Mr.Ric çatık kaşlarla çizimime birkaç saniye baktı ve onu elime tutuşturdu.Ayağa kalkmıştı.Şaşkınlıkla geri çekildim ve ne yaptığını anlamaya çalıştım.Bana birkaç adım yaklaştı ve kısık bir sesle “Bunu kimse görmemeli.” Dedi.
Yüzümü buruşturarak,ona bakmadan bir süre yerimde durdum.Şaşırmıştım.Sonunda kıpırdamadığımı görünce bana kaşlarını çattı ve elini salladı. “Yerine geçebilirsin Eva,teşekkürler.”
Elimde kıpırdayan çizimim,şaşkın bir yüzle sırama doğru yürürken Mr.Ric’in söylediği hala aklımdaydı.Bunu kimse görmemeli demişti.Ne demek istemişti?Çizimlerden mi bahsediyordu?Eğer öyleyse onları nereden biliyordu?Belki de dünya üzerinde ilk benim keşfettiğim kağıt falan sanıyordur.O yüzden kimsenin bilmesini istemiyordu.Ama net olarak bilinen bir şey vardı,Mr.Ric o kıpırdayan çizimi görmüş ve –şaşırtıcı olsa da- tımarhanenin numarasını çevirmemişti.
“Eee ne dedi Mr.Ric?Muhteşem eserini yine beğendi değil mi?” dedi Mabelle kendinden emin bir gülümsemeyle.Sonra da cevabı biliyormuş gibi önüne dönüp kalemiyle kağıda beceriksizce çizdiği ağaç resminin son ‘rötuşlarını’ yapmaya başladı.Benim aksime Mabelle’ın resme hiç yeteneği yoktu.
Az sonra benden ses çıkmadığını görüp bir terslik olduğunu anladı.Kalemi bıraktı ve tekrar yüzünü bana döndü. “Ne oldu?” dedi merak dolu bir sesle. “Yoksa beğenmedi mi?Ah hayır.Bu ilk defa oluyor.Daha önce hiçbir çizimin bu şekilde puansız geri dönmemişti.” deyip yüzünü astı.Dehşete düşmüş gibiydi.
Mabelle haklıydı.Neredeyse burada okumaya başladığım günden beri çizimlerimi hocalara gösterir ve yüksek puan alırdım.Burası bir sanat okulu olmayabilirdi ama yeteneklerin kısıtlanması da olası değildi.Kendini göstermek isteyenlerle mutlaka bir ilgilenen bulunurdu.Hala bazen beni arkadaşlarımdan dışlamaya çalışsa da,yeteneğim sayesinde başarılı olamamıştı.
Mabelle’nin bu yorumuna karşılık aşağılanmışlık ve utanma hissiyle doldum.Her hangi bir dersten kalabilirdim,ya da her hangi bir derste zayıf olduğumu söyleyebilirlerdi.Ama resim konusu tamamen farklıydı.Ben resmen kendimi buna adamıştım.Nerdeyse okulun tümünden daha iyi resim yaptığımı herkes bilirdi ve bunun bir yanlış anlaşılmayla bozulmasını istemiyordum.
Kendimi toparlayıp uygun bir cevap bulmaya hazırlandım.Ona yalan söylemek canımı çok sıksa da hazır olduğum en kısa zamanda gerçeği anlatacağıma kendime söz verdim.Nerdeyse çocukluktan beri arkadaşım olan birini yalan gibi kötü bir şeyle incitmek istemiyordum.Mabelle’ın beni muhtemelen anlayacağını biliyordum.
Ama yine de ona söylerken hangi sözcük,ya da hangi konuyla başlayacağımı düşünmem lazımdı.Öyle pat diye,çizimlerim canlandı diyemezdim ya.
“Ah hayır,beğendi.Daha çizimlerim geri çevrilecek kadar zayıflamadım.” dedim rahat görünmeye çalışarak.Yüzümden bi şey anlaşılmaması için dua ediyordum.Ama Mabelle inanmışa benziyordu.En azından şimdilik konuşacak bir şey olmadığını anlamıştı.
“Ha,ben de bi an gökten taş yağmasını bekliyordum.” dedi gülümseyerek.Buna karşılık ben de gülümsedim ve bu konuşma şimdilik rahat bir şekilde kapandı.Tabi bir gün açılacağını çok iyi biliyordum.
Zil çalar çalmaz Mabelle çikolatasını eline alıp sıraya daha da yayıldı ve rüyadaymış gibi çikolatadan bi ısırık aldı.Mabelle’ın en hayran olduğu şeylerden biri benim çizimlerimse,diğeri muhtemelen çikolataydı.Her saat başı çikolata yiyip hiç şişmanlamayan ilk ve tek insan olarak tarihe geçebilirdi.Ama henüz keşfedilmeyi bekliyordu.
“Bu gün erken çıkarsak yine kütüphaneye uğrar mıyız?” dedi Mabelle bir süre sonra.Bir elinde çikolatasını yiyor,diğeriyle de saçının bir tutamıyla oynuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Awaking
FantasíaHiç canlanan çizimleriniz oldu mu?Peki ya sizinle konuşan resimleriniz?Onlarla dertleşebileceyiniz,sorunlarınızı çözen kreasyonlarınız?Ben hep onlarla yaşadım.Geldikleri gibi hayatımı hem cehenneme çevirdiler,hem de karanlıkta bi ışık misali odamı v...