3. Bölüm

312 28 50
                                    

O anda zihnimden, ölmeden önce son saniyelerini yaşayan bir insanın tüm anıları gözlerinin önünden geçip gittiği gibi, benim de gizemli kızla ilgili tüm anılarım geçti gözlerimin önünden. Jacob'un tüm vücuduyla titrediğini hissettim, anılarımın böyle ayrıntılı ve canlı olması titretmişti onu.

"Embry- sen.." aniden ayağa fırladı "SEN MÜHÜRLENDİN Mİ?"

"Bu soruyu kendi kendime kaç kez sorduğumu tahmin bile edemezsin." 

Eğer gözlerinden ateş çıkarabilseydi, beni yakıp kül ederdi bakışlarıyla. Kızgınlık, merak, anlayış, hüzün... boku yemiş olan dostunuz için hissedebileceğiniz tüm duyguları barındırıyordu kahverengi gözleri. Onun yerinde ben olsaydım aynı tepkiyi verir miydim bilmiyorum, ama onu tepkisinin yoğunluğu için sorgulamıyordum da... Hiç tanımadığım birine mühürlenmiştim, bu belki de beni öldürmek için yaratılmış gümüş bir hançerdi. 

Duyduklarını kabullenmekten korkarcasına başını iki yana salladı ve zaten ufak olan odamda kendi çevresinde dönerek dakikalar geçirdi. Yatağa daha da sokuldum ve tavana baktım. Son zamanlardaki popüler arkadaşım.

"Değil." diye bağırdı aniden.

"Ne değil?"

"Son zamanlardaki popüler arkadaşın falan değil."

"Düşüncelerimi okumayı bırak gerizekalı."

"Ben o sülük gibi insanların düşüncelerini okumuyorum Embry, biz birbirimize bağlıyız kardeşim!" Yatağın ucuna oturdu "Bunu halletmemiz gerekiyor."

"İmkansız." dedim sakin bir sesle.

"Öleceksin!" dedi başını ellerinin arasına alarak "O kızı bulmak zorundayız." 

"Kız olduğunu söylemedim." dedim ortamı yumuşatmak için ama Jacob daha önce hiç görmediğim kadar ciddiydi.

"Bir iguana da olsa onu bulacağız."

"Rahatla biraz dostum, şaka yapmak istedim sadece."

"Şaka yapmak için mükemmel bir konu." 

Gözlerimi kapattım ve gri gözlerini düşündüm. Soğuk bir gece yarısında beni ormanın kalbine çeken, yakıcı yağmurun hüküm sürdüğü akşam kadar gri. O gün hayatımın geri kalanında benimle olacak bedenime kavuşmuştum. Soğuk yağmur sırtımdan aşağı yol bularak süzülürken beni ateşler içinde yakan o gece... griydi. 

Jacob sonunda kendi düşüncelerini dile getirdi "Şu kahrolası dünyada bir tek ben mi mühürlenemiyorum? Bir ergen gibi aşk acısı çekmek benim lanetim mi?"

"Dostum senin lanetin bir kurt olarak doğmuş olman... Bella kıllı ve büyüklerden ziyade, parıldayan ve kan emicilere ilgi duyuyor."

Jacob gülümsedi "Ah, tamam... bu iğrenç düşünceyi aklıma soktuğun için ilk fırsatta birinin boynuna gömüleceğim."

Jacob'un kulağına eğildim ve "Geç kaldın dostum... şimdiden onlarca sülük rakibin var."

Jacob aniden rahatlayarak kahkaha attı ve omzuma vurdu yumruk yaptığı eliyle. Annem kapıyı tıklamadan içeriye girdiğinde hala gülüyorduk. Annemin iki elinde kakaolu süt ile dolu bardaklar vardı ve Jacob "İşte şimdi kaçabilirim." diyerek ayağa kalktı. 

"Bunu içmeden gidebileceğini sanmıyorum." Annem bardakları elimize tutuşturdu ve Jacob'u yatağa iterek düşürdü "Bardakları boş istiyorum." 

Annem odadan çıktıktan sonra Jacob gözlerini devirerek "Annenin ineklerle bir problemi mi var?" camın önünde masumca duran çiçeğe ilerledi ve sütü saksının içine boşalttı umursamazca "Küçükken neden sürekli 'Bize gel Embry' dememin nedenini şu an anlıyor musun?"

Embry CallHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin