Bölüm 7

11 2 0
                                    

Açık penceremden sarkmış durumda tehlikeye aldırmadan duruyordum.Ve her an biri içeri gire bilirdi.Ama yine de Mabelle'le konuşmam lazımdı.Kendi inandığıma onu da inandırmalıydım.

Ne dediğini duymak için biraz daha aşağı sarktım ve dolayısıyla ayaklarım havalanmıştı.Eğer ki pencerenin kenarlarına tutunmuyor olsaydım tepe-taklak yere çakılmıştım çoktan.Adisson'un "yavaş ol!" dediğini duydum ama şu anda Mabelle'e odaklanmış durumdaydım.

Mabelle benim bu komik halime aldırmadan konuşmaya devam etti. "Seninle küs kalmak istemedim.Küseli daha bir kaç saat oldu ama ben seni çok özledim." Dedi hala parmaklarıyla oynayarak.Aynı şeyleri hissetmemiz ne kadar da şaşırtıcıydı.

"Bana inanıyor musun?" dedim çabucak.Şimdi en önemli sorum buydu çünkü her an pencereden düşe bilirdim ve bunu öğrenmeden ölmek istemiyordum.

Mabelle de benim soruma karşılık hiç tereddüt etmeden başını hızla salladı ve kocaman gülümsedi.Ayın loş ışığında bile dişlerinin parıltısını göre biliyordum.

"Dişlerini yıkayıp mı geldin buraya?" dedim kendim de ağzımdan çıkanlara inanamayarak.Ne salak bir soru sormuştum ya ben?! Mabelle'yse garibim bana sadece bön-bön bakmakla yetindi.

"Eva kapıya yaklaşan biri var,çabuk içeri gir!" dedi Adisson içerden.Ben de bir daha duyu organlarıma teşekkür ettim.

"Geliyoruuum." Diye fısıldadım başımı geriye kaydırarak.Mabelle'in aptalca soruma olan cevabını beklemeden ona el salladım.

Adisson'un hala bağırdığını duyuyordum."Eva hadi çab-" ama aniden sözünün kesilmesiyle bir terslik olduğunu anladım.

"Ne?Ne oldu?" deyip pencereden içeriye dehşetli bir manevra yaptım.

Mira kapıdan sarkmış bana ve 'değerli' pencereme bakıyordu.Yüzünde hem kızgın,hem de oburluk yarışmasında zafer kazanmış bir ifade vardı.

"Ne var?" dedim sorumu tekrarlayarak.Ama bu sefer sesimin korkak değil,sakin ve inatla çıkmasını sağlamıştım.Hiç acele etmeden pencereyi kapattım ve sandalyemde oturup yüzümü tekrar ona döndüm.

"Pencerede ne yapıyordun sen?" dedi beni şüpheyle süzerek.

'Sana ne' demek vardı ama kendimi tuttum.Sonuçta bu lafı sonra Korin Hala'ya da uygun bir dille tekrarlamalıydım.Korktuğumdan değil.Sadece bu gün Adisson hariç,yeterince sorun yaşamıştım.

Çok gariptir ki Adisson'u ortaya çıktığından beri sorun olarak görmüyordum.Sanki uzun zamandır yanımdaymış ve biz 'kağıt üzerinde' de olsa tanışıyoruz gibi geliyordu bana.Nasıl ortaya çıktığını,onun deyimiyle canlandığını hala çözemedim ama yine de ona alışmak kolay oldu.

"Hava alıyordum" dedim ve sırtımı ona dönüp önümdeki kağıtlarla ilgileniyormuş gibi yaptım.Şu anda Mira'ya aldırmayacak kadar mutlu ve rahattım.Bir an önce odadan çıkmasını ve kendi mutluluğumla başbaşa kalmayı diliyordum içimden.Mabelle'le barışmıştım ve Adisson odamdaki yalnızlığımı paylaşmak için canlanmıştı.Daha ne isteye bilirdim ki?

Önümde bana endişeyle bakan Adisson'a ve yanındaki sevimsize gülümseyip göz kırptım.Endişelenecek bir şey yoktu...

...Ya da ben öyle zannediyordum...

"Havanı alıp bitirdiysen aşağıya in de bulaşıkları yıka!" dedi Mira o kargayı aratmayan sesiyle.Onu göremiyordum ama,muhtemelen daha da iğrenç görünmek için suratını şekilden şekle sokuyordu.

Onunla kavga etmeye hiç niyetim yoktu.Moralimi bozmasına izin vermeyerek "tamam" dedim ve ardından uysalca başımı sallayıp sustum.

Ama cadı illa tırnaklarımı çıkarttırmalı olduğu için "dün de zaten tüm bulaşığı bana yıktın.Bunu unutmadım küçük hanım!Geleceksin ve o bulaşıkların hepsini yıkayacaksın!" dedi daha da yüksek sesle.

AwakingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin