Kafamızdaki ve Biz

126 5 0
                                    

‘’İnsanoğlunu diğerlerinden ayıran ne? Neden çita kadar hızlı değiliz veya  bir ceylan kadar çevik? Neden bir yarasa gibi gözlerimiz kapalıyken neyin nasıl ve nerede olduğunu hissedemiyoruz? Bunların cevabını verebilecek birisinin bu salonda olduğunu sanmıyorum.Hatta bu dünyada olduğunu sanmıyorum ama ben sizin en azından bir yol seçmenize yardımcı olabileceğimi sanıyorum. Evet Bütün bunları yapamıyoruz, ama şimdilik.’’

Profesör Gabriel konuşmasının yaptığı etkiyi daha iyi ölçebilmek için gözlüğünü çıkardı.

“Evet belki de onlara verilip bize verilmemesinin nedeni buna zaten sahip olabileceğimizin bir göstergesidir. Biliyoruz ki insan beyniyle ilgili yüzlerce deney yapıldı. Ama ortak tek bir nokta vardı. Normal bir insanın toplam beyin işlevlerini oranladığımızda karşımıza çıkan rakam %10 oluyor. Bu da demek oluyor ki insan kendine bahşedilenden habersiz doğuyor, büyüyor ve ölüyor. Hiç düşündünüz mü? Eğer bu rakam artsaydı nolurdu? Eğer bu rakam artsaydı inanılmaz bir duyu kapasitemiz olurdu duyu organlarımız olmadığı kadar gelişmiş olurdu. Sokakta bizden 100 metre uzaktaki bir bayanın sevgilisiyle telefonda fısıldaşmasını yolun altındaki kanalizasyonda yürüyen farelerin ayak seslerini duyardık. Gözümüz tüm ışınları algılayabilip onları ayırabilme özelliğine sahip olurdu. Bu ışınları hapsederek belli bir süre duvarların arkasını görebilirdik. Ve gözlerimiz kapalı olsa bile ışınları algılayabildiğimizden bize nereden ışığın gelip nereden gelmediğini anlayacağımızdan kör olmamız bir şeyi değiştirmezdi. Ah birde dokunmak var karşımızdaki insanlara dokunarak vücutlarındaki organların ve sistemlerin sağlıkları hakkında bilgi sahibi olabilirdik. Bunları yapıyor olmamız beynimizi %50 sini kullanıyor olduğumuz anlamına bile gelmez. Bu olaylar sadece %30 unu kullanabiliyor olduğumuz anlamına gelir.”

Kalabalıktan şaşkın olduklarını belirten nidalar yükselirken Prof.Gabriel gülümsedi, istediği gibi gidiyordu.

“Hayal gücünüzü biraz daha zorlamanızı rica edeceğim. Bu rakamı biraz daha artıralım %60 gibi bir seviyedeyken frekans dalgalarını görüp işitebilir aynı zamanda telepatik bir şekilde karşınızdaki insanın zihninin içinden geçenleri okuyabilir onun kafatasından bir bölgeye dokunduğunuzda şimdiye kadar yaşadığı her şeyi onun gözünden görerek değerlendirebilir dilediğiniz yerde film gibi durdurabilir veya devam ettirebilirsiniz. Bu seviyedeki bir rakamdayken sadece bedensel gelişmeler hafif kalır. Tabi ki istediğimiz organların işlevlerini ve çalışma performansını düzenleyebiliriz. Ama ben bundan bahsetmiyorum. Nesneleri ve insanları kontrol etmekten bahsediyorum. Başka bir insanın gözünden hayata bakabiliriz hatta her çeşit alanda her çeşit bölgede oraya ait olan atomların özelliklerini değiştirebiliriz. Bu demek oluyor ki Aya gittiğinizde yer çekimini Dünyadaki seviyeye indirebilir. Dünyada ki evinizde ise Ay da ki özgürlüğü hissedebilirsiniz. Ama her şey den iyisi ise insanların zihnine söz geçirebilme. Bu gün bunu hipnoz olarak adlandırıyorlar. Onların beynine emir vererek parmağınızı şıklattığınız da bir topluluğun saniyeler içerisinde can vermesine tanık olabilir ya da bedeninizdeki hücreleri kontrol ederek sıvılaşabilir yada buharlaşabilirsiniz. Ve hepsini tekrar birleştirerek eski halinize dönebilirsiniz. Yüz şeklinizi saçınızı ve diğer her özelliğinizi değiştirebilirsiniz. Ben size bu yolda sadece yapabileceklerinizi saydım. Bunları yapabilmek ise sizin elinizde biz şu durumumuzla asırlar önce yaşamış olan mısırlıların piramitleri nasıl yaptığını bilemez çölün ortasında saf kireç taşlarını bulup onları nasıl bu kadar yükseğe taşıdıklarından bi haber iken…”

“ııı…afedersiniz Profesör Gabriel ben hayal gücümü daha ilerisine iterek sormak istiyorum %100 olduğunda ne olur?”

Prof.Gabriel soran genç kıza baktı. Sorduğu soru tüm salonda ilgi uyandırmıştı. Kızda farkında olarak gözünü Prof.Gabriel’e dikmiş bakıyordu. Prof.Gabriel derin bir nefes aldı ve tekrar etti “%100 ha?” durakladI. Sonra devam etti. “Sanırım bunu cevaplamak biraz zor güzel bayan ancak sunu söyleyebilirim ki zaman kavramını kontrol edebilmek mümkün olabilir yani yaşadığınız alanda veya herhangi bir yerde zamanı yavaşlatabilir ama biraz ilerisinde hızlandırabilir diğerinde ise tamamen durdurabilirsiniz. Bunların yanında Zamanı kullanarak yolculuk yapabilme ve inanılmaz derecede bir hıza sahip olabilir ışınlanabilirsiniz. Yani oturduğunuz evin içinde 100bin yıl geriye giderek evinizin olduğu yerde bir Kızılderili kabilesinin çadırı olduğuna şahit olabilirsiniz. Ne diyebilirimki her şey en üst seviyede olur. Gözünüzle insanlara ne söylemek istediğinizi ifade edebilir. Nefes alan bir insanın zihnine ona uzayda olduğunu inandırarak nefes alamadığına inandırıp öldürebilirsiniz. Canlıların vücutlarını kontrol edebilirsiniz. Daha ne olabilir ki? Bu soruyu sorduğunuz için teşekkür ederim açıkçası beni biraz daha ileriye götürdünüz. Araştırmamı biraz daha ilerletmem gerektiği kanısına vardım. Hepinize dinlediğiniz için teşekkür ediyorum, görüşmek üzere.” Bir alkış tufanı koptu. Herkes ayağa kalkmış alkışlıyordu. Prof.Gabriel başıyla salona dönüp son kez selam verdi ve merdivenlerden inerek arka tarafta kayboldu.

Tanrının BeyniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin