~
"burası çok güzel, nereden buldun?"
jungkook'u bogum'un evinden alınca kendi yurdumuza gideceğimizi söylemiştim fakat daha güzel bir yer biliyordum.
güneş tam batmaya yakındı, neredeyse yarım saat vardı. onu getirdiğim yer şehrin tamamının gözüktüğü bir tepecikti. arkamızda büyük bir meşe ağacı duruyordu, çocukken hep buraya gelir ve ağacın tepesine çıkıp manzarayı seyrederdim.
"küçükken buraya çok sık gelirdim, seni de getirmek istedim."
ben karşıdaki manzaraya bakarken onun da bana baktığını hissedebiliyordum. kafamı ona doğru çevirdiğimde başını sağa yatırmış ve bana gülümsemişti.
yanakları al al olmuş, saçları pofuduk duruyordu, nasıl her zaman bu kadar tatlı olabiliyordu?
"evden kaçtığım için özür dilerim, sadece söylediğim şeyden utanmıştım. v-ve senin bana inanmayaşın canımı yaktı."
biraz birbirimizin gözlerine baktık, ona yaptığım şey için çok üzgündüm.
"ben de özür dilerim, direkt öyle bir kanıya varmam doğru değildi."
gözleri hafif dolmuştu, ardından serçe parmağını bana uzatıp "bundan sonra birbirimize daha iyi davranacağımıza söz verelim." dedi.
ben ise uzattığı elini tutup yere koydum ve kendi elimi üzerine yerleştirdim, ardından şekilli pembe renkli dudaklarını kendiminkilerle buluşturdum.
verdiği hissiyat apayrıydı, o günkünden daha nazik ve uzun süreli öpüyordu. dilim onun dilini bulduğunda ise küçük bir inleme bırakmıştı sadece bizim bulunduğumuz ortama.
o an sadece gözlerimi açıp onun eşsiz yüzüne bakmak istemiştim, göz kapaklarımı hafif aralayıp yanımda duran manzaradan daha büyüleyici olan kişiye baktım.
dudaklarımız ıslak bir sesle ayrılırken başka hiçbir şey duyulmuyordu, sanki burası bizim yarattığımız başka kimsenin bulunmadığı bir dünyaydı.
"taehyung artık bana inanıyor musun?"
"sana her zaman inanacağım."
sonrasında ağzından küçük bir kıkırtı çıkmış ve batmakta olan güneşi seyretmiştik.
~
"hadi ama jungkookiee. küçük hyungunun istediği şeyi yapmayacak mısın?"
odamın içinde jungkook'u kovalıyordum çünkü istediğim bir şey vardı ve o yapmak istemiyordu.
"küçük hyung mu olurmuş? hem neden beni giydirmek istiyorsun?"
ona kendi kıyafetlerimden giydirmek istiyorsun sadece, çok yakışacağına yüzde yüz emindim.
"senin üstünde çok güzel duracaklar, bembeyaz cildin var hem. şu saçlara bak yumuşacıklar."
bunları söylerken onu yakalamıştım bile, bedenini yatağa fırlatıp üstüne çıktım ve saçlarını karıştırmaya başladım.
"hiçbir yere kaçamazsın küçük tavşan."
sonunda pes edip "tamam tamam, giyeceğim ama bir şartım var." dedi
merak edercesine gözlerimi büyütüp ona baktım.
"sen de benimkileri giyeceksin."
"ee ne var bunda. eşofman giydireceksin değil mi?"
daha sonra bir şeyler mırıldandı ve giysi dolabının yanına gittik.
~
♡675.78B 87.678 yorum
kimvantae: bunun jungkook olduğuna inanabiliyor musunuzzz? resmen bebek gibi oldu.yorumlar
jimochi: jungkook mu? onu buldun ve üstelik kendi kıyafetlerini mi giydirdin
↪kimvantae: 👉🏻👈🏻jeonjk: aslında yakışmış olabilir
↪kimvantae: dedim ben sanaaadaha fazla görüntüle...
~
○●
♡569.982B 456.764Yorum
jeonjk: bunların aynı kişi olduğunu biliyor muydunuz?
yorumlar
meowgi: taehyung bir yerde zorla mı tutuluyorsun
↪kimvantae: hayır hyung merak etme iyiyimmo: kimse beni inandıramaz, ikiz kardeşler herhalde
kimvantae: hani eşofman giydirecektin
↪jeonjk: 🤷🏻♂️~
bidahaki bölüm zaman atlaması yapacağım ve final olabilir.
kendinize iyi bakın💜♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Touch
Fanfiction𝙏𝙖𝙚𝙠𝙤𝙤𝙠 kendisine dokunulmasından hoşlanmayan Jeon Jungkook ve sarılmadan uyuyamayan yeni oda arkadaşı Kim Taehyung. |femtae |texting + düzyazı