.10. "söylentiler"

636 85 94
                                    


Krallık oldukça sakindi, öğleden sonra saatleriydi halk serinlemek için türlü türlü yola başvuruyordu. Çoğu kişi aralarında yangının dedikodusunu yapıyordu, insanlar cadıları konuşuyorlardı. Bazıları inanmayıp karşı gelse de inanan kitle göz ardı edilmeyecek kadar ise fazlaydı. Bir kaç insanın başına yavaş yavaş anlamlandıramadığı olaylar gelmeye başlamıştı. Halk arasında ki dedikodular yükseldikçe yükseliyordu ve bunun kralın kulağına gitmesi çokta uzun sürmemişti. Yoongi gerginlik ile yatağında uzanıyordu, onca insanın ağzını kapatmak yapabileceği bir şey değildi.

Kaba kuvvet ya da yasaklar ile de bu sorunu çözmek istemiyordu. Ne yapması gerektiğini fazla kestiremiyordu, Jennie'nin hikayesinde takılı kalmıştı. Onun bahsettiği gemiyi babası ile bir deniz seferinde iken genç zamanlarında yalan söyleyerek o geminin vurulma emrini kendisi vermişti. Gemi hakkında fazlasıyla bilgisi vardı ve orada ki çocukları kurtarmak istemişti. Tabii biraz düşüncesiz bir yol ile olmuştu ama çocukların kurtulduğunu biliyordu en azından bu onun vicdanını rahatlatıyordu.

Kolunu gözlerinin önünden çekerken cama baktı, Jennie onu Wendy konusunda uyarmıştı ama nedenini hâlâ anlayabilmiş değildi. Kalbini fazla yumuşak tutmaması gerektiğini biliyordu ama bazen gerçekten ne yapabileceğini bilmiyordu. Bir kararı yüzlerce ve binlerce insanın hayatına etki edebilecek bir konumdaydı, babası gibi kendi çıkarlarını ve sadece ülkenin namını düşünerek hareket edemezdi. Çalınan kapısı ile dikkati dağılırken boğuk sesi ile konuştu. "Gir"

İçeri giren Jungkook ilk önce selam verdi ardından ise krala doğru yaklaştı. "Bir sorun mu var yaver?" Jungkook başını iki yana sallarken gülümseyerek cevap verdi. "Hayır efendim sadece nasıl olduğunuza bakmak istedim" Kral gülerken eli ile yatağın boş olan tarafını pat patladı. Jungkook bir kaç adımla yatağa oturdu. Kral iç geçirerek yerinden doğrulurken sırtını yatağın başına yasladı. "Geçen çarşıya gittiğin zaman çok geç döndün" Jungkook'un zihninde oluşan anılar onun yanaklarını kızartırken gözlerini kaçırdı. Sanatçı silahşör onu gerçekten zor bir duruma sokmuştu. Hem aklını mahfetmişti hemde bedenini. "Taehyung biraz daha gezmek istediğini söyledi" Jungkook'un söylediği isimle gözleri büyüdü. Neden ismini söylemişti ki? Sanki çok yakınlar gibi.

Kralın kaşları yukarı kalkarken gülmemeye çalıştı. "Sanırım çarşı da baya yakınlaştınız" Jungkook'u bir anda hıçkırık tutarken, kral eli ile ağzını kapattı. Kahkahasına engel olmaya çalıştı lakin kıkırdıları çoktan yaverin kulağına gitmişti. "Neden gülüyorsunuz kralım sonuçta ortada komik bir şey olduğunu düşünmüyorum"

Kral bir anda ciddileşirken boğazını temizledi ve konuştu. "Elbette komik bir durum Jungkook sadece...yüz ifadelerin beni güldürdü" Jungkook parmakları ile oynamaya başladı, kendi kendini ele vermişti. "Sanırım beni bir süre o silahşörden uzak tutmanız iyi olacaktır"

Kral onu başıyla onaylarken cevapladı. "Peki ya sen uzak kalabilecek misin?" Jungkook gözlerini kırpıştırdı, bu cümleyi elbette beklemiyordu. "Elbette kalabilirim kralım, bu da ne demek? O kim oluyor ki?" Yoongi omuz silkti. "Ne diyebilirim ki sadece söylüyorum"

Jungkook yerinden kalkarken başıyla yeniden onu onayladı. "Ben gidiyorum kralım, unutmayın ki 1 saat içinde Vatikan'dan gelecek misafirlerimiz var"

Yoongi sırtını yatak başından ayırırken gözlerini cam tarafına çevirdi. "Sadece arada bana sürekli bilgi vermek yerine ben aşık oldum diyerek gel, insan olduğundan şüphe etmeye başlıyorum"

Jungkook başını yere eğerken Yoongi yataktan kalktı ve ona doğru ilerledi. "Ben zaten bir insan değilim" Yoongi gülerken parmaklarını onun saçlarına yerleştirdi ve karıştırdı. "Evet değilsin, benim biricik kurtumsun"

king and musketeer'²Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin