1.BÖLÜM(GÖCEK)

16 2 2
                                    

''Cemre okuma kitaplarımı bulamıyorum, rica etsem sen bana getirir misin?'' Ahizeye bağırarak konuştuğum Cemre'nin kulak zarları patlamış olabilir herhalde. Cemre aynı ses tonuyla cevap vererek, ''Olur Açelya getiririm sana.'' Dedi. Vedalaşıp telefonumu kapattıktan sonra bavulumu hazırlamaya devam ettim. Kızlarla birlikte Göcek'te tatil yapmaya gidecektik. En sevdiğim geceliğim ve tüylü terliklerimi de bavula koymayı unutmadım. Normalde kişiliğimi simgeleyen şeyler siyah olan her şey ama geceliğim ve terliğimi böyle zamanlarda yanıma alırım. İnsanları şaşırtmak lazım bir yerden sonra :) Eh ne de olsa Açelya'yım ben. Çok süslü püslü veya çok dağınık bir kız değilim, orta normallikte bir kızım. Erkek arkadaşım Selim beni sınıyor resmen. Anlaşamıyoruz, ona olan duygularım eskisi gibi değil artık. Bu duygularımdan kaçmak için arkadaşlarımla birlikte 1 haftalık bir kaçamak yapacağız. Hem de Göcek'te, inanamıyorum! Gerçekten de çok iyi bir tatil yeri. İçimdeki heyecanı bir kenara koyup hızlı bir şekilde eşyalarımı yerleştirmeye devam ettim, bir süre sonra çalan kapı ziliyle bavulumun ağzını kapatıp aşağıya doğru indim, gelenlerin bizim kızlar olduğunu tahmin edebiliyorum çünkü kendilerine has bir kapı çalma stilleri var. Kapıyı açtığımda Cemre ve Nazlı olduğunu gördüm ve tahminim doğru çıktı. Evde son kontrolleri de tamamladıktan sonra dışarı çıkıp kapıyı kilitledim, arkamı dönmemle Selime çarpmam bir oldu. kafamı hissetmiyorum sanırım. Kafamı ovuşturarak ona burada ne aradığını sordum. Gözlerindeki alevleri görebiliyordum gerçekten, bu kadar neye sinirlendi acaba her zaman ki gibi. Bana yaklaşarak ''Cemrelerle Göcek e gidiyor muşsun?'' dedi. Başımı sallayarak onu onayladım, şu an gözlerine bakıyorum da gerçekten çok kızgın görünüyor. Evet ona söylemedim çünkü kafamı toparlamak istiyordum, o yanımda değilken daha rahatım. ''Peki benim neden haberim yok Açelya?'' Sesindeki tını bana birazdan bir volkanmış gibi patlayacağının göstergesiydi herhalde. Sinirden olsa gerek bilmiyorum ama göğüs kafesi gerçekten dakikada on milyon kez inip kalkıyor gibiydi. Bu beni korkutmadı değil. ''Senin nereden haberin oldu Selim?'' merak uyandıran sakin bir ses tonuyla yumuşatmak için soru yönelttim ona. Bana doğru bir adım daha atarak soğukluğu bedenime işlemiş demir kapı ile öfkeden cehennem ateşi kadar sıcak olan adamın arasında kaldım. Elini belime doğru getirdiğinde gerçekten içimdeki duygu değişimi bir an önce kurtulmak istiyormuþ gibiydi. ''Nereden çıktığının ne önemi var Açelya, bana neden haber vermediğini soruyorum.'' Sesi şimdi sakin ve derin geliyordu. Bu ses tonu da korkutucuydu, Ah her şeyin korkunç olmak zorunda mı be adam! Sanırım artık kaçacak bir yerim kalmadı en iyisi söyleyip kurtulmak. Onu kendimden uzaklaştırarak aramıza mesafe koydum böylesi daha iyiydi. ''Ben çok sıkılmaya başladım Selim, artık ne hissedeceğimi ve ne düşüneceğimi bilmiyorum. Biraz yalnız kalıp kafamı toparlamak istiyorum ve bunu senin olmadığın bir yerde yapmak istiyorum. Şimdi müsaade edersen görüşmek üzere, döndüğümde sana söylerim kararımı.'' merdivenlerden inip onu arkamda bıraktım ve beni bekleyen arabaya binmek üzereyken elimi uzatacakken Selim'in kolumu çekmesi bir olmuştu. ''Ne yapıyorsun sen?'' diyerek kükredim adeta. iki kolumu da parmaklarının arasına aldı ve herhalde daha ne kadar acıtabilir diye test ediyordu. ''Kolumu bırak! Canımı acıtıyorsun.'' Beni sanki takmıyormuş gibi ''Sen ne saçmaladığının farkında mısın? Adam akıllı bir açıklama bile yapmadan nereye gidebileceğini zannediyorsun!?'' Gerçekten kollarım o kadar acıyordu ki kopacak gibilerdi, acıdan gözlerim dolunca ellerini gevşetti ve özür diledi. Onu itip hemen arabaya bindim ve Cemreye arabayı sürmesini söyledim. Kızlarla birlikte bende şok olmuştum tabi. Araba da hiç ses yoktu kimse konuşmuyordu ta ki meraklı arkadaşım Nazlıya kadar. ''Açelya, Selim'in derdi de neydi öyle!?'' sesi ona kızmış gibiydi. E tabi ki kızacaktı sonuç olarak dünyanın en aptal insanı o sevgilim olacak insan. Başımı ellerimin arasına alarak ''Gideceğimizin haberini ona vermedim, bilmesini istemedim. Onunla ilgili kafamda soru işaretleri var, dinlenip düşünmek istiyorum biraz'' Dediklerimden sonra Nazlı başını sallayarak önüne döndü. Kızlar yüzümdeki karamsarlığı görünce zaten konuşmak istemediğimi anlamışlardır, yani eminim anlamışlardır. Yolu seyretmeye devam ettim, tabi buna engel olan bir şey vardı. Tabi ki telefon... Tuanna arıyordu, telefonu açıp Cemre'ye baktım. ''Efendim Tuanna?'' Meraklı bir sesle ''Neredesiniz açelya, Öykü ile bekliyoruz sizi şiştik resmen yahu!'' dedi. İç çekip Cemreye ne zaman varacağımızı sordum o da telefonu benden alıp Tuanna'ya anlatıp telefonu kapattı. Beş kişilik bu arkadaş grubumuzda sadece Öykü ile yakın değilim. Selim ve Öykü'nün arasında daha önceden bir şeyler yaşanmıştı. Biz Öykü ile arkadaş olmadan önce onlar sevgiliydi onlar ayrılınca biz sevgili olduk ve zaman geçtikçe kızlar bizi tanıştırdı. Tabi o zaman biz birbirimizi tanımıyorduk. O yüzden Öykü ile aramdaki mesafeyi ilk gün ki gibi koruyorum. Yolun kenarında kızları da aldıktan sonra yola devam ettik. İşte ''hoş geldiniz, ne habersiniz'' gibi selamlaşma faslından sonra tabi Nazlı her zaman ki gibi boş boğazlıðýný konuşturdu. Öykü ve Tuanna'ya Selimle aramda ki geçenleri anlattı. Öykü'nün yüzüne baktığımda tebessüm ettiğini anladım. hiç değişmeyecekti. Tam da beklediğim gibi Öykü durmadı ve sordu sorusunu ''Ayrıldınız mı Açelya!?'' Meraklı sesi kendini öyle ele veriyordu ki... Araba sessizleşmiş kızlar sadece bizi dinliyorlardı. Öyküye doğru kafamı çevirip ''Ayrılmadık Öykü sadece her ilişkide olduğu gibi bizde birkaç sorunlar yaşıyoruz.'' Öykü anladığını belli edecek şekilde kafasını salladı ve daha fazla soru sormadı. Herkes kendi halindeydi, Cemre beni anlamış olacak ki atmosferi değiştirmek için müzikler açtı. Cemre böyleydi... Çok düşünceli ve kendin başka herkese çok değer verirdi, düşünürdü. Beni çok sever Cemre çokta değer verir. Öykü ile aramızda olan iğneleyici atışmalarımıza çoğu zaman tanık olmuştu. Biliyordu benim bu konuda hassas olduğumu , ona gerçekten çok şey borçluyum. Cemre ile lisede tanıştık, her şey o kadar garipti ki... Lisede üçüncü sınıftayken sınıflar arası hentbol maçları düzenleniyordu, Cemre ile karşı sınıflardaydık ve onun sınıfıyla benim sınýfým maç yapacaktı. Maç çekişmeli gidiyordu e haliyle goller havada uçuşuyordu., Cemrelerin sınıfında ki tüm kızlar yapılı ve uzun boyluydu, bu da tabi hentbol için önemli bir faktördü. Onlar sayı alıyordu biz sayı alıyorduk derken bir mucize oldu ve maçı 23-22 biz kazandık, Cemrelerin sınıfı neredeyse bizi kafes dövüşüne çağıracak kadar sinirliydiler ve gerçekten de kavga etmeye çağırdılar. Lisede isen ve grubun varsa asla altta kalmazsın, illa ki gitmen lazım yoksa adını "KORKAK" olarak çıkarırlar. Okulun son saatlerine geliyorduk ve zilin çalmasıyla benim grup ve onların grubu okulun bahçesinde bir güzel kavga ettik. Cemreyle birbirimizi çok iyi dövmüştük ve ne olduysa ondan sonra arkadaş olduk. Öyle ilerlerken aynı Üniversiteye gittik, Nazlı ile oradan tanıştık. Başta üç kişilik süren arkadaşlığımızı beş olarak tamamlayıp bugünlere kadar geldik. Nazlı'nın sesini duymamla eski anılardan günümüze bir adım attım. "Bence de otel daha iyi bir fikir kızlar, ne temizlik ne de yemekle uğraşmayacağız. Otel daha eğlenceli geliyor." Diyerek sırıttı. Aklından neler geçiyor bu kızın acaba. 5 saatlik yolculuğun 2 dakikası bile konuşmayan Tuanna ilk defa konuşmaya başladı. "Ben Nazlı'ya ilk defa katılıyorum kızlar, o işlere hiç girişmeden, eve vereceğimiz ücreti çok az daha üzerine koyup otelde kalabiliriz." Dedi. Nazlı arkasını dönüp küçük çocuk gibi Tuanna'ya dil çıkartıp önüne döndü. Cemre başını "Tamam" anlamında sallayıp arabayı biraz daha hızlı sürmeye başladı. Önde oturan Nazlı birden çığlık atıp, " Kızım ne yapıyorsun ? Yavaş sür, korkuyorum!" Diyerek emniyet kemerine sarıldı. Cemre şakalaşmak amacıyla gaza biraz daha basınca Nazlı diğer dünyaya geçiş yaptı. En başlarda şaka yaptığını sandığımız Nazlı 2-3 dakika sonra da ayılmayınca Cemre hemen kenara çekip Nazlı'yı tokatlamaya başladı. Hepimiz çok korktuk şu an, böyle bir şeyin olacağını tahmin etmedi herhalde. "Nazlı uyan lütfen, kızlar bir şey yapın. Neden uyanmıyor hala, Nazlı... Nazlı kendine gel!" Cemre'nin telaşlı sesi yüzündeki endişeden belliydi. Sadece şakalaşmak istiyordu belli ki, Her zaman ki hali. Nazlı birkaç saniye sonra ayılınca Cemre kocaman sarılıp Nazlı'yı öpmeye başladı. Hepimiz gerçekten de çok endişe etmiştik, Öykü Nazlıya su uzatıp içmesini sağladı. Tuanna ve ben birbirimize bakıp ne yapsak diye düşünüyorduk. Nazlı kendine gelince "Mal mı taşıyorsun be, insan var bu arabanın içinde insan!" Diye bağırarak konuştu. Cemre özür dileyerek Nazlı'ya sarıldı. Nazlı'nın iyi olduğundan emin olduktan sonra kalan 10 dakikalık yolumuzu tamamlamaya koyulduk. Cemre gayet düzgün bir şekilde arabayı kullanıp sürekli Nazlı'yı kontrol ediyordu. Nazlı dayanamayıp, "Cemre yeter iyiyim ben, merak etme. Bir anlık bir şeydi." Dedi. Cemre kafasını sallayıp, " Bu kadar olacağını tahmin etmemiştim Nazlı üzgünüm." Diyerek direksiyonu daha çok sıktı. Kızlar birbiriyle atışırken sonunda 10 dakikalık yolu 6-7 dakikada bitirdik. Otele bakınca gerçekten hepimiz bir iç çektik, çok güzeldi gerçekten. Buraya baya bir para bayılmamız gerekecek, ama bakalım değecek mi ? Arabadan indikten sonra Cemre arabayı park edip geleceğini söyledi, bende onu yalnız bırakmamak adına arabadan inmedim. Kızlara camdan bağırarak, "kızlar siz odaları ayarlayın biz Cemre ile arabayı halledip geliyoruz!" Dedim. Camı kapatarak içeri geri girdim, Cemre bana gülerek arabayı dikkatli bir şekilde otoparka götürüyordu. Arabayı park ettiğinde ikimiz de dışarı çıktık, kilitledikten sonra asansöre binip kızların yanına -resepsiyona- gittik. Cemre ile çok hızlı olmayan ama yavaşta kaçmayan adımlarımızla ilerlerken ilk konuşan o oldu. "Lütfen Öykü ile iyi geçinmeye çalış Açelya." Dediği şey çok komikti, çünkü yarası olan ben değil Öyküydü. Sesli bir iç çektim ve konuşmaya başladım. "Cemre! Biliyorsun ki Öykü'yü seviyorum, ama Selimden dolayı bana sürekli laf atma peşinde, ne kadar kendimi sakin tutmaya çalıştığımın sende farkındasın. Selim ve Öykü benim umurumda bile değil artık. Gerçekten iyi geçineceğimize inanmaktan başka bir şey yapmıyorum ama biliyorsun ki şu an onu düşünecek kadar beynimi yoramam." Bu yaptığım konuşmadan sonra Cemre, ben yanındayım der gibi sırtımı sıvazladıktan sonra kol kola kızların yanına gittik. Hepsinin suratı beş karıştı, bir sorun var gibiydi. "Yüzünüzün hali de ne böyle ?" Çok komik surat ifadeleri vardı gülmemek için kendimi zor tutuyordum ama durum ciddi sanırım. Tuanna söze girdi. "Durum şöyle ki, 1 tane odaları var ve sadece 2 kişilik büyük yatak haricinde sadece küçük koltukları var. Beşimizin yataklara sığamayacağını, koltuklarda yatamayacak kadar küçüklermiş." Tuanna sözünü bitirmesiyle hepimiz birbirimize baktık, biraz önce gülmemek için zor mu tutuyorum kendimi dedim. Aman ne komik Açelya, resepsiyona yaklaşıp, "Peki madem öyle ise bu çevrelerde kiralayacağımız evler var mıdır ? Bilgi sahibi misiniz ?" Dedim. Kadın ince bir ses tonuyla, "Maalesef bu konu hakkında bir bilgim yok ama burası işlek bir yer olduğu için genellikle evleri daha önceden kiralamanız gerekiyor. Ev bulacağınızı sanmıyorum." Suratımı asıp kızlara baktım. "E ne yapacağız şimdi ? Dedim. Kızlarla kendi aramızda böyle konuşurken resepsiyonda ki kadın bilgisayarda bir şeyler yapıyordu Gerçekten hayal kırıklığına uğradım. Kadın bize doğru dönüp, "İsterseniz boş olan son odayı tutun, bir arkadaşınız için aşağı katımızda bodrum gibi bir odamız var. Sadece uyumak için orada kalabilirsiniz." Dedi. Aslında bu fikir fena değildi, birimiz sadece uyumak için orada kalacak geri kalan tüm zamanında hep dışarı da olacak. Kızlara döndüm ve konuşmaya başladım. "Bence daha iyi bir fikri olan yoksa Hanımefendi'nin dediği gibi yapalım." Kimse orada kalmak istemiyormuş gibi bana bakıyordu, hayır yani ben mi dedim kalalım diye. Tuanna yüzünü ekşiterek, "Ben orada kalamam kızlar kusura bakmayın." Dedi. Hepsi de onu onaylayınca ben gönüllü oldum. Mecburum yani, yapabilecek bir şey yok. Güzel güzel kafa dinlemeye, tatil yapmaya gelelim dedik başından beri kötü geçiyor zaten. Kızlar üzülerek bana bakınca yapabilecek bir şeyin olmadığını onlara söyleyip resepsiyondan anahtarları aldım ve asansöre binip aşağı kata indim. Cemre ben gönüllü olunca yalnýz býrakmak istemedi ve benimle geleceðini söyledi. Ona hayýr dedim ve gitti. Burada bir sürü oda vardı zaten ve gayet hoş görünüyordu. Sanırım bu katta çok kimse kalmıyor. Kapı numaramı bulana kadar biraz zaman geçirdim koridorda, sonunda bulunca kilidi açıp içeri girdim. İçerisi tozdan görünmüyordu bile, yatak desen idare ederdi. Kapıyı kapatıp içeri girdim ve odanın bir camı olmadığını fark ettim. Şaka yapıyor olmalısın! Başıma daha kötü ne gelebilirdi diye düşünürken kapının birden açılmasıyla arkamı döndüm.

Evet arkadaşlar hikayemin ilk bölümünü tamamlamış oldum. Biraz heyecanlıyım çünkü 2.bölümde ilk karşılaşma olacak ve bu hikayenin gidişatını nasıl getirecek. Çok merak ediyorum ;)

KIR PAPATYASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin