FERMAN ŞEHRİ

38 2 0
                                    

ferman şehrinden içeri doğru giriyorsun, havada acımtırak bir koku, etrafta ise koşuşan insan çocuklarını görüyorsun, biraz ileri doğru yürüdüğünde çoğu dükkanın kapalı olduğunu fark ediyorsun.

yolda seni iyi kıyafetle gören insanlar ve köle elf'ler garip bir şekilde sana doğru baktıklarını görüyorsun, utangaç bir halde kafanı aşağı doğru eğerek yürüyecekken, meltem sana bakıp "başını eğme onlardan bir farkın yok" diyor.

sen ise içindeki korkak ve utangaç çocuğu yatıştırıp, başını güneşe doğru kaldırıp, yürüyorsun...

her attığın adımda sanki kaybettiğin insanları, kaybettiğin yaşamını, çektiğin onca acıyı ve gördüğün eziyetlerin, sanki su gibi vücudundan akıp gittiğini fark ediyorsun.

kalbin hızla çarpıyor ,göğüs kafesin sanki daha geniş gibi hissediyorsun, her aldığın ve verdiğin nefes sana daha bir farklı geldiğini fark edip, kendini yeni doğmuş bir bebek kadar masum hissediyorsun... 

ama içindeki intikam ateşi sönmüyor, kalbin intikam için atıyor ve bunu her hatırladığında kalbin biraz daha sıkışıyor, nefes alıp vermen zorlaşıyor, gözünün önüne çektiğin acılar tekrar tekrar geliyor. kaybettiğin onca şeyi tekrar hatırlamaya başlıyorsun, sanki senin bir bağın olan intikam duygun, senin attığın her şeyi tekrar toplayıp sana veriyor, sanki sana "bunlara ihtiyacın var" dermişcesine... ve sende bunu kabul ediyorsun.

çünkü o intikam duygun sana gerçek gücü verecek gibi hissediyorsun... 

derken bir ara sokağa giriyorsunuz, biraz yürüdükten sonra kırık dökük pencereli ,koyu kahverengi duvarlı ve gri çatılı bir ev görüyorsun meltem sana dönerek "işte benim evim" diyor ve sende garipser şekilde eve bakıyorsun meltem gülümseyerek sana tekrar dönerek "galiba beklediğin gibi bir yer değil ama idare eder gel hadi içeri girelim daha yapıcak çok işimiz var" diyor.

meltem kırık dökük olan kapıya önce anahtarı takıyor, ardından 2 defa omzuyla sertçe kapıya vuruyor ve kapı zor da olsa açılıyor...

içeri girdiğin anda burnuna domates çorbası tarzında bir koku geliyor, her taraf karanlıkken meltem gidip tavanda duran ışığın ipini çekerek ışığı açmaya çalışıyor, fakat ışığı yakamıyor. ardından ışığa 2-3 defa vurduğunda lambadan tozlar çıkıyor ve lamba yanıp yanıp söndükten sonra yanmaya başlıyor.

meltem sana dönüp "kusura bakma uzun zamandır bir misafirim olmadı" diyerek etraftaki çamaşırları topluyor ve diğer odaya doğru gidiyor sen ise sessiz şekilde etrafı gözlemliyorsun.

etraftaki çoğu eşyanın birbirinden bağımsız olduğunu ve kırık dökük olduğunu fark ediyorsun, çoğu koltuğun ise yamalı olduğunu,duvardaki boyaların silindiğini fark etmen fazla zamanını almıyor.

gözüne biranda duvardaki bir resim takılıyor, meltem ve yanında yaşlı bir adam var 2'side çok mutlu görünüyor meltem ise epey küçük görünüyor... 

sen resme bakarken meltem geliyor ve sen hemen melteme "köle pazarında söylediklerin ne anlama geliyordu" diyorsun. meltem ise hafif bir gülümseme ile "biraz kunduz etim ve domates çorbam var önce bir şeyler yiyelim ondan sonra konuşuruz her şeyi" diyor.

meltem mutlu şekilde hemen gidip içeriden bir masayı getirip koltuğun olduğu yere koyar, sende yardım etmek istersin ama meltem "lütfen sen misafirsin"der.

sen ise bir anda öfkeyle elinden tutarak elindeki şeyi bıraktırırsın meltemin ve kızgın bir ses tonu ile "beni köle pazarından satın aldın, ama bana bir köle gibi davranmıyorsun, bana güzel kıyafetler verdin, evinde bana yemek hazırlıyorsun ve bana misafir diyorsun, sen olmasaydın beni başka biri yine köle olarak alacaktı ama senin yaptığın şeyleri yapmıyacaktı. bana kötü davranacaktı ,buna adım kadar eminim, köle pazarında bahsettiğin şeyler ve şuan burada yaptığın şeyler, evin bu kadar kötüyken nasıl 2 gümüş verebildin bana, benden tam olarak ne istiyorsun söyle lütfen, merak ediyorum neden iyi davranıyorsun bana, ben bir köleyim" 

meltem ise sana bakarak "elimi bırakır'mısın ........" diyor.

sen ise özür dileyerek bırakıyorsun. meltem sana dönerek "sana her şeyi anlatıcam, ama önce bir şeyler yememiz lazım, karnımız aç ve aç karna bir şeyler düşünemeyiz ve senden tek bir şey istiyorum bana güvenmeni, tek istediğim bu" diyor ve içeri doğru yemekleri almak için giderken dönerek sana diyor ki "sen bir köle değilsin ....... artık değilsin"

içeri doğru gider ve yemekleri getirir domates çorbasının bayat olduğunu sincap etinin ise çok az olduğunu fark ediyorsun.

güneş saçı çiçeği tutsak elf'in yolculuğuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin