@15@

605 41 6
                                    

Bugün doktora gidecek ve bebeğimizin kalp atışlarını dinleyecektik, randevuyu Nam ile beraber gitmek için erken saate almış böylelikle beraber gidebilecektik, sabah uyanmış ve rutin işlerimi halledip önce sevgilimi ve sonra çocuklarımı uyandırmıştım. Ben mutfaktayken üçüde sıra ile gelmiş önce bana sonrada evimizin en küçüğüne birer öpücük vermişlerdi, sonra hepsi hazırladığım yiyeceklerden birer tabak alarak masaya yerleştirmişler ve yerlerine oturmuşlardı.

Kısa ve neşeli bir kahvaltı yapmış sonra Nam ile beraber çocuklarımızı okula gönderdikten sonra, az öpüşerek azda koklaşarak pijamalarımızdan kurtulup, o gömlek panrolon giyerken ben tişört ve genir bir şort gitmiştim. Ayrı arabalara binerek evden hastahaneye doğru gidiyorduk, o akşam eve döneceği için kendi arabasını almıştı ben ise dışarda oyalanmamak için kendi arabamı almıştım.

Yolda giderken telefonum çalmış sadece bir saniyeliğine elimi direksiyondan çekmiş ve telefonumu açmıştım, "Neden açıyorsun telefonunu?" diye sormuş ve kafamı sürücğ koltuğuna vurmama neden olmuştu, "Sen aradın ya Namjoon bir şey olmuştur diye açtım." diye yalanvı bir sinirle tıslamıştım. O ise kahkaha atıp devam etmişti "Tamam bebeğim neden sinirleniyorsun arabanı kenara çek diyecektim."  demişti kahkahalarının arasından.

Biraz daha hızlanıp onu geçtiğimde kısık sesle 'şimdi hırslandım' gibi bir şey gevelemiş ve on saniye içinde beraber gittiğimiz yol, bir yarışa dönmüş, akan trafikte birbirimizi solayıp hız yapıyor ve deli gibi çığlık atıyorduk. Ta ki benim hamile hormonlarım devreye girene kadar, ani bir frenle durmuş ve "Namjoon dur!" diye bir çığlık atmıştım o da ani frenle durmuş ve hızlıca son model arabasından inip yanıma koşmuştu bende arabadan inip yanına gittiğimde "Ne oldu Seokjin?" diyerek vücudumu kontrol ediyordu bir şey oldumu diye bense tek kolum ile ona sarılmış ve ağlayarak konuşmaya başlamıştım "Ya Namjoon biz on beş yaşında ergenlermiyiz? Babamızın arabasını kaçırıp gece boş yolda hızmı yapıyoruz, biz kırk yaşına geldik neden akan trafikte hız yapıyoruz." diyerek ağlamamya devam ederken o ise kıkırdamış ve "Tamam bebeğim sakin ol söz bir daha yapmayacağız tamam mı?" diyerek ağlamamın hıçkırıklara dönmesini sağlamıştı. Yaklaşık beş dakika sonra kenardaki arabalarımıza tekrar dönmüş ve yavaşca yola koyulmuştuk.

Randevu saatimize yaklaşık beş dakika kala hastahanenin otoparkındaki V.I.P kısma arabalarımızı yerleştirmiş ve asansöre binerek üçüncü kata çıkmaya başlamıştık, sıramız tam geldiğinde içeri geçmiş, ve Micha ile biraz sohbet edip hemen ultrasona geçmiştik, giydiğim tişörtü azıcık yukarı çekmiş ve bol şortumu azıcık aşağıya çekmiştim böylelikle karnım açıkta kalmış ve soğuk jel için hazır hala gelmişti.

Micha jeli dökmüş ve ultrason aletini karnıma hafif hafif bastırmıştı, önce bebeğin sağlık durumu ile ilgili bilgi vermiş ve sonra "Ee gençler hazırmıyız bebişin kalp atışını duymaya?" diye biraz sesini yükseltmiş ben ise şöyle yanıtlamıştım, "Micha güzelim, yaşlandık biz ne genci? Her seferinde böyle yapıyorsun ama kırk yaşındayım ben." Namjoon elimi tutuyor heycanı yüzünden okunuyordu.

Micha bir kaç düğmeye basmış ve bir anda odayı minik bebeğimizin kalp atışları doldurmuştu, Namjoon biraz sonra elini elimden çekmiş ve iki elini yüzüne kapatarak seslice ağlamıştı, bende daha fazla dayanamayarak sağ elimi ağzıma kapatarak sessizce göz yaşı döküyordum, Micha gülerek sesi kapatmış ve bize dönerek 'ağlak bebekler hep ağlıyorsunuz' demiş ve içeri geçmişti bende karnımı peçete ile temizleyerek üzerimi düzeltmiş ve Nam'ı beklemiştim.

Azsonra dışarı çıkıp kenardaki bekleme koltuklarına oturup tekrar ağlamıştık, sarılmış ağlıyorduk, hiç tanımadığımız hamile bir bayan yanımıza gelip "Neden ağlıyorsunuz? Ağlamayın bende ağlarım." diyip kaşıdaki koltuğa oturup ağlamıştı ben ise o ağladığı için ağlamaya devam ederken Namjoon şaşkınlıkla gözlerini silip hamile kadının arkadından gelen ve Namjoon gibi şaşkınca bakan kadına dönmüş ve "Eşiniz mi?" diye sormuştu kadın ise kafasını sallayıp konuşmaya başlamıştı, "Şey hamileliğinin yedinci ayı bu yüzden çok duygusal kusura bakmayın." diyerek mahçup bir şekilde eşinin yanına geçmişti, hamile olan bana dönüp "Neden ağlıyordunuz ki? Bebeğinizmi öldü?" diye ard arda sormuştu bense ağlamamın arasından kafamı sallayıp "Hayır kalp atışını duyduk çok güzeldi." demiştim bir süre ağladıktan sonra kadına elimi uzatarak "Ben Seokjin." demiştim hamile kadın ise elimi sıkarak "Sohyun" demişti Sohyun'un eşi ise bana elini uzatarak "Hyejin" demişti sonra Nam elini Önce Hyejin'e sonra Sohyun'a uzatarak adını söylemiş ve ben aniden Sohyun'a hastahanenin karşısındaki kafeye gidip bir şeyler içmeyi teklif etmiştim kabul etmişti ve ben Namjoon'a veda edip hastahaneden çıkmıştım.

Sohyun sıcak çikolata söylerken ben limonata sipariş etmiştim ve konuşmaya başlamıştım. "Kaçıncı çocuğun?" demiştim o ise "ikinci hamileliğim ama ilki doğmadan öldü." demiş ve gülümseyerek aynı soruyu bana yönlendirmişti "Benim beşinci hamileliğim ama ikisi doğmadı üçüncü çocuğum." dedim 'yaa' gibi bir nida ile "Özel değilse anlatırmısın?" demiş ben ise kafamı sallayarak "İlk doğmayan kızım, ben dört aylık hamileyken eşimden şiddet gördüm ve kolum felç geçirdi kullanamıyorum sol kolumu, ikinci doğmayan bebeğim bir buçuk aylıkken öldü yaklaşık on ay oldu, bu biraz ağır ama ben intihar ettim kan kaybından öldü." diye uzun bir cevap verdim Sohyun ise "Eski eşinmi o piç kusura bakma küfür ediyorum ama hakediyor birde hamile hamile inşallah hatrı sayılır bir ceza almıştır." diye resmen öfke kusmuştu.

İçeceklerimiz gelmiş sonra biz devam etmiştik "Aslında aldı on beş yıl hapis cezası aldı ama para cezasına çevirdi." kafasını sallayıp devam etmemi beklemişti "Şuan iki oğlum var eski eşimden ikiside biri on altı biri on beş yaşında." demiş ve limonatam dan bir yudum almıştım, Sohyun merakla "İçerideki adam sevgilinmiydi? Çocukların büyükmüş sevgilin olmasına karışmadılarmı?" demişti ben ise şöyle yanıtlamıştım "Evet o sevgilimdi ama aynı zamanda eski eşim, biliyorum yaptığım aptallık ama eski eşimi affettim ve aslında iki oğlumda buna çok fazla karşı çıktı hatta büyük oğlum kıyameti koparttı ama bir süre sonra alıştılar şuan çok mutluyuz, ama ya hep ben anlattım sen anlat biraz." demiş ve biraz ortamın havasını yükseltmiştim o ise "Valla benim hayatım seninkinden kat kat daha az ekşınlı." diyerek gülmüştü.

Biz konuştuktan yaklaşık yarım saat sonra Hyejin gelmişti ve beni BoRa aramış evde olduğunu ve gelmem gerektiğini söylemişti, "Arayan küçük oğlum BoRa okuldan erken dönmüş gitmem gerekiyor zaten numaralarımızı aldık dimi görüşürüz." diyerek veda etmiştim. Arabama binip eve doğru sürmüş ve bir saat sonra eve varmıştım.

Eve gittiğimde BoRa beni kolumdan acale ile tutup odasına çekmiş ve telaşla sormuştu "Baba çabuk yardım et Heewon ile buluşacağız ne giyeceğim ben?" ben ise gülerek yanıtlamışyım "Oo hemende buluşmalar falan doğruyu söyle BoRa seme misin? uke mi? Bak şu askılını giyin ve altınada şu kot pantolonunu." demiş ve dolabından o ikisini hızlıca alıp çıkmasını sağlamıştım o ise ısrar ederek "Baba daha yeni birbirimize açldık ne semesi ne ukesi saçma sapan konuşma." diyerek isyan etmişti ve askılı tişötü ve pantolonunu üzerine geçirmişti.

"Kafede mi buluşacaksınız yoksa park gibi bir yerde mi? Biz babanla ilk sahilde buluşmuştuk harika taktik üşümüş gibi yapıp ona sarılmak." diyerek hem eskileri yadetmiş hemde bir taktik vererek soru yöneltmiştim,
"Okulun olduğu sokakta yeni bir kafe var oraya gideceğiz, ayrıca bu verdiğin taktik çok eski ve yapmacık?" demiş önce kafamı sallamama sonrada itiraz eden bir sesle konuşmama sebep olmuştu "Hiçte bile neresi yapmacık asıl şimdiki aşklar yapmacık, herkes poposunu verme derdinde biz kalp sevdik kalp ayrıca dua et homofobik bir ailen yok BoRa bey benim ailem olmasada akrabalarım homofobikti bir kere." diyerek aşkımızı ve kendimi savunmuştum.

BoRa ise homofobik insanlara söverken bir yandanda makyaj yapma derdindeydi "Hayır anlamıyorum neden homofobik olunur? Nesilmi devam etmiyor gayette ediyor. Ya abiciğim ilginizi çekmiyorsa susun havlamayı kesin, hayır sizle dalga geçelim diye bilerekmi yapıyorsunuz?  "

Dediklerini takmadan yanına gidip onun için bir lipbalm seçmiştim "Al böğürtlenli sür her zaman işe yarar." diyerek göz kırpıp odadan çıkmıştım.

__________

14. Ve 15. Bölümleri aynı gün içinde yazdım. Baya bir gelişme bu çünkü ben normalde öldürseler aynı gün içinde iki bölüm yazamam kendimi tanıyorum.

Ama bu bölümü 14'ü yayımladıktan bir kaç gün sonra yayımlicam çünkü biraz saçma oldu gibi belki bazı kısımlarını siler yeniden yazarım trafik kısmı gibi :/

Neyse görüşürüz 💙

Keşke yorumlarda daha az kırıcı olsanız.

Watermelon ¥Namjin¥Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin