Bir gün Laurie atla March'ların evinin önünden geçerken Amy, "Keşke Laurie'nin atlara harcadığı paranın birazı da bende olsaydı," dedi.
"Neden?" diye sordu Meg, merakla.
"Paraya o kadar ihtiyacım var ki! Boğazıma kadar borca batmış durumdayım."
"Borçlandın mı yani?"
"En azından on iki limon şekeri borçluyum. Üstelik annem bakkaldan veresiye alışveriş yapmamızı yasakladığı için harçlığımı alana kadar da beklemek zorundayım."
"Bana şu sorununu biraz anlatsana," dedi Meg gülmesini bastırmaya çalışarak. "Şimdi de limon şekeri mi moda oldu yani?"
"Evet. Şimdi kızlar hep bundan alıyorlar. Eğer sana cimri denmesini istemiyorsan sen de almalısın. Derste şekerleri sıraların içinde saklıyorlar. Sonra teneffüste boncuk, kalem, bebek gibi şeylerle değiş tokuş ediyorlar. Eğer birini çok seviyorsan, ona hemen limon şekeri veriyorsun. Yok birinden hiç hoşlanmıyorsan, o zaman onun önünde şekerini yiyiyorsun ve ona bir kerecik bile yalatmıyorsun. Sırayla herkes birbirine ikram ediyor. Artık sıra bana geldi. Üstelik herkes bana o kadar çok ikram etti ki! Oysa ben daha kimseye bir şey veremedim. Bu benim için onur borcu sayılır!"
"Onurunu kurtarmak için gereken parayı sana verebilirim," dedi Meg çantasını çıkarırken.
"Çok teşekkür ederim!" diye sevinçle bağırdı Amy. "İnsanın cep harçlığının olması ne güzel. Artık ben de herkese limon şekeri ziyafeti çekebileceğim. Üstelik geri veremeyeceğimden korktuğum için bir haftadır kimseden limon şekeri de almamıştım. Bilsen nasıl canım istiyordu."
Ertesi gün Amy okula biraz gecikti. Elindeki kese kâğıdını dayanamayıp sınıftaki arkadaşlarına gösterdikten sonra sırasının en kuytu yerine sakladı. Sınıfın içinde hemen bir fısıltı yayılmıştı. Amy March okula tam yirmi dört tane (aslında yirmi beş tane almıştı ama dayanamayıp bir tanesini kendisi yemişti) limon şekeri getirmişti ve bunu arkadaşlarına dağıtacaktı.
Sınıftaki kızların bütün ilgisi birden ona yönelmişti. Katy Brown, Amy'i hemen doğum günü partisine davet etti. Mary Kingsley, ders sonuna kadar saatini Amy'nin takmasına izin verdi. Jenny Snow da en zor matematik problemlerinin cevaplarını Amy'ye vermeyi teklif etti.
Jenny Snow limon şekeri getiremediği için Amy'yle alçakça alay etmiş bir kızdı. Amy bunu unutmamıştı. Jenny'nin, "Bazı kızların burunları yassı ama limon şekerinin kokusunu alamayacak kadar değil," ve "Bazı kızlar sakız gibi başkalarına yapışıp şeker dilenecek kadar yüzsüzler," gibi iğneli sözleri hâlâ hatırındaydı. Bu yüzden bir kâğıda, "Birdenbire bu kadar nazik olman gereksiz. Sana bir tane bile limon şekeri verecek değilim," yazarak bunu Jenny'e verdi.
Jenny hiçbir şey söylemedi ama Amy'den öç almakta da gecikmedi.
Derste öğretmene, "Amy sırasında limon şekeri saklıyor öğretmenim," dedi.
Bay Davis, okula limon şekeri getirilmesini kesinlikle yasaklamıştı. Bu kuralı bozmaya kalkışan ilk kızı herkesin önünde, ellerine cetvelle vurarak cezalandıracağını söylemişti. Bay Davis, uzun süren bir mücadeleden sonra kızların okulda sakız çiğnemelerini engellemiş, üzerlerinde yakaladığı bütün romanları ve dergileri toplayıp ateşe vermiş bir öğretmendi.
"Limon şekeri" sözü hemen etkisini göstermişti. Sanki barut ateşlenmişti. Adamın sapsarı suratı öfkeden kıpkırmızı olmuştu. Kürsüye öyle bir vurdu ki, Jenny soluğu sırasında aldı.
"Amy March, hemen buraya gel!" diye bağırdı öğretmen.
Amy, çaresizce yerinden kalktı. Sakin görünmesine rağmen korkudan ödü patlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Kadınlar
Ficção HistóricaLouisa May Alcott'ın 1868'de yayımlanan ölümsüz yapıtı Küçük Kadınlar'ın kuşaklar boyu her yaştan okuru büyülemesinde, aile hayatını idealleştirmesinin ve her çağda geçerliliğini koruyan evrensel temaları kucaklamasının rolü vardır kuşkusuz. Sevgi...