Bölüm 6

18 3 0
                                        

“Bir sorun mu var?” dedim düz bir sesle.Yine ne yaptığımı merak etmiyor değildim.Ama Karol cevap vermek yerine gözlerini kırpıştırıp başını salladı.

“Yok bir şey.Odana çık.” Dedi emir verir gibi.

Tartışma konusu olacak cümle kursa da ağzımı kapalı tuttum.Kavga etmek ve sinirlenmek en son isteyeceğim şeydi.Aldırmaz bir tavırla merdivenlere yöneldim.Bu arada Karol’un da arkamdan kapıyı kapatıp dışarı çıktığını duymuştum.Odama gelip çantamı yere bıraktım ve Adisson’u masaya,görebileceğim bir yere yerleştirdim.Ama sonra aklıma gelen şeyle bunu yaptığıma pişman oldum.Üstümü değiştirmek istiyordum ama bunu Adisson’a nasıl söyleyeceğimi bilmiyordum.

Bir yandan da Mabelle’ı düşünüyordum.Onunla ne yapacaktım?Eğer bana inanmazsa onunla bir daha arkadaş olabilecek miydim?Çocukluktan beri her olayına tanık olduğum,en yakın arkadaşımı kaybetmek istemiyordum ama ona nasıl yaklaşacağımı da bilmiyordum.

Ben inanmıştım.Adisson’u ilk gördüğümde deli olmadığımı anlamıştım ve ona inanmıştım.Şimdi Mabelle’nin de bana inanması lazımdı.Eğer ben deli olsaydım Adisson’u sadece ben görebilirdim.Ama Mabelle da gördü.Onunla resmen konuştu.Demek ki inanması o kadar da güç değil.Belki de Adisson’un dediği gibi gerçekten de zamana ihtiyacı vardır.Ama bir şeyi biliyordum ki ben ne kadar gerekiyorsa beklerdim.Yeter ki en yakın arkadaşımla eskisi gibi olabileyim.Daha tartışalı bir gün bile olmamıştı ve ben onu şimdiden çok özlemiştim.

Adisson yine benim bir şey düşündüğümü anlayıp soran gözlerle bana baktı.Sonra bakışı yumuşadı. “Mabelle mi?” dedi tahmin yürüterek.Beni bu kadar kolay okuyabilmesine şaşırsam da,evet anlamında başımı salladım.Gözlerim yanıyordu.Bunu fark eder etmez onları kırpıştırdım ve derin bir nefes aldım.

“Onu çok özlüyorum.” Dedim üzgün bir sesle.Dudağım titriyordu ve her an ağlayacağımı biliyordum.

Gözlerimi tekrar kırpıştırıp ‘musluğu’ kapattım ve tam o anda aklıma diğer çizim geldi.Yatağımın üzerinde olan çantama ayağa kalkmadan uzandım ve sürükleyerek elime aldım.Çizimi sonunda çantanın derinliklerinden bulup masaya,Adisson’un yanına koydum.Çok mu yakın durmuşlar ne? Çizimi Add’dan biraz uzaklaştırdım ve beğeniyle başımı salladım.

Kadın bana sinirli gözlerle bakıyordu. “Sonunda beni hatırladınız küçük hanım.” Dedi dudağını küstahça büzerek.

Kadına yüzümü buruşturarak baktım.“Özür dilerim.” Diye karşılık verdim tepkisine şaşırarak.Onu yırtıp atmadığıma dua etmeliydi!Hatama mazeret arayarak, “Hem zaten eve yeni geldik sayılır.” dedim.

“Sabahdan beri o çantanın içinde sıkışıp kalmıştım.Bu benim gibi narin,ince ve güzel bir hanıma yapılacak şey mi ha?” dedi ağlamaklı bir sesle.Eliyle kendini yelpazeleyip etrafa bakınıyordu.

O anda içimden silgiyi alıp onun kıpırdayan hatlarını silmek geldi.Özellikle de o öne uzamış dudaklarını!Ama derin bir nefes aldım ve öfkemi geri ittim.Ona anlayışla başımı salladım.

“Üzgünüm,haklısın.Daha dikkatli olmalıydım.Ama sen de yeni canlanmış bir çizim olarak fazla alıngansın bence.”

Bana anlayışlı olduğunu umduğum,ama yapmacık gibi görünen bir gülümsemeyle baktı. “Evet,galiba sen de haklısın.Seni de anlamak gerek,” dedi.Etrafına bakıp dudaklarını daha da büzdü ve “Bu odada yalnız kalmaya alışmış olmalısın.Birden ortaya çıkıp seni rahatsız ettiğim için kusura bakma.”

O an cadıya ne kadar benzediği geçiyordu aklımdan.Her an eline asasını alıp kazanının başına geçebilirdi.Az kalsın ‘kazan ister misin?’ diye soracaktım.Ama düşündüklerimi dile getirmedim.Adisson’un yanında şu cadının seviyesine inmeye hiç niyetim yoktu.Onun yerine “Evet,birden ortaya çıktığın doğru.Yine de bunu anlaman büyük incelik.” Dedim ve sevimli bir şekilde sırıttım.

AwakingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin