Uzaktan gördüğü Felix'e el salladı oturduğu masayı belli etmek için Changbin. Tek geldiğini fark ettiğindeyse zaten yüzünde olan gülümsemesi daha da genişledi. Baş başa, karşılıklı bir sohbeti nasıl yürütebileceğinden emin olmasa da bir şansı vardı. Değil mi?
"Changbin hyung! N'aber?"
Karşısına oturan Felix'e gülümsedi. "İyiyim. Sen n'aptın? Seungmin ile konuştun mu?"
"Şey," mırıldandı çilli olan bakışlarını masaya indirirken. "Ben konuşmayı denedim ama çok sinirlendi. Sonra da ona tripliymiş gibi davrandım. Zaten seninle buluşacaktık ya, nereye gittiğimi söylemedim. Ama..." Kafasıyla arka masayı işaret etti. "Belli etmediğini düşünüp beni takip etmiş."
Şaşıracak gösterdiği yere baktığımda menüyle yüzünü gizlemiş birini fark ettim. Normalde olsa fsrk etmezdim çünkü kafedeki koltuklarla tıpatıp aynı renkte giyinmişti.
"Wow...Bu kadar iyi kamufle olabildiğini bilmiyordum."
Felix güldü. "Öyledir. Fotoğrafçı işte. Kamufle etmeyi de biliyor, olmayı da."
Bir süre Seungmin'i umursamadan sohbet ettikten sonra Felix lavaboya gideceğini söyleyip masadan kalkmıştı. Changbin ise karşı masada Seungmin otururken stresle ayağını sallıyordu. Buna dayanamayacağını hissedip ayağa kalktı ve lavaboya yöneldi.
Girip hızlıca kapıyı kapattı ve yüzünü yıkamak için musluğu açmaya çalışan bir Felix gördü karşısında. Gülerek yanına geldi ve elini sıkışmış musluğa attı. "Bir suyu mu açamad-Ahhhhh kapat şunu kapat, kapat!"
Yüzüne, hatta tüm üst bedenine, suyun fışkırmasıyla elini kendine siper ederek kenarda kıkırdayan Felix'e baktı. "Felix! Kapat şu suyu!"
Sonunda suyun kapanmasıyla derin bir nefes aldı, fakat bu nefesin sonu hapşırmasıyla bitmişti. Burnunu çekip saçından damlayan sular arasından hâlâ gülüşünü tutmaya çalışan Felix'e baktı. "Gül sen, gül. Hasta olacağım.."
Felix, gülmesini geçiştirmek için öksürerek lavabodaki makineden havlu kağıt aldı ve Changbin'in saçını kurulamaya çalıştı. "Üzgünüm, şuan için elimde tek kurutma işlevi olan bu havlu kağıtlar var."
Felix'in kokusunun fazla yakından gelmesine dayanamayan Changbin gözlerini kaçırıp elini Felix'in saçındaki ellerinin üstüne koydu ve kurulamaya kendisi devam etti. "Sorun yok. Başka çaremiz de yok zaten."
Su damlaları gözüne gelmesin diye gözlerini kapatmış saçlarını kuruturken, önce karnında hissettiği parmaklara kaşlarını çattı. Havluları çekip Felix'in ne yaptığını bilmek istedi, fakat bu sefer de siyah tişörtü görüşüne engel oldu. Felix, Changbin'in ıslaklığı yüzünden vücuduna yapışmış tişörtünü çıkarmıştı.
İkili aynı anda kızarırken Changbin arkasını döndü ve sinirli gibi konuşmaya çalıştı. "Ne yapıyorsun Felix.?"
"Hyung eğer saçların seni hasta etmeseydi o tişört ederdi zaten. Hasta olmaman için sadece..."
Changbin arkasındaki çillinin elleriyle oynadığına yemin edebilirdi. "Böyle nasıl çıkacağım dışarı?"
Birden gözlerinin önüne uzanan gri hoodie ile kaşları havalansa da hoodieyi aldı eline. "Benim hoodiemi giyebilirsin. Altına tişört gitmiştim."
Tam giyecekken elini tutan elin sahibine baktı utandığını belli eden yanaklarla.
Felix gülümsedi genişçe. "Dövmen çok hoş."
Changbin ani bir refleksle dövmesini kapatırken yüz ifadesine gülen sarışına baktı.
"Beni sevdiğini biliyordum ama.. Dövme yaptıracak kadar değer verdiğini bilmiyordum hyung."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
boyfriend?, hyunmin ✓
FanfictionSıradan bir sokak dansçısı olan Hwang Hyunjin, sosyal medyada sevgilisi olarak bilinen çocuğu daha önce hiç görmemişti.