Silahşörün kızı kızgındı, onuru gittikçe zedeleniyordu ve o oturup izlemekten başka hiçbir şey yapamıyordu. Adaletsizdi, seçilmek kesinlikle istememişti onun karşısında zayıf kalmak istememişti. Düşmanına bedenini sunmak kaldırabileceği bir şey değildi, kız kardeşi ve arkadaşları için buna katlanmalıydı ama bunu yapan taraf olmaktan yorgundu. Bu son katlanışı olacaktı silahşörün bundan sonra hiçbir şeye katlanmasına gerek kalmayacaktı, bunun hayali ile sabredebiliyordu."Merhaba Bayan Jennie"
Yoon Ki'nin sesi ile irkilen silahşör yüzüne sahte bir gülümseme yerleştirirken onu cevapladı. "Ah, resmiyet kurmanıza gerek yok prensim samimiyet önemli" Yoon Ki utanarak karşısında eğilirken Jennie etrafta gözlerini gezdir, kral görüş açısında yoktu. Kılıcını havaya kaldırırken heyecanlı bir ses ile konuştu. "O zaman prensim ilk derse başlayalım"
Etrafta tatlı bir rüzgar eserken çiçeklerden yayılan koku etrafı sarıyordu. Yoon Ki kılıcını çıkartırken onun karşısına geçerken çok heyecanlıydı, büyük hayranlığının yansımasını istemiyordu. Babasından duygularını belli etmemeyi oldukça iyi öğrenmişti aynı kralın babasından öğrendiği gibi.
"Uygulamaya geçmeden önce biraz konuşalım, ben sana teknikleri öğreteceğim elbette ama ilk bilmen gerek şey kendi tekniğini oluşturmandır..."
Jennie kılıcını yere saplarken iki elini üst üste koyarken devam etti. "Kendi hareketlerini kendi fikirlerini ortaya koyarsan hayatta kalabilirsin karşında savaşacağın insanlar daha acımasız ve daha deneyimli olacaklar ama zeka her zaman en önemli olandır"
Yoon Ki onu büyük bir dikkatle dinlerken silahşör dudaklarını yaladı. "Yaşın önemli değildir savaşırken veya gücün kendimden kat kat büyük ve yapılı bir sürü adamı yere serdim çünkü gücün yetmediği zaman zekan devreye girer ve o en tehlikeli olandır"
Jennie toprağa sapladığı kılıcı çıkarttı ve prensin boğazına doğru uzattı. Onları uzaktan izleyen kral gerilirken Jungkook yerinden endişe ile kalktı. "Onları yalnız bırakmak doğru bir fikir değil Kralım bakın kendiniz-"
"Endişeni anlıyorum Jungkook ama o bunu burada yapmayacak kadar zeki bir kadın"
"Keskin bir zeka keskin bir kılıçtan daha iyidir prensim"
Jennie gerilerken kılıcını sol tarafa doğru savurdu ve tek gözünü kısarak onları camdan izleyen kral'a baktı. Onları elbette yalnız bırakmayacaktı bu planlarının biraz gerilemesini sağlayabilirdi. Kılıcın kendine doğru olduğunu fark eden Yoongi'nin dudaklarında bir gülümse oluştu.
"Bir tilki kadar kurnaz, bir kartal kadar keskin gözleri, bir çita gibi hızlı ve bir baykuş gibi bilge"
Yaver onun dediklerini hayretle dinlerken gözlerini silahşörün kızına dikti, Kral haklıydı kabul etmese bile onlar kendilerinden gerçekten üstünlerdi. Ordularına daha fazla gücü gerçekten getirebilirlerdi. "Kurtların arasına bir kuzu atmış olabilirim Jungkook ama kontrolü bizim elimizde tutarsak o kuzunun aslında kurt olduğu ortaya çıkar"
Yaver hayranlık ile ona baktı, kralı bu ülkenin başına gelmiş olan en iyisi olabilirdi. Onun babasını görmemişti lakin ne kadar sıkı biri olduğunu ve neler yaptığını herkes anlatırdı, hiç bir savaşı kaybetmemiş ve kimseye acımayan bu kalpsiz adamın oğlu onun gibi olmamak için kendini çok zorluyordu. Yoongi babasından hiç bir zaman şefkat veya merhamet görmemişti, ona kızamıyordu çünkü o da öyle büyümüştü ve eğer kanınızda asillik var ise sizde öyle olmak zorundaydınız. Eğer olmazsanız kapı ya da darağacı tam karşınızdaydı, bundan kaçışınız yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
king and musketeer'²
Fanfiction@alex11russo kitabın ilk bölümleri bu hesaptadır eğer kitabı ilk defa gördüyseniz profilimde de etiketli olan hesabıma girip bakabilirsiniz "İhanet senin elinden hiç bu kadar güzel olmamıştı Silahşör'ün kızı" Jennie kelimeler altında ezilirken dolan...