■ 9. Bölüm ■

142 11 5
                                    

Selamlar. Moralim bozuk okuma sayıları düştü. Bölüm atasım gelmiyor ama bazı kişileri de kırmak istemiyorum.

Neyse iyi okumalar...

Sabah uyandığımda Volkan yanımda uyuyordu. Kollarını belime sarmıştı ve çok huzurlu görünüyordu. Bir kaç dakika onu izledim. İnanması zor gibiydi ancak hiç de on yedi yaşında gibi görünmüyordu. Sanki daha büyüktü. Boyu olması gerekenden daha uzundu. Göz alıcı kasları vardı. Saçları kumral ve asiydi. Genelde serseri bir dağınıklıkla duruyordu. Dudakları çok koyu bir renge sahip değildi fakat güzeldi. Yan durduğu için adem elmasının yarattığı kavisi rahatlıkla görebiliyordum.

Bir elimi başımın altına koyarken diğer elimi saçlarına uzatmıştım. Asi tutamlarını yavaş yavaş okşarken ne zaman bu kadar bağlandığımı düşündüm. Kolay bağlanan biri değildim. Bağlandığım kişilere karşı zaafım vardı.

Alarmımdan birkaç dakika önce uyandığım için çalması an meselesiydi.

Yavaşça belime sardığı kolunu onu rahatsız etmemeye çalışarak kaldırdım. Yatakta doğrulurken saçlarımdaki nemi hissedebiliyordum. Ayağa kalktıktan sonra telefonumu elime aldım ve alarmı iptal ettim. Saçlarımı karıştırarak, ayaklarımı yere sürte sürte banyoya ilerledim.

Üstümdekileri çıkartarak hızlı bir duş aldım. Mor kısa bornozumu sıkıca bağladıktan sonra saçlarıma kısa havluyu doladım ve adeta bir sadrazam gibi başımdaki havluyla banyodan dışarı çıktım. Volkan yüzüstü bir pozisyonda yastığına sarılmış uyuyordu. Bu şeklini fırsat bilerek hemen gardırobuma yöneldim. Haftasonu annemle beraber gidip aldığımız okul formasını ve siyah iç çamaşırlarımı alıp tekrar banyoya girdim. Siyah iç çamaşırlarımı giyip saçımı kuruttum. Saçlarımın tam olarak kuruduğundan emin olduğumda geriye attım.

Pamuklu, kareli, siyah ve kırmızı renklerden oluşan, diz kapağımın hizasında olan eteği ve beyaz gömleği giydim. Gömleği eteğin içine sıkıştırdıktan sonra kollarını biraz kıvırdım. Gömleğin ilk iki düğmesini açık bırakmıştım. Dışarıda bunaltıcı bir hava vardı.

Bir haftadır okula gitmediğimi fark edince bir an duraksadım. Kitapları vermiş olmalıydılar. Hatta konulara bile başlamış olabilirlerdi. Ama benim de bir haftadır yaşadıklarım yabana atılır türden de değildi. Ozan'ın öldüğünü -öldürüldüğünü- duymuştum, Zenan'ın tehlikeli bir şizofren olduğunu -belki de değildi- , ailesinden haber alınamadığını, Telefonunun bilinmeyen numaradan arandığını, Çağrı'nın buraya geldiğini, bana taciz etmeye kalktığını, Yasin Saygın olayını ve ölüm haberlerini göz önünde bulundurduğunuzda cidden ağır şeyler yaşadığımı fark edebilirdiniz.

Kendi kendime silkelendim. Saçlarımı özenle taradım. Yüzümün rengi iyice açılmıştı biraz renklendirmek fena olmayacaktı. Dudaklarıma vişne çürüğü rengine bir dudak nemlendiricisi sürdüm rengi çok belli olmasa da parlıyordu. Allığı es geçip çok hafif bir rimel sürdüm. Derin bir nefes aldım ve içinde bulunduğum durumdan nefret ettiğimi düşündüm.

Banyodan çıktığımda Volkan hâlâ aynı pozisyonda yatıyordu. Yanında gidip yatağa oturdum. Benim oturduğum bölüm hafifçe çökerken Volkan yerinden biraz kaykılmıştı.

Huysuz bir homurtu çıkardı, onu yavaşça dürtüp "Volkan," diye fısıldadım. Uykusunun derin olduğunu düzenli nefes alıp verişlerinden anlamıştım. Nemli olan saçlarını elimle geriye doğru itip kulağının arkasını öptüm, "Kalk hadi." Tekrar huysuz bir homurtu çıkarıp kulağını kaşıdı. Sıcak nefesim onu huylandırmış olmalıydı.

Yerimden kalkıp tekrar banyoya ilerledim. Vanilya ve tarçın aromalı parfümümü alıp sıktım. Elips şeklinde olan şişeyle elimde oynarken dudağımın sol tarafı hain bir kavisle yukarı doğru kıvrıldı.

MÜDÜR ODASI (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin