Yanlızlık. Bu kelimenin beden bulmuş haliydim. Etrafımdaki insanlarsa sadece bana acıdıkları için buradaydılar. En son ne zaman mutlu oldum ve "Yaşasın yaşıyorum" dedim, hatırlamak oldukça güç. Sahi ne zaman dedim acaba?
Çocukken mutlu olmak kolay derler, en mutlu yıllarımız çoçukluk dönemimizmiş. Benim içinse çocukluk hiç hatırlamak istemeyeceğim bir zaman diliminde yer alıyordu. İnanın bana 5 yaşında babanız tarafından terk edilip, geceleyin annenizin o güzel sesiyle anlattığı kırmızı başlıklı kız hikayesini dinlemek yerine, her gün soğuk, karanlık bir gece konduda annenizi "Acaba gelmeyecek mi?" düşüncesiyle bekleseydiniz siz de aynısını düşünürdünüz.
Eskiden özenirdim anne ve babasıyla gezen kız çoçuklarına. Hep gülerdi çünkü yüzleri. Üzüldükleri tek şey, beyenip de alamadıkları bebekler olurdu. Tek dertleri buydu. Bense 7 yaşımda... daha henüz 7 yaşımdayken geçim sıkıntısıyla, açlıkla karşılaşmıştım.
Tüm zorluklara rağmen hala burda, hayattayım. Garip. Her neyse. Şimdi lise sondayım, annemin çalıştığı iş yerindeki Murat Beyin verdiği burs sayesinde buradayım. Onunla 12 yaşımdayken tanışmıştım. Beni kızı gibi görüyordu. Ben de çok farksız değildim tabi. Küçüklükten beri babasızlığın verdiği özgüvensizliği onunla kapatmaya çalışıyordum. Eğer babam yanımda olsaydı, eminim onun gibi olurdu.
Çok arkadaşım yoktu. Pardon çok dedim; hiç arkadaşım yoktu. İlk dediğim gibi yanımda olanlar da bana acıdıkları için. Onlara arkadaş denirmiydi? Bence denmezdi. Zaten değmezdi de..
Okulda çevresi olan biri değildim. İstesem de olamazdım zaten; ama hiç özenmemiştim öyle olanlara. Başkalarının gözünde nasılım bilmiyorum ama olumlu şeyler olmadığına eminim. Çoğu zaman kendimi ifade edemem. Neden bilmiyorum, üstümde sürekli bir çekingenlik özgüvensizlik var. Üstelik bunu yenemiyorum. Belki de yenmek istemiyorum. Bilmiyorum.
Annem, hep karanlıktan çıkıp aydınlığa doğru ilerlememin zamanı geldiğini söyler. Oysa ben kendi karanlığım içinde yaşamaktan gayet mutluyum. Zaten hiç anlamamışımdır insanların karanlıkla, siyahla, geceyle zoru ne. Oysa gece acıları kaygıları korkuları gizler. Karanlıksa insanların bilmek istemeyeceğimiz yüzlerini, yalanlarını. Siyah ise tam bir bilinmezliktir. Ve ben hiç bir şey bilmek istemediğime eminim. İnanın bana bazen hiç bir şey bilmemek bizi daha mutlu eder.
Ama insanlar aksine aydınlığın saf temiz olduğunu inanır. İnananların toz pembe bir hayatı vardır belki. Kim bilir? Haberleri yoktur bu tüm acılardan...........
Yatakta her zamanki gibi alarmın çalmasını bekliyordum. Canım iyice sıkılınca yataktan kalktım. Soğuk bir duş alıp annemin giderken hazırladığı kahvaltı masasına oturdum. Evin içine yavaş yavaş girmeye başlayan gün ışığı ben hariç her yere pozitif enerji saçmaya başlamıştı. Vazodaki çiçeklere bakarak dudak büzdüm. Bu kirlenmiş dünyanın arasında harcanıyorlardı. Oysa çok saf ve temizdiler.
Okula gitmeyi sevmem ama zorundayım. Ne yazık ki babamdan kalan yüklü miraslar olmayacak. Ömrümün sonuna kadar annemle de olamam. İşte klasik 17 yaş dertleri..
..
İç çekerek sınıfa girip kendi yanlızlığıma bürünüp arka sıraya oturdum. Erken gelmiştim. Suratımı ellerimin arasına alarak sıraya dayandım boş boş tahtayı izlemeye koyuldum. Sınıf kapısının hızlıca açılmasıyla irkildim.
Daha önce okulda görmediğim bir simaydı bu. Kaşları oldukça çatıktı. Etrafına bakındı. Beni görünce çatık olan kaşları daha da çatıldı.Bir kaç saniye suratıma bakıp, sinirle bana doğru gelmeye başladı. Hafif tırsamda yüz ifademi bozmadan ciddi bir şekilde suratına baktım. Yanıma geldiğinde resmen burnundan soluyordu. Elinde olan çantasını yere attı. "Şu s*ktiğimin sırasından hemen kalk! Yanında hangi o*ospu çoçuğu varsa ona da söyle burda artık ben varım" Ne demişti böyle. Sinirden saçmalıyordu. Duyduklarıma inanmakta güçlük çekiyordum. Çok sinirli olduğundan kasılan şah damarları patlayacak gibi gözüküyordu. Sinirden kendini kaybetmiş gibiydi. Daha fazla sinirlendirmemek için karşılık vermedim. Bir şey desem kesin olay büyüyecekti. Gözlerimi yüzünden ayırıp çantamı elime aldım. Yandaki sıraya geçmek için kalkınca sıkıca bileğimden kavradı. "Neden ben?" dedi,, tekrar suratına bakınca yüzündeki öfke kaybolmuştu yerini umutsuz gözler ve titreyen ses almıştı. Bir anda bileğimi bırakmasıyla sersemledim. Arkamdan geçerek sıraya oturdu. Yıllardır ben dışında kimsenin oturmadığı sırada birinin oturduğunu görmek garibime gitmişti. Aklıma gelen ebedi yanlızlığımla dudaklarımı ısırdım. Tekrar ona dönünce çok kötü gözüktüğünü farkettim. Hayatımda gördüğüm normalin üzerindeki nadir yakışıklı erkeklerdendi. Belirgin çene kasları keskin yüz hatları ve tabii ki çatık kaşları onu duygu yoksunu biri olarak gösterse de şu an yıkık durumdaydı. İçinde volkanlar patladığına o kadar emindim ki..
Bişey demem gerekiyor gibi hissediyordum. Ama ne diyebilirdim ki.. Kafam düşüncelerimle çalkalanırken lafını yeniledi; "Şu b*ktan dünyada milyonlarca insan varken neden ben? Söylesene Neden?". Yüzüme kızarık gözlerle bakıyordu bense hala ilk şoku atlatamamıştım. Kendimi toplayıp yanına oturdum. Biraz sesiz kaldık. Öylece boşluğa baktık. Anladığım kadarıyla ikimizin de yarası kanıyordu, bir türlü kabuk bağlamıyordu. En sonunda sesizliği bozarak konuşmaya başladım. İstemsizce yapıyordum bunu; kelimeler ağzımdan akıvermişti bir anda.. "Annem hep yaşanan kötü olayların mutluluğa engel olmadığını ve hatta mutluluğa zemin hazırladığını
söy.." - "Saçma" daha lafımı bitirmeden cevap vermişti. Oysa ben de bu şekilde düşünüyordum. "Biliyorum.." Yine sesizliğe bürünmüştük. Neden bilmiyorum ama daha adını bile bilmediğim bu çocuğa yakınlık duymuştum ve ona kendini iyi hissettirmek istiyordum. Yine istemsizce sözcükler ağzımdan uçmaya başladı. "Biliyormusun ben şunun farkına vardım; küçükken düştüğümde ağlamam nasıl acımı geçirmediyse 'Neden ben?' dediğimde de olan şeyler değişmeyecek. O yüzden 'Neden ben?' gibi kasıntılara girmekle bir şey kazanmıyoruz. Daha çok kaybediyoruz. Bazen kendimizi bazen de etrafımızda kalan son insanları... Unutma melek olsan bile dünya acımasız b*ktan bir yer.."Uzun bir süre sadece birbirimize baktık. Sanki yıllardır tanıyorduk birbirimizi. Hep beraberdik sanki. Dertlerimiz hep ortakmış gibi birbirimizi hep anlıyor gibi baktık. O an anlamıştım adını bile bilmediğim bu çoçuk ebedi yanlızlığımın kilidini kıracaktı.
Okul çıkışına kadar neredeyse hiç konuşmadık. Sadece adını öğrenmiştim. Oğuz Yücel. Çevresi olan havalı birine benziyordu. Benim sıramda benim yanımda olması herkesi şaşırtmıştı. Haklılar ben bile hala şaşkınım. Neden okul değiştirmişti. Bu bilmek istediğim bir şeydi. Üniversite sınavına hazırlanırken ne diye okul değiştirirsin ki..
Zil çalınca sınıftan herkesin çıkmasını bekledim. Benimle beraber Oğuz da bekliyordu. Sonra birden masadaki eşyalarını hızla çantasına tepiştirmeye başladı. Yüzüme hiç bakmadığından anlamıştım. Gidecekti, ve.. oda herkes gibi olcaktı. Benimki de zaten aptallıktı. Ne yani 17 seneden beri olmayan şey bugün mu olacaktı? Yine de ümitlenmiştim. Nasıl desem sanki herşey değişecekti ve "Mutluluğun" ne demek olduğunu öğrenecektim. Düşüncelerimle debelleşirken Oğuz çoktan çantasını eline almış gidiyordu. Kapının yanında durdu. Heyecanla büyüyen gözlerim kafa sallaması ve hızla gidişiyle dolmaya başladı. Yukarı bakarak gözyaşlarımı engellemeye çalıştım. Ne oluyordu bana. Oysa ben kendimi güçlü sanırdım. Meğer üfleseler ruhumu teslim edecekmişim. Kendime sinirlenip sırayı arkama doğru ittim. Acıyla bir inleme duyunca hızla arkama döndüm. " Yemin ederim dizim çürüdü." İki adım geri gittim. Geldiğini duymadığımdan irkilmiştim. " Arkamda gözüm yok. Yine de pardon" - 'Her neyse s*ktir et. Benimle gelsene. Hem kafan dağılır." Duyduğum şeyle resmen sersemledim. Gözlerim gözleri hariç her yere bakıyordu. Benim tepkime şaşırdığına emindim. Verdiğim tepkiyi genelde filmlerde evlenme teklifi alan kızlar veriyordu.. Uzun süre cevap vermeyince o konuşmaya başladı. " Anlamadım. Neden şaşırdın?" - "Daha önce hiç arkadaşı olmayan birine bunu söylemen garip." Dediğim şeyle yere bakıp hafifçe güldü. "Bence asıl garip olan daha önce hiç arkadaşı olmayan birinin daha önce hiç arkadaşı olmayan birine bunu söylemesi.."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK GÖKYÜZÜ
Ficción GeneralUnutma melek olsan bile dünya acımasız b*ktan bir yer..