Galiba dün ilk defa çalışırken bu kadar yorulmuştum, öyle ki bugün saat on bire kadar uyumuştum. Normalde çocuklarım okula gideceği için yedi buçuk gibi uyanırdım. Dün depoların durumunu bilgisayardan kontrol etmek yerine kendim gidip görmüş, dosyalar ile tek tek ilgilenmiştim. Bunu iki ayda bir yapardım ama bu kadar yorulmazdım. Cidden siz siz olun ve yaşlandıktan sonra hamile kalmayın.Çok çok yaşlıyım diye bileceğim bir yaşta olmasamda gençte değildim, orta yaş?
Karnım çoktan minik bir yuvarlak olmuş ve pantolonlarımı giymeme engel olmaya başlamıştı, eşofman giymeyi sevmezdim. Hyunjin'e hamileyken bol şortlar giymiş, BoRa'ya hamileykende ilk aylarda yine şort giysemde son aylara doğru aklıma esmiş ve bir sürü elbise giymiştim. Galiba yine şort giyecektim. Her ne kadar diğer hamileliklerim kışa geldiği için şortları sadece evde giysem, dışarıda eşofman giymeye zorunlu olsamda bazen giymiyor ve Namjoon ile büyük olmasada kavga ediyordum.
Namjoon ile üniversitede tanışmıştık, galiba ikinci sınıftı, aynı anfide ders alıyorduk ve sadece dört ders saatimiz aynıydı. Benim bir kardeşim olmadığı için ailemin tek gurur duyabileceği kişiydim. Bu yüzden sabah akşam ders çalışmıştım tıp kazanmak için, kazanmıştımda.
Bir sevgiliye harcayacak vaktim yoktu çünkü çok ders çalışıp ailemi gururlandırmalıydım.
Anfide sürekli en öne oturur profesörün her dediğini not alırdım. Bir de çaprazımda oturan bir çocuk vardı, ki hayır bu Namjoon değil, sürekli beni izlerdi.
Bir gün bizim anfinin önünde büyük bir kavga çıkmıştı, iki kişi kavga ediyordu kim olduklarına bakmaya gittiğimde duvara yaslanmış elindeki lolipopu emerek kavgayı zevkle izleyen birini görmüştüm, saçları sarı ve morun karışımı güzel bir renk hafif aşağıya kayan gözlükleri, esmer teni ve elindeki kokusunu bir kilometre öteden alabileceğiniz erikli lolipopu. Muhteşemdi. Benden bile muhteşem biriydi. Dediğim gibi ilk başta takmasamda bana bakıp göz kırpması galiba son nokta olmuştu yanına gitmiş ve tam yanına onun gibi duvara yaslanacakken dudaklarından lolipopunu çekip kendi dudaklarım arasına bırakmıştım. Bana dönüp "Hızlısınız beyefendi." demiş bende ona bakmadan "Yakışıklı olduğunuz kadar." diyerek ufak bir kahkaha atmıştım, o gün beraber güvenlik gelene kadar kavga izlemiştik.
O gün orada ilk defa gördüğüm çocuğu bir süre sonra sürekli görmeye başlamıştım.
İki hafta sonra okul dışında bir yerde ilk buluşmuşmamızdı. Bir sahile gitmiştik, soğuk kış günü dondurma yemiş ardından bir kafeye girip sıcak çikolata içmiştik. Tekrar sahile indiğimizde bana hırkasını vermişti, tam üç hafta bende kalmıştı hırka kokusu çok güzeldi çünkü, sabah onunla okulda görüşüyor gece ise onu düşünerek çift kişilik geniş yatağımın içinde çığlık atarak babama anlatıyordum. Babam Namjoon'un erkek olduğunu bilmiyordu... Her anlatışımda nefesim kesildiği için ismi azımdan Namjoo olarak çıkıyor babamın onu kız sanmasına yol açıyordum, ta ki babam Namjoo olarak bildiği Namjoon ile tanışmak isteyene kadar. Babamın onu kız olarak bildiğinden haberim bile yoktu.
Biz tanıştıktan bir ay sonra önce Nam sonra ben onun ailesi ile tanışmıştım.
Namjoon'un bize geldiği ilk gün...
Kapıyı babam açmıştı. Önce Namjoon'a kız kardeşinimi bırakmaya geldin o nerede gibi bir şey sormuş sonra Namjoon'un "Aslında Seokjin'e bakmıştım çünkü ailesi ile tanışacaktım." diyerek verdiği cevaptan sonra babam bana Nam gidene kadar 'akşam görüşeceğiz' bakışları atmıştı ama ona çok iyi davranmış ve iyi anlaşmışlardı. Ciddende Namjoon gidince görüşmüştük babamla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Watermelon ¥Namjin¥
FanfictionSeokjin 3. Çocuğuna hamileydi ama Namjoon ile boşanmışlardı. §text §düzyazı §mpreg §yan ship yok [Ağır şiddet içeriklidir, etkilenen veya içeriye girip beni linçleyecek varsa lütfen okumayın.]