"Bebeğim sence de biraz abartmıyor musun alt tarafı bir sıyrık?"
Hala endişeli olan çehrene yönelttim gözlerimi. Seni rahatlatmak istiyordum.Hıçkırıklarını susturmak iyi olduğuma inandırmak istiyordum.
Sense titreyen ellerinle göğsümdeki sıyrığa pansuman yapmaya çalışırken damla damla gözyaşı döküyor.Yaramdan gözlerini hiç ayırmıyordun.
Yavaşça çeneni kaldırarak bana yönelmeni sağladım. O iki kıpkırmızı göz bir anlığına sevdiğim iş olan komiserliği bırakmamı düşünmeme neden olmuştu bile.
"Bak bana, burada seninleyim. Seninle güvendeyim. Yanımda sen olduğun sürece kaderin beni öldürmek için gönderdiği kurşuna bile yenilmem."
Yutkundun.Artık hıçkırıkların yoktu. Silmekten kızarmış gözlerin bir anlığına kapattın ve akıtmak için beklettiğin göz yaşların yanaklarından bir defa daha süzüldü.
" Biliyor musun o kurşunu yediğinde tam göğsümde hissetmiştim. Meğer ben sana nasıl bağlanmışım."
Bu nasıl bir cümle hem kalbime dokunup hem yaralayan?Nasıl bir bağ...
Sevgi, aşk, şehvet ya da her neyse ben bir türlü içime sığdıramıyordum. Bu çok özel ve sanki ilk defa benim keşfettiğim bir şeydi öyle katmanlı öyle sonsuzdu ki birbiriyle de ayrıştırılamıyordu.
Birbirini keşfediyor her an onu önemsiyordu.
Benim için uykusuzdun.
Tüm gece operasyondan dönmemi beklemen yetmezmiş gibi şimdi de uykulu gözlerini benim üstümden almamaya çabalıyordun.
Kenardan V yaka siyah tişortümü üstüme geçirip ellerini ellerime kenetledim. Artık prensesin uyku vakti gelmişti.
Seni yatak odamiza yönlendirdikten sonra yatağın kendi tarafımdaki kısmına uzanıp yorganı yanıma gelmen için açtım.
Dudaklarında ufak bir tebessüm gördüğümde içim rahatlasa da bu birkaç saniye bile sürmemişti.
"Yaran..."
Yeniden kendini geri çektin.
"Sen bir yaranin beni senden ayrı tutabileceğini düşünüyor musun cidden?"
Gözlerine yavaşça kısarak yatağa oturdun. Ve birkaç saniye beni süzerek eline bir yastık aldın.
"Bir şartım var :Aramıza bu yastığı koyucaz. Ya gece yanlışlıkla seni tekmelersem pansumanların açılırsa..."
Ben de şaşırmış gibi yaparak flörtöz bir şekilde sana bakmaya devam ettim.
"Ne yani uyurken sana sarılamayacak mıyım? Hayatta olmaz."
Ellerine beline koyarak göz süzdün.
"Pekala, ben de o zaman salonda yatarım."
Tam yastıkla birlikte kalkıyordun ki bileğinden tutup seni yatağa çektim. Hem kollarımla hem de bacaklarımla sımsıkı sarmaladım.
Sen kollarımdan kaçmak için çırpınırken acı çeker gibi inledim.
"Ahhhh! Pansumanlarımı açacaksın."
Sen korkudan heykel kesilmişken kafamı omzuna koyup iyice sokuldum.
"Aferin kızıma."
Kendi kendine homurdanarak nefes verdin. Ama memnundun , gerilen yanak kasların ve saklamaya çalıştığın kıkırdamalarından belliydi.
"Çok aptalsın."
"Sana da iyi geceler bebeğim."
O gece açıkça söylemeliyim uyuyamamıştım.Ama ne senin tekmelemelerinden ne de uyuma pozisyonumdan kaynaklı değildi sevgilim.
Bunun en büyük sebebi senin 2 saatte bir uyuyor muyum diye beni izleyip pansumanlarımı kontrol etmenden dolayıydı.
Ama her ne kadar uzun bir gece olsa da uyuyor taklidi yaparken kıkırdamadan çok zor durdum.
Belki de o zaman verdiğim en mantıklı karardı senden ayrı uyuyamamak.
Şimdi sen yokken bu yatakta ne anılar yetiyor doldurmaya ne de yastığındaki çoktan silinmiş kokun...
-----------------------------------------------------------
Beni özlediniz mi?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
NIGHTMARE | Wenga
FanfictionSadece beni son defa öp sevgilim. Öyle güzel öp ki seni bu kirlenmiş dünyada öpmediğim için pişman olmayayım. Belki yeniden kondurursun ıslak öpücüklerini dudaklarıma. Belki birlikte yanarız o kavrulmuş alevlerin arasında. Son Seunghwan X Min Yoo...