile tanıştırdığın, sana açılacağından emin olduğum Park Chanyeol ile gidiyordun.
O gece o kadar çaresizdim ki ellerinin ellerimin arasından kaydığını hissediyordum. Bana elbiseni göstermek için geldiğinde üstündeki krem abiye ile öylece karşımda dikiliyordun.
O zaman beni sevdiğin aklımdan bile geçmemişti.Oysaki benden sen de bir şeyler bekliyormuşsun ama söyleyememiştim işte bilmiyorum. Bir polise göre çok korkaktım. Ama bildiğim bir şey vardı bu son şansımdı.
Sen kapıdan ayrıldıktan 10 saniye sonra bu cesaretimi nereden aldığımı bilemediğim bir cesaretle doldum.
Ve o merdivende seni durdurarak kırmızıya boyanmış dudaklarını deli gibi öpmüştüm.
Birbirimize o kadar hasrettik ki birbirimizin nefesini keserken duraksamamıştık bile. En son Bayan Choi'nin kapı sesiyle benim odama kaçırmıştım seni.Üstemdeki pijamanın üstüne bir ceket geçirerek elimde bir şarap şisesiyle kaybettiğimiz zamanı telafi etmeye çalışmıştım.
Ben sana uzaktan bakarak bile sarhoş olurken beni dansa kaldırmıştın. O kadar yakındık ki her nefesin boynuma çarpıp beni gıdıklıyordu.
İkimiz de şarapla birlikte sarhoş olmuş dans ediyorken tek hatırladığım şey kulağıma fısıldadığın şarkıydı.Zaten ikimiz de bir daha unutamadık.
Medyadaki şarkı
In the breeze in the breeze
You fill up my painful memories
like a breeze like a breeze
You softly came to me, seeped into me
And breathedYeah, that day has left with the wind, leave
Your lips are getting bluer
Breathing
I can only say one sweet thing
You don't need to act strong in front of me
Whatever side you show me
I'll only give you the energy of the warm breeze
Just live your life as youOkay, now lean on my shoulders, what I can give you is nothing
When you rest on my shoulders, the sound of your breath drives me crazy
Okay, now lean on my shoulders, what I can give you is nothing
When you rest on my shoulders, the sound of your breath drives me crazy

ŞİMDİ OKUDUĞUN
NIGHTMARE | Wenga
FanficSadece beni son defa öp sevgilim. Öyle güzel öp ki seni bu kirlenmiş dünyada öpmediğim için pişman olmayayım. Belki yeniden kondurursun ıslak öpücüklerini dudaklarıma. Belki birlikte yanarız o kavrulmuş alevlerin arasında. Son Seunghwan X Min Yoo...