|6|

584 67 68
                                    

  Yui Shinsou'nun olduğu odanın önüne gelince derin bir nefes aldı. Dabi ve Shoto konuşmak için başka bir yere gitmişti. Bu yüzden Shinsou'yla tek olacaklardı. Korkuyordu. Beyaz saçlı kız belki de hayatında ilk kez bir şeyden korkuyordu. Bu duyguyu sevmemişti. Güçsüz hissediyordu.

  Daha fazla kapının önünde beklemenin saçma olduğunu düşününce yavaşça kapıyı açtı. Ardından içeri girdi. İçeri girer girmez sarı gözleri, karşısındaki çocuğun mor gözleriyle buluştu. Shinsou'nun önüne gelince durdu ve beklemeye başladı.

  Sessizce geçen 10 saniyenin sonunda Yui meraklanmaya başlamıştı. Kafası eğik olduğundan Shinsou'nun yüzünü göremiyordu.

  "Kafanı neden eğiyorsun? Yüzüme baksana."

  Yui gelen sesle kafasını kaldırdı ve karşısındaki çocuğa baktı. Shinsou ona bir adım daha yaklaştı.

  "Sana ne yaptılar?"

  Yui gelen soruyla afalladı. Shinsou'nun onu suçlayacağını sanmıştı. Ama çocuk bunun aksine ailesinin ona ne yaptığını sormuştu.

  Yui ona her şeyi anlattı. Shinsou ise sessizce onu dinledi. Beyaz saçlı kız anlatmayı bitirince ikisi bir süre sessizce birbirlerine baktılar. Ardından Shinsou tereddüt etmeden Yui'ye sarıldı. Beyaz saçlı kız bunu beklemiyordu. Ama şaşkınlığını bir kenara bıraktı ve o da Shinsou'ya sarıldı. Buna ihtiyacı vardı. Shinsou bunu anlamıştı.

  Birden Yui'nin gözyaşları akmaya başladı. Beyaz saçlı kız kendini durdurmaya çalışmadı. Kendini serbest bıraktı ve gözyaşları kalmayıncaya kadar ağladı. Shinsou genç kıza sarılmayı bir an bile bırakmadı. Kolay şeyler yaşamamıştı ve buna çok ihtiyacı vardı. Yui'yi bu hale getirenlerin kendine kahraman diyen insanlar olduğunu öğrendiğinde, Yui'nin neden 6 yıl önce "Ben asla bir kahraman olmayacağım." dediğini anladı. Yui'nin bu hale gelmesinin tek sorumlusu ailesiydi.

  Shinsou genç kızı korumak istiyordu. Ona sarılıp her şeyin geçeceğini söylemek, onu asla bırakmamak, hep yanında olmak istiyordu. Öte yandan bunu nasıl yapacağını bilmiyordu.

  "Özür dilerim. Benimle uğraşmak zorunda kaldın."

  Mor saçlı oğlan gelen sesle düşüncelerinden sıyrıldı. Yui kollarından sıyrılmış ve kafasını eğmişti. Shinsou bir an onun küçük bir çocuğa benzediğini düşündü.

  "Özür dilemene gerek yok. Seninle uğraşmak zorunda kalmadım. İstesem bunu yapmazdım."

  Yui ona cevap vermedi. Şu an cevap veremeyecek kadar yorgundu.

  "Yui... Bizimle gelmek ister misin?"

  "Ha?"

  "Yarın bizi bırakacaksınız ya. Şey... Sen de bizimle gelmek ister misin?"

  "Üzgünüm Shinsou ama... Dabi'yi bırakamam. O benim ailem gibi. Gelmeyi gerçekten çok isterim ama..."

  "Sorun değil. Sadece sordum."

  Bu konuşmadan sonra, Yui bir süre daha sessizce Shinsou'nun yanında durduktan sonra odasına gitmişti.

  Ertesi gün:

  Rehineler bırakılalı 5 dakika olmuştu. Kimse konuşmuyordu. Dabi yıkılmış gibi görünüyordu. Dün Yui'ye Shoto'yla konuştuklarını anlatmıştı. Shoto, Dabi'nin Touya olduğunu anlamış. Ona kızgın olmadığını ve eve geri dönmesini istemiş. Dabi ise eve dönemeyeceğini ama onu sık sık (gizlice) ziyaret edeceğini söylemiş. Daha sonra ise pek bir şey konuşmamışlar. Kalan zamanı sarılarak geçirmişler.

  Tabii Yui de ona Shinsou'yla neler konuştuğunu anlatmıştı. Dabi ilk başta gitmediği için kızsa da sonradan ona hak vermişti.

  Yui biraz daha Dabi'yle konuştuktan sonra odasına gitti. Yatağına uzandı ve yine sessizce ağlamaya başladı. Halbuki bütün gözyaşlarını dün bitirdiğini düşünüyordu. Shinsou'nun gidişi onu düşündüğünden daha fazla etkilemişti.

  Yui bir daha asla Shinsou'yu göremeyeceğini düşünüyordu. Haklıydı da. Yoksa değil miydi?

✨✨✨

  Diğer bölüm büyük ihtimalle final bölümü olacak. Neyse, kendinize iyi bakın. Sizi seviyorum 💜

HERO [BNHA]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin