Kapının birden açılmasıyla, korkudan çığlık attım. İçeri genç bir adam girdi, vücudu çok yapılı sayılmazdı. Kasları her an tişörtünden çıkacak gibi değildi ama boyu uzundu, oda da ne olduğunu anlamaya çalışan ben, daha fazla sessiz kalamadım. "Ne yapıyorsun sen ?" Sesim çok sert çıkmıştı, ciddi olduğumu gören genç adam içeri adım atarak kapıyı hızlıca kapattı ve kapıda beklemeye devam etti. Tepkilerine bakılacak olursa ya bir şeyden ya da birinden kaçıyor gibiydi. Yüzünde bir acele ve telaş vardı. Sesimi biraz daha yükseltip ne yapmaya çalıştığını sordum. Resmen beni takmıyor. Bana hala cevap vermiyor oluşu sinirlerimi bozmaya başlıyordu, görünmez miyim ben ? Hem odama girmiş hem de garip garip hareketlerde bulunup sürekli etrafı kolaçan ediyordu. Dayanamayıp kapıyı ardına kadar açtım ve bağıra bağıra söylendim. "Benim odama pat diye girip saçma sapan davranmayı kes ve derhal dışarı ç-" diyemeden eliyle ağzımı kapattı. Koridordan sesler gelince hemen kapıyı kapatıp, beni kapıya yasladı. Ben hala şoktayken onun hızlıca verdiği nefesler, bir hışımla kafama konuyordu. Gözlerimi dikmiş yüzüne bakarken o hala nefesini yavaşlatmaya devam ediyordu. Koridordaki sesler daha da çok artarken birden kapıya birkaç kişi vurmaya başladı. Normal bir kapı çalma şekli değildi bu, aynen alacaklı gibi çalıyorlardı. Kapıya vururken söyledikleri cümleler ilgimi çekti. "Kaya, ya sen kendin gelirsin ayağıma ya da ben seni bulursam öldürürüm." Diye bağırarak konuşan adamın işini kolaylaştırmak için, eliyle ağzımı kapatmış olan genç adamı ısırdım ve tam bağırıyorken beni öpmeye başladı. KAYA... Aman Allah'ım. Aman Allah'ım. Yine bir klasik daha, sussun diye öptüm. Ah hadi ama lütfen benim şu an zaten içinden çıkılamayacak bir ilişkim var, ne yaptığımı bilmiyorum birde bu içimde ki hislerle mi uğraşacağım. Şu an kendimi çok farklı hissediyorum, nedenini bilmiyorum ama garip şeyler oluyor zihnimde. Ah hayır, lütfen kendine gel Açelya. Lütfen... Dışarıda ki seslerin kesilmesiyle birlikte genç adamı itip tokat atma hızım aynıydı. Beni ne hadle öper. "Sen ne yaptığını zannediyorsun ? Ayrıca odama nasıl çat kapı girersin ?" Çıkan yüksek sesimle genç adam kulaklarını kapattı. Ah şaka mı yapıyorsun sen ? Hem benim odama gelmiş izinsiz hem de beni duymamak için kulaklarını kapatıyor. Göğsüne vurmaya başladığımda kollarımı tutacaktı ki elini itip "Sakın bana dokunmayı aklından bile geçirme !" Diyerek suratına tüm sinirli ifademi gösterdim. Sonunda dayanamayıp kahkaha attı ve odadan çekip gitti. Bir dakika, bir dakika. Bu bir şaka mı ? Tanımadığım manyağın biri odama giriyor, beni öpüyor ve gidiyor. Hangi Dünya da yaşıyoruz ya biz! Bu ne cüret böyle, onu fena yapmadığıma dua etsin ki gerçekten buna hakkım vardı. Kesinlikle bir şey oldu bana. Yüzümü yıkayıp kirli yatağa oturdum, aslında temiz bir kızdım ama yol yorgunuyum 5-6 saat yol geldik üstüne bir de yaşadığım hikayeye bak. Ne hikaye ama! Gözlerimin kapanmasıyla uyuyacağıma karar verince, kirli çarşafları dolaptan aldığım yenileriyle değiştirip yatağa uzandım. Uzun bir gündü sanırım biraz dinlenmeye ihtiyacım var. Selim'in bana olan davranışları ne kadar canımı sıksa da ne olursa olsun kafamı dinlemeye, toparlamaya geldim. Peki benim amacım buyken aklımı o adamın karıştırması... Ah, çok sinir bozucu. Bu haneye tecavüz resmen, polise şikayet etsem -ki başka bir yerde görmem bile- bir sürü para alırım. Düşündüğün şeye bak Açelya! Yatakta sinirden kendi kendime debelenirken burnumun ucuna kötü kokular geliyordu. Zaten bu oda da nasıl bir koku olabilir ki başka, derin bir nefes aldım ve ciğerlerimin bu kokuyla bayram etmesine göz yumdum. Zaten her şeye göz yumuyorum. Ne uyku kalmıştı ne de dinlenme hevesi, kafamı dağıtmak için kızları arayacaktım onlar beni rahatlatırlar. Telefonuma uzanıp Cemre'yi aradım, hemen açtı telefonunu canım arkadaşım. "Efendim Açelya ?" Diyerek güldü. "Ne oldu gülüyorsun yahu ?" Dedim. Gülmeye devam ederek bir şeyler dedi ama anlayamadım. Sanırım çok eğleniyorlardı. Az önce "telefonu hemen açtı canım arkadaşım" mı dedim ben ? Lütfen cemre! Sende böyle olamazsın. Telefonu kapatıp ayaklandım, şu an gerçekten kötü hissettim. Cüzdanım ve telefonumu yanıma alarak odadan çıktım ve Otel'in bahçesinde tur atmaya başladım. Belki de temiz hava da dolanmak iyi gelebilir. Güzel bir yürüyüşün ardından yorulduğum için bahçedeki kamelyalardan birine oturdum, telefonumu elime alıp yazmış olduğum kitabımı bitirmeye koyuldum. Sadece son bir sayfa vardı o da kapanıştı. "Bazen yaşadığın acılardan dolayı ölmek istersin. Ölmek istersin çünkü yaşamak istemezsin. Yaşamak istemezsin çünkü hayat anlamsızdır, acı vericidir. Bir insanı sevmek hem güzel hissettirir hem de acı çektirir. İlk önce seversin, seversin ama sonra bir şey olur ve acı çekersin. Öyle bir acı çekersin ki artık bedenin hareket etmez. Ruhunu zaten teslim etmişsindir. Aslında seven insan bütün zorluklara rağmen bütün acılara rağmen sevdiğinden vazgeçmeyip onu her daim korur ve kollar. Ona her zaman sevgisini, aşkını hissettirir. Onun üzülmesini istemez, döktüğü bir göz yaşı için kendine lanet okur ama bunu kim yapar biliyor musunuz ? Seven insan, işte bunu gerçekten seven insan yapar. Sevdiğinin kıymetini iyi bilir, ona kendisinin özel hissetmesini sağlar. Yastığa başını koyduğunda, yeni bir güne uyandığında ölmek üzere olduğunda, her yerde onu düşünürsün. Onu düşünürsün, neden düşünürsün ? Çünkü seviyorsun, ona sırılsıklam aşıksın çünkü onu deliler gibi seviyorsun. Ama o ne yapıyor ? Sen onun umurunda bile olmuyorsun, seni hissetmiyor, duygularına inanmıyor, inanmadığı gibi de seni yaralıyor. Sende öyle bir iz kalıyor ki artık kime gitmiş olsan da sana hep o izi hatırlatıyor. Sen öğrenemedin galiba! Aşk iyi bir şey değildir, aksine aşk gözü kapalı uçurumun kenarında yürümektir. Düşersen ölürsün..." İşte bu cümleler kitabımın son sayfasıydı. Yayımladıktan sonra gözlerimi kapattım, arkama yaslanıp başımı gökyüzüne çevirdim ve derin bir nefes aldım. Yan tarafımın hareketlendiğini hissettiğimde gözlerimi usulca açıp döndüm. Dönmemle ayaklanma hızım aynıydı, bu odama pat diye öpen adam. Bana arsız bir gülüş sergileyip "otursana." Dedi. Gözlerimi far görmüş tavşan gibi açarak buradan kalkıp gitmesini istedim. Kafasını olumsuz anlamda sallayıp ellerini başında birleştirdi. Madem o gitmiyor o halde ben giderim. Gitmeye çalıştığımı anladığı gibi hemen kolumdan tutup oturttu. Sinirli bakışlarımı üzerinden bir saniye olsun bile çekmedim. "Beyefendi böyle yapmaya devam ederseniz eğer beni takip ettiğinizi düşüneceğim ayrıca sizi bana dokunmamanız gerektiği konusunda uyarmıştım." İçimdekileri kustukça rahatlama geliyordu yavaş yavaş, ama kendimi hemen salmayayım. Nedenini bilmiyorum ama içimde anlam veremediğim bir his var ve o hissin içindeyim şu an. Gözlerini dudaklarıma diktiğini gördüm ve elimle dudaklarımı kapattım. Başını sallayarak gülmeye başladı, "amacım kötü değil." Diyerek gülümsemesini daha da çok genişletti. Şu an böyle gülerek gerçekten iyi şeyler düşüneceğini sanmıyorum açıkçası. "Bakın beni bu kamelyaya oturttuğunuza göre bir şey söyleyeceksiniz. Lütfen bir an önce söyleyin yoksa size daha fazla katlanmak istemiyorum!" Dedim. Gülümsemesi yüzünde solduğunda konuya gireceğini anladım. "Tamamen tesadüf, yani senin odana girmem falan..." cidden bu mu yani ? "Odana girmem tesadüf" bunu mu söyledi gerçekten. Hey Allah'ım kimlerle uğraşıyorum. Tam konuşmaya başlayacaktım ki sözlerine devam etti. "Size olan biteni anlatırım ama bunun karşılığında bir şey isteyeceğim." Gözlerimi hafif kırpıp "Bu konuyla ilgilendiğimi de nereden çıkardınız ? Öyle bir düşüncem yok." Hafif gülümseyerek "Merak ettiğini biliyorum o yüzden isteyeceğim şeyi söyleyeyim sana. Bir oda da kalmam lazım ve odalar dolu, kaldığın oda da senin için fazla büyük ve kirli bence. Bu yüzden benimde kalacak bir yere ihtiyacım var. Aslında bunu kabul etmesen bile kalacağım sadece haberin olsun istedim." Ukala... Gözlerimi fal taşı gibi açıp "Buna asla müsaade etmem, hem polisi de ararım yanıma bile yaklaşamazsın." Sözlerim oldukça basit gelmiş olmalı ki hala ukala tavrı ile "Arasan pek bir şey değişmeyecek aslında ama yine de sen bilirsin. Odanın kilidi yok sanırım, orada görüşürüz." Daha konuşmama fırsat vermeden kalkıp otele doğru yürümeye başladı. O yürürken arkasından bağırıyordum "Odama geldiğimde seni orada görmüş olursam eğer o zaman göreceksin!" Böyle emrivakilere gelemiyorum ve sinir kat sayım bir bir atıyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIR PAPATYASI
RomanceArkadaşlarıyla Göcek'e tatil yapmaya gelen Açelya, hayatında ki yeni sürprizlere yer verecektir. Gittikleri otelde oda bulamayan Açelya otelin bodrum katında Kaya ile baş başa kalmak zorundadır. Otelde işlenen cinayetleri fark eden bu ikiliyi çok en...