4

39 3 0
                                    

"Hey Michael! Nasıl olduğuma bak!"

Heyecanlı heyecanlı bir kaç beden büyük kostümümle spiderman olan ağabeyime doğru koşturdum. Sesimle beraber bana döndü ve yüzündeki gülüşün genişlemesine şahit oldum.

"Prenses olacağını sanıyordum." Dediğine karşılık gözlerimi devirdim. Hala beni yaşıtlarım kızlarla bir tutuyordu. 10 yaşındaki her kız prenses olmak istemezdi.

"Ben prenses değilim, Nova'yım!"

Gülerek kolları arasına aldı beni ve başıma minik bir öpücük bıraktı.

"Ama bu kostümü giymek için biraz daha büyümen gerekmiyor muydu?" 

"Yeterince büyüğüm Michael! Baksana tam oldu." Ondan uzaklaşıp ellerim gözükmeyen kollarımı uzattım. Tamam belki de tam olmamıştı ama yine de Nova olmak istiyordum.

Güldü ve uzun olan bileklerimi kıvırdı. "Böylesi daha iyi Super-Nova."

"Doktor Doom, bekle bizi!"

————————

I'm not alone
It's just me and your ghost
And this cripplin' depression
I thought I learned my lesson
But, I threw out my phone
And I burned all your clothes
And now I'm not alone
It's just me and your ghost

Gözlerimi açtığımda nerede olduğumu anlamam biraz zamanımı aldı. Kulaklıklarımda hala şarkı çalmaya devam ediyordu. Karışık kahverengi saçlarım arasındaki kulaklıkları çıkardım. Elimi uzatıp çalan şarkıyı kapadım ve hafif gerindim. Böylelikle kucağımda kalan deri defter yere düştü. Onu okurken uyuyakalmış olmalıydım.

Tüm gece ağabeyimin yazdıklarını okumuştum ve biraz da ağlamıştım. Bu kadar kötü hissettiğini göremediğim için kendime çok kızmıştım. Ben onun diğer yarısı gibiyken benden saklamasına da anlam verememiştim.

Uzanıp yere düşen defteri aldım. İçinden birkaç kağıt dökülmüştü. Karıştırdığımda bunların şarkı sözleri olduğunu gördüm ve bir de numara vardı.

Joshua Constantine.

Bu ismi hayatımda duymamıştım. Kimdi ve ağabeyimle ne alakası vardı?

"Hey, günaydın!"

Kafamı aniden kaldırmamla Mila ile karşılaştım. Başka kim olacaktı ki? Oysa ki irkilmiştim, olduğum yerde sarsılmıştım.

"Oh, meşgul müydün?" Yanıma doğru adımladığında numara hariç tüm kağıtları defterin arasına geri sıkıştırıp kapattım.

"Michael'ın şarkı yazdığı defterini buldum. Onu okuyordum. Üzgünüm, seni beklemiyordum."

Biraz panik olmuştum. Çünkü bilmiyorum kötü hissetmiştim.

"Önemi yok. Kahvaltı?" Arkadaşım dediğime çok da takılmamıştı. En azından açıklama yapmam gerekmeyecekti. Ben çözdükten sonra zaten ona anlatacaktım.

"Çok iyi olur."

O, odamdan çıkar çıkmaz sakladığım numarayı telefonuma kaydettim ve defterle beraber ortadan kaldırdım. Kimsenin bulmasını istemiyordum. Daha sonra lavaboya gidip elimi yüzümü yıkadım. Duş almam gerekiyordu, hem de çok fena. Kahvaltıdan sonra yapacağıma kendimi inandırdım ve alt kata adımladım.

How You Remind MeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin