1 haftadır okuldan eve evden okula gidiyordum.
Tabi birde şu kapişonlu çocuk vardı. Sürekli bana birşeyler gönderiyordu. Tam yüzünü göreceğim derken yanındaki arkadaşları tarafından engelleniyordum. Birde onlar okula geleli bir hafta olmuştu ama 1 haftada üniversitenin en popiler gurubu olmuşlardı.
Kızların hepsi onlara yanaşmaya felan çalışıyorlardı.Üniversitenin kampüsünden girdiğimde kendi bölümüme doğru yol aldım. Kampüsün içinde birsürü çiçek ağaç yeşillik alan vardı ve bu çok güzeldi.
Esma'yı gördüm. Ona doğru yürürken arkadan birinin omzuma hızla çarptı.
Sinirle omzumu tutarken çarpan kişi hızla gidiyordu. Kafasında da kapişonlusu vardı.
Ne! Kapişonlu mu ? Oha bana çarpan kapişonlu çocuktu.
"Heyy! Az yavaş olsana hayvan!" Diye bağırmamla aniden durdu. İki elide yumruk olurken arkama bakmadan kaçma isteğimi bastırmaya çalışıyordum.
Esma yanımda biterken o çocuk hâlâ aynı duruyordu. Allahım sen yardım et. Çünkü bu çocuk çok uzundu ve iriydi. Ben çocuğun dönmesini beklerken çocuk hızla uzaklaştı ve benim şaşırmama yol açtı.
"Kanka sen iyimisin?"diyerek yüzümü inceleyen Esma'ya baktım. "Iyiyim hadi gidelim." Diyince beni durdurdu. " bende onu diyicektim bugün ki ders iptal hoca'nın işi çıkmış. Bende diyorum biryerlere mi gitsek?" Diye sorunca biraz düşündüm. İşim yoktu. Sadece spora gidecektim. Beni arayıp soracak kimsemde yoktu. " olur" dedim. Yürüyerek bi kafeye gelip oturduk. İkimizde limonata ve pasta sipariş verdik. Ben etrafa bakarken. Esma güler yüzle baka bakıyordu.
"Eee nasılsın?" Diye soran Esmaya gözlerimi kısıp baktım.
"İyiyim"
"Kanka ben diyorum ki artık hayatında birileri mi olsa . Yani ne biliyim sende sevgil-" hevesle konuşan esma'yı susturdum.
"İstemiyorum kimseyi Esma. Uzatma" dedim. Keskin bir dille ve birdaha o konuyu açmadı. Biraz okuldan bahsettik. Sonra konu kapişonlu çocuk ve arkadaşlarına geldi. Onları tanımadığını kim olduklarını bilmediğimi söyeldim. Esma kapişonlu çocuğun yüzünü görmüş. Anlata anlata bitiremedi. Neymiş çok yakışıklıymış falanda felan.
Bikaç saat daha oturduktan sonra kalktık. Esma evine giderken bende evime doğru gidiyordum. Tam evimin önüne gelmiştim ki . Kapıda gördüğüm üç tane siyah arabayla biraz duraksadım. Çünkü o siyah arabalardan birine havalı bir şekilde yaslanmış benim gelmemi bekleyen Savaş vardı.
Ürkütücü gözleri beni bulduğunda olduğum yerde irkildim. Katildi o! Katil!.
Yaslandığı arabadan yavaş bir şekilde doğrulup yanıma gelmeye başladı. Arkama bakmadan kaçma isteğimi zor bastırdım. Siyah pantolon siyah bogazlı kazak ve deri ceketle yüzündeki tehliklei gülümseme ile gelip dibimde durdu. Bir adım geri atmak zorunda kaldım çünkü çok yakınıma gelmişti.
"Asya Doğan" diye konuştu. "Ne istiyorsun? Evimin yanında ne işin var senin?" Sinirle ona bakarken alayla bana bakıyordu. " Bilmem belki seni görmeye gelmişimdir yada Polise gidip gitmeyeceğini kontrol etmek içindir. "
"Çocuk mu kandırıyorsun sen! Polise gitmeyeceğimi biliyorsun! Amacın ne senin?!" Sinirle bağırırken kolumu tutup sıkmaya başladı. Canımı yakarken zorlukla yüzümü buruşturmadan gözlerine baktım. "Bırak kolumu"
"Bana bağırma Asya!" Dedi. Gözleri beni korkuturken zor'da olsa kolumu ondan çekip kurtardım ve birkaç adım geri gittim.
"Asya, Asya, Asya" delirmiş gibi adımı seslenerek bana yaklaşıyordu. Bende geriye adımlıyordum. " Neden benden korkuyorsun ki ?! Korkma benden!"
Deliydi galiba bu adam. Gözlerimin önünde öldürdü abimi. Hâlâ bana ne diyordu bu aşağlık . Abim. Benim canım abim. Göz yaşlarım yavaş yavaş akarken o korkutucu gözlerin içine baktım.
"S-sen" diye fısıldadım. Aslında fısıldamak istememiştim sesim benden bağımsız kısık çıkıyordu. " Sen benim abimi öldürdün." Sesim çok aciz ve kısık çıkarken sinirle soludu.
"Benim abim" sinirle saçlarımı kavrayıp çektim. Ayaklarım bir sağ bir sola giderken o beni izliyordu emindim. " Benim biricik abim öldü!" Sesim fazla çıkmıştı. Ona döndüm işret parmağımı sertçe kaldırıp onu gösterdim. " Sen Öldürdün!"
"Asy-"
" Asya! Asya! Ne Asya? Ne Asya Savaş üroğlu?! . Canım yanıyor anlamıyormusun sen! Seni gördükçe o anlar aklıma geliyor. !" Ağlarken yutkunmak istedim ama yutkunamadım. "Benim abimden başka kimsem yoktu. Onuda sen aldın!"
Bana dahada yaklaştı . Dudaklarını kulağıma yaklaştırıp fısıldadı.
"Canın'ın acıması beni üzer. Ama ne kadar üzülürsen üzül ben hep karşına çıkacağım ." Dedi ve gitti. Adamlarıyla arabaya bindi ve kayboldu.
Ne istiyordu bu adam benden! Lanet olsun! Bir mafya bozuntusu eksikti.
Eve girip üzerimi değiştirdim. Yemek yedim. Ama uyuyamıyordum. Benden ne istiyordu o adam!
Sürekli karşımdaydı. Dayanamıyordum onu görmeye. bi tarafım polise git derken diğer tarafım abim'i dinleyip susmam gerektiğini söylüyordu. Neden demişti ki abim kimseye birşey söyleme diye. Ne yapacaktım ben ? Yolumu kaybetmiştim ve her yolumu bulmaya çalıştığımda dahada karşık bi yola giriyordum. Tek bildiğim her yolumu kaybettiğimde bi darbe yediğim ve daha fazla dayanamayacağımdı.
*************************
"Salak herif" diye sinirle soludu Esma. Kaç saattir. Hukuk fakültesindeki bizimle uğraşan çocukları anlatıyordu. Sinirleniyordu. Sonunda saydırıp susuyor ve tekrar aynı döngüye başlıyordu.
"Yeter be Esma. Boşversene şunları. Hukuk okuyorlar diye bir havalar felan. Sevmiyorun bu tipleri." Deme ile masamıza yaklaşan ayak sesleri ve Esma'nın sinirle kısılan gözleri arkama kaydı.
Masamıza konulan bardaklar ve yine aynı çocuk.
"Ne oldu?!" Dedim sinirle "Yine mi abin gönderdi? "
"Evet yeng- aman şey yani abi'nin sana selamı var." Diyip Esma'ya döndü.
"Hırçın kız." Diyip sırıttı. "Uğur ben" diyip Esma'ya elini uzatınca Esma sinirle onun elini itti.
"Def ol"
Çocuk bozulurken ben hızla ayağa fırladım. Yeterdi bu kapişonlu abi mevzusu. Biraz fazla hızlı kalkmış olacağım ki sandalyem geriye düşmüştü.
"Kim bu abi'n ya birde biz tanışalım." Diyip gözlerimi etrafta gezdirdim. Kapişonlu ve gurubunu görünce hızlı bi atakla karton kahve bardağını elime alıp ona doğru yürüdüm. Esma arkamdan sesleniyor ve o Uğur dene çocuk'ta gitmemem gerektiğini söylüyordu. Sinirle gidip kahve bardağını masaya sertçe vurdum. Kahvenin büyük bir kısmı masaya dökülürken O hariç tüm masadakiler ayarlanmıştı.
"Yavaş" dedi içlerinden sarı saçlı mavi gözlü olan çocuk. Onada sinirli bakışlarımı gönderdim.
"Allah bu kız abiden'de deli." Diyip sarı saçlı mavi gözlü olan çocuğun koluna girdi."iki deli bir araya gelmemeliydi." Diyip kıkırdadı. Sarı saçlı mavi gözlü olan çocuk onu itti.
Hızla gözlerimi onlardan alıp kapişonlusu yüzünü kapatan adama baktım.
"Kimsin sen!" Sesim fakza sert çıkmıştı. Ve devam ettim." Kimsin bana kahve gönderiyorsun, benimle uğraşıyorsun! Yeter artık uğraşmayın benimle SIKILDIM!" diye bağırdım. Herkes'in bizi izlediğinin farkındaydım.
"Birdaha benimle uğraşma yoksa seni polise şikayet ederim. Duydun mu beni ?!"
Hızla Esmayı tutup sürüklerken duyduğum ses ile yerimde mıhlanıp kaldım.
"Polislerin bana birşey yapacağını sanmıyorum.!"
Ama bu ses ! Kapişonlu çocuk!. Şakamyıdı bu.
-Bölüm Sonu-

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEV YETER
Chick-Lit"Bı-bırak beni lütfen. Gitmek istiyorum" dedim zor çıkan sesimle Delirmişcesine etrafta ne varsa kırıp döküyordu. O tam bir ruh hastası şizofrendi . O benim gözümde piskopat katilden başka birşey değildi. "BIRAKAMAM LAN! ANLAMIYORMUSUN SENİ KÖPEK...