Bölüm 3

20 3 0
                                    

Yolun ortasında aniden durup fısıltıların çantadan geldiğini kesinleştirmeye çalıştım.Kulaklarım hep keskindi ama bu defaki çok zor duyulan bir sesti.Sanki uzaklardan,taa kuyunun dibinden,ya da gürültülü bir yerde yan odadan geliyordu.Belki geceleri böceklerin sesiyle de aynı olabilirdi.Ama kesin bi şey vardı.Bu fısıltıyı her kim çıkarıyorsa benim çantamdaydı.

Nasıl ya?! diye düşündüm hemen.Çantadan nasıl fısıltı gele bilir?!Çanta fısıltı çıkarır mı hiç!

Bir kaç saniye düşünüp çantamda olanları hatırlamaya çalıştım.Çok şey taşımazdım genelde yanımda.Kurşun ve tükenmez kalem,kağıt,bi defter,mendil…Tek tek geçirdim aklımdan hepsini.Hatırlamadığım bi şey vardı.Evet,çantamda olan ama hatırlamadığım bir şey.

Kısa bi hafıza taraması ve saksı çalıştırma operasyonunun ardından hatırlamıştım sonunda:Çizimler!Yeni çizdiğim kıyafet çizimleri!Tabi ya,onları nasıl unuturdum.Masadan en son onları almış ve odama göz gezdirip çıkmıştım.Hatta kahvaltı da etmemiştim.Şimdiden midem zil çalıyordu.Neyse…

Çizimlerimin hangisini almıştım?İki üç gün önce çizdiğim bi kaç çizim ve Adisson.Onları resim hocası Mr.Ric’e gösterecektim.

Çantamı sert bi hareketle boynumdan çıkarıp yere attım.Bi kaç adım geriye gidip düşünmeye devam ettim.Mantıklı düşünmeliydim.Konuşan-ya da fısıldayan-her neyse belki de tehlikeliydi.Belki de çantadaki böcek falandı?Ya da Miranın ‘komik’ diye nitelendirdiği korkunç şakalarındandı?Hep yapardı bunu zaten.Ben uyurken gizlice odaya girer ve çantaya,elbise dolabına,masanın üstüne türlü iğrençlikler yapardı.Böcek,ölü kuş,oyuncak hayvan…Muhtemelen hepsi kendine benzediği için Mira onları seviyordu.

Çantaya pörtlek gözlerle bakmayı sürdürüp aklımdan her alternatifi geçiriyordum.Ama böcek ve Mira’nın şakalarının üstünde daha çok düşündüm.Sonunda düşünmekle bi yere varamayacağımı anlayıp çantadan uzağa,dizlerimin üstüne çöktüm.Biraz yaklaşıp yine dinledim.Hala fısıltılar devam ediyordu.Bi söz ya da kelime de değildi.Daha çok arkadan seslenirken kullandığımız “şşşt” gibi bi sesti.Sanki seslenip bi şey söylemek istiyordu.

Emekleyerek çantaya biraz daha yaklaştım.Yerden aldığım bi dalla dürtüp tekrar geri çekildim.Çantayı ters döndürmüştüm.Ama susmak yerine daha çok fısıldamaya,hatta artık bi şey söylemeye başladı.Anlaşılmıyordu ama yine de bi şey söylediği açıktı.Tehlikeyi falan boş verip daha da yaklaştım ve daha yakından dinledim.İyi ki etrafta kimse yoktu.Yoksa tam tescilli rezil olup çıkacaktım.Yerde,dizlerinin üstünde sürünen bir kız!

Sonunda ne dediğini anlamıştım.Ama hala imkansız olduğunu düşünüyordum.

“Alsana!” diyordu ses. “Alsana ya!”

Etrafıma bakınıp “Neyi?” dedim korkuyla.Etrafta da alabileceğim bir şey yoktu ki.

Sonra da çantayla konuştuğum için kendime kızdım.Niye cevap veriyordum ki?Pekala o çantayı sokağın ortasında bırakıp gidebilirdim.İçindeki çizimler değerliydi ama detayları unutacak kadar uzun zaman önce çizmemiştim.Yeniden kopyasını çıkarabilirdim.Ama salak gibi orada durup çantaya soru soruyordum!

“Saksıda çiçeği!Neyi olacak?Çantayı tabi ki!” dedi aniden ses daha da sert bi sesle.Kızdığı belliydi.Fısıltı artık gerçek bi sese dönüşmüştü.Her halde yeri değişmiş ve ses daha rahat konuşmaya başlamıştı.

Cesaretime hayran kalarak ayağa kalkıp çantaya doğru gittim ve onu yavaşça yerden alıp kendimden bir kol uzakta tutmaya gayret ederek cevap verdim.

AwakingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin