Hergün olduğu gibi bugünde saat sekize çeyrek kala kalktım. Elimi yüzümü yıkamak için banyoya gittim ve aklıma bugün yeni okulumda ilk günüm olduğu geldi. Heyecanlanmıştım,kesinlikle çok heyecanlıydım.
Aslında bu duruma alışkındım babam sürekli müdür olarak okul değiştirip duruyordu. Ama yine de yeni okul fikri kulağa çok da cazip gelmiyordu açıkçası. Yeni okul demek,yeni ortam demekti. Yeni okul demek,yeni arkadaşlar demekti. İki kişi hariç. Nergis ve Hakan. Aşığım ben onlara. Ana okuldan bu yana neredeyse her dakikamız birlikte geçti.
Nergis'in annesi ve Hakan'ın babası da öğretmen ve biz çok yakın arkadaş olduğumuz için babam da bizi ayırmak istemedi , onların anne ve babasının da kendi tayiniyle beraber aynı okula çıkmasını sağladı, bunu nasıl yaptığı hakkında hiçbir fikrim yok.
▪▪▪▪
Altıma siyah kotumu giydim üstüme de kısa-beyaz tişörtümü giyip yanaklarıma hafif bir allık sürdüm,saçımı yukarıdan topladım ve birkaç haylaz saç tanesini yerlerine yerleştirmek için tel toka taktım. Sırt çantamı açıp içine lazım olabilecek defter,kalem tarzı şeyler koydum ve son olarak boy aynasından kendimi kontrol ettim.Bugün okulda ilk günüm olduğu için serbest giyinmiştim. Zaten okul formaları da bir hafta sonra kararlaştırılacakmış. Aynanın karşısından ayrılıp çantamı aldım ve aşağı inmeye başladım. Annem kahvaltı hazırlıyordu.
"Günaydın anne." Dedim yanına giderek.
"Günaydın kızım. Erkencisin." Gülerek gözlerimi devirdim. Ben her sabah aynı saatte uyanırdım ve annem de her sabah aynı 'komik' espriyi yapardı.
"Anne her sabah aynı saatte uyanıyorum." Gülerek saçlarımı karıştırdı."Hadi git babanı uyandır okula senden sonra gitmeyi planlıyor sanırım." Başımı salladım.
Merdivenlerden çıkıp annemin ve babamın yatak odasına girdim ama babam orada yoktu. Anlaşılan yine çalışma odasında uyuyakalmıştı. Çalışma odasına girdiğimde tam tahmin ettiğim gibi kahverengi deri koltuğun üzerine uzanmış uyuyordu.
Yanına gidip yanağına bir öpücük kondurdum. 'Hmm' diye bir homurtu çıkarınca kıkırdadım. Aklıma birşey gelmişti ve sinsice sırıttım. Ayağa kalktım ve hazırol vaziyetine geçtim.
"Koğuş kalk!" Babam sıçrıyarak kalktı ve o da hazırol vaziyetine geçti.
Dedem,babam küçükken hep bunu yaparmış babam kalkmadığı için bazen dayak yemiş ama bu onu daha güçlü yapmış falan filan.
"Ceren!" Babam beni kovalamak için bir hamle yaptığında ben ondan önce davranıp odadan çıktım.
"Kahvaltı hazır baba seni bekliyoruz!". Gülerek aşağı indim,annem masaya oturmuş bizi bekliyordu beni görünce o da sırıttı.
"Koğuş kalk?" Dedi sorar gibi. Gülerek başımı salladım ve annemle beraber gülüşmeye başladık.
"Şule sende uyma şu pıtırcığa." Annemle bir beşlik çaktık.
Aslında hepimiz birbirimizi gıcık etmeye bayılırdık. Örneğin annemin şeftaliye tiki olduğu için bazen biz onun bu huyunun üzerine giderdik. Bende kendime pıtırcık denmesinden hoşlanmazdım ve Ablam, annem ve babam beni gıcık ederdi. Babamın hassas noktası sabahları "Koğuş kalk!" Diyerek uyandırılması. Ablam aramızda en şanslımız galiba onun hiçbir hassas noktası veya tiki yoktu, ya da biz bilmiyorduk.
Gülüşerek kahvaltımızı ettik ve annem kliniğe gitti. Babam ve bende yola çıktık.
"Ablam nerede baba? Kaç gündür eve uğramıyor gıcık."
Ablamı seviyordum.
"Deren iki gündür mesaiye kalıyor kızım. Grafiker olmak kolay değil." Başımı salladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÜDÜR ODASI (ASKIDA)
Fiksi RemajaBen Ceren Toprak, 17 yaşındayım. Babamın müdür olarak tayin etmesinin üzerine yeni bir lisede okumaya başladım. Ancak nereden bilebilirdim ki o lisenin hayatımı kökünden değiştireceğini ? Tanıştığım insanların iyi veya kötü olduğunu nereden bilebili...