wish

726 87 122
                                    

"Saçını gerçekten çok beğendim."

Jeno yanında oturduğu Mark'a hayranlıkla bakarken mırıldandığında Mark yüksek sesle iç geçirdi ve arkadaşına bıkkın bir bakış atarak "Evet Jeno, biliyorum, bu yirminci söyleyişin." dedi. Jeno asık suratıyla gözlerini Mark'tan çekip yerinde sindi. Oturmaktan sıkılan Renjun ise kahvesinden bir yudum aldıktan sonra arkasına yaslanıp konuşmaya başladı:

"Ee, plan buraya gelip oturmaktan mı ibaretti? Tarih yazacağını sanıyordum Yeonjun."

Renjun'in sesinde belirgin bir alaycılık sezen Yeonjun gözlerini devirip kollarını önünde birleştirdi.

"Tamam, biraz abartmış olabilirim ama sonuçta plan en basit haliyle buraya gelmekti. Gerisini doğaçlama hallederiz diye düşünmüştüm."

"Çok iyi düşünmüşsün gerçekt-" Renjun cümlesinin devamını getirmeden kısık gözlerle Mark ve Jeno'nun arkasında bir yere bakmaya başladı. "Bekleyin." diye fısıldadıktan sonra daha iyi görme amacıyla kafasını öne doğru uzattı. Kıstığı gözleri birden büyümeye başladığı sırada karşısında oturan Jeno'nun masaya yasladığı koluna heyecanla vurdu.

"Jeno! Jeno, Jaemin burada!"

"Ne?!"

Boynunu 180 derece çevirme girişiminden hemen sonra Jeno sandalyeyle birlikte yeri boylarken Mark o anda kafede olmamayı dileyerek ellerini yüzüne kapattı. Tam da Renjun Jaemin'den bahsederken yanlarından geçmekte olan Donghyuck birden kopan gürültüyle şaşkınlıkla düşen Jeno'ya bakmıştı. Çalışan olmanın gerektirdiği ilgililikld masaya yaklaşıp düştüğü yerde öylece duran Jeno'ya baktı.

"İyi misin?"

Mark bir kere duymasına rağmen aşina olduğu sesle ellerini yüzüne bastırdı.

"Evet evet, iyiyim."

Renjun ve Yeonjun gülmekle meşgul olduğundan Jeno Donghyuck'un yardımıyla ayağa kalktı. Donghyuck merakına engel olamayıp "Jaemin'den mi hoşlanıyorsun?" diye sordu Jeno'nun sandalyeyi yerden alıp oturmasından sonra. Jeno utangaç bir gülümsemeyle kendini ve Renjun'i gösterdi.

"Hoşlanıyoruz."

Donghyuck anlayışla kafasını sallayıp "O zaman... İsterseniz sizin için onunla konuşabilirim." dedi gülümseyerek.

"Jaemin'i tanıyor musun?"

Renjun'un kocaman gözleriyle Donghyuck'a bakıp sorduğu sorunun ardından Mark yavaşça ellerini yüzünden çekti. Donghyuck başını kaldıran Mark'la göz göze geldiğinde şaşkınlıktan hızla gözlerini kaçırdı. Bunca zamandır orada oturanın Mark olduğunun şoku vücudunu ele geçirip kalbine sıcaklık dalgaları gönderiyordu. Gözlerini çekişinden önceki saniyelik görüntü, ellerini Mark'ın saçına daldırıp karıştırma isteğiyle dolmasına sebep olmuştu.

"E-evet, buraya sık sık gelir. Aslında arkadaş bile sayılırız... Ondan hoşlanıyorsanız söylemeniz gerek, neler olacağını bilemezsiniz. Bu yüzden şimdi gidip onunla konuşacağım."

Donghyuck olabildiğince çabuk ayrılmak istiyordu oradan. Nefesini düzenlemeye çalışırken aynı zamanda Mark'a bakmamaya çalışmak düşündüğünden daha zordu.

"Şey... Çok minnettar oluruz. Bu arada ben Jeno. Seninle tanıştığıma çok memnun oldum."

"Bize yardım etmeye gönderilmiş bir melek gibisin cidden. Ben de Renjun."

"Donghyuck. İltifatlarınızı sonraya saklayın, hislerim sizinle tekrar görüşeceğimizi söylüyor."

Donghyuck'un hızla gidişinin ardından arkadaşlarının yeni odağı Mark olmuştu.

 𝗌𝖾𝗏𝖾𝗇 𝗀𝗋𝖾𝖺𝗍 𝗌𝗂𝗇𝗌  '𝗆𝖺𝗋𝗄𝗁𝗒𝗎𝖼𝗄'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin