KABUS!

147 6 0
                                    

POYRAZDAN

'Sana aylardır şu kavgadan vazgeç diyorum bunun neresini anlamıyorsun? Ölmeye bu kadar mı meraklısın Poyraz? Beni bırakıp gitmeye bu kadar mı meraklısın? Adamları tanıyoruz. Hangi kavgaya adil bir şekilde geldiklerini gördün ki? Hile yapacaklar! Aramızdan, ailemiz dediğimiz insanları kaybedebiliriz! Ve bunu sen de çok iyi biliyorsun.'

Kulaklarım yine Aleyna'nın bağırışlarıyla dolmuştu. Gerizekalı herif bana bir teklif sundu ve ben de reddedince başkana gitti. Başkan da çare olarak kavga dedi. O budala heriften başka ne beklenir ki zaten. Damarıma bastılar ve ben de kabul ettim. Bu hilebazlarla kavga cidden çok saçma bir şey bunun ben de farkındayım ama geri çekilirsem her şey mahvolabilirdi. Aleyna' ya bunu zilyon defa anlatsam da o ısrarla geri çekil diyip duruyor. Benim küçük şeytanım. O kadar güzel ki. Beyaz bir kot ve üstüne de pudra pembesi salaş bir tişört giymiş. Yine cıvıl cıvıl renklere bürünmüş. Bana bağırıp benden bir tepki alamayınca her zamanki sinirle giymiş olduğu deniz mavi converse lerini  yere vurdu. Ellerimi sinirden kızarmış yanaklarına koydum ve bana bakmasını sağladım.  'Şeytan. Bana bir şey olmayacak.' 

'Poyraz ben korkuyorum. Ya seni kaybedersem?' 

'Kaybetmeyeceksin.'   'Hala vazgeçebilirsin.' Dudaklarına doğru eğildim ama o benden daha hızlı davranıp direk beni öpmeye başladı. Ben Aleyna' ya çok az seni seviyorum derdim. Onu öpmem demek zaten seni seviyorum demek ti bizim için. Elini tuttum ve odadan çıktık. Bizimkilerle harabe de buluşucaktık. 

ALEYNADAN

Poyraz wrangler İ harabeye yakın bir yere park etti. Jeep in  yedek anahtarı bendeydi. Bana doğru döndü ve ' eğer ters bir şeyler olursa buradan hemen uzaklaş. Jeep i al burada taksi bulamazsın. Ben seni bulurum.' dedi ve dudaklarıma hızlı ama içten bir öpücük kondurdu. Jeep ten indik ve harabeye doğru girdik. Planlandığı gibi en üst katta toplandık. Defne bana 'bunun burda ne işi var ' der gibi baktı ama sonra dan dikkati benim arkama kaydı. Defne' den sonra hepimiz arkaya doğru baktık ve geldiklerini gördük. Hilebazlar tam kadro olarak karşımızdaydılar. 

Poyraz beni usulca arkasına aldı. Birinin daha merdivenlerden çıktığını gördük. Adam ağır adımlarla grubun en önüne geldi ama gözlerini benden bir an bile ayırmıyordu. Poyraz tıslarcasına ' gözlerine ve hayallerine hakim ol' diye bir tehtitte bulununca adam  Poyraz'ı aldırmadan ' Bu güzelliğin burda ne işi var' dedi pişkin bir sırıtışla. Arkadan bir ses Gökan yapma dese de Poyraz adını yeni öğrenmiş olduğum Gökan denen adamın yakasına yapışmıştı bile. Eskiden ev diye tahmin ettiğim harabenin en üst katının yanlardaki bütün duvarları yıkılmıştı. Birden fazla koridor var diye tahmin ediyordum fakan tam orta alandaki bir boşlukta karşı karşıya geldiğimiz için tam olarak anlayamamıştım. İstem dışı yutkundum. Poyraz da sanki sinirlerine hakim olmaya çalışıyormuş gibi yavaşça Gökan ın yakalarını bıraktı ve geri geri çekilip yanıma geldi. Ve tam o sırada olanlar oldu. Poyrazın geri çekilmesiyle bizimkiler adamların üstüne yürümeye başladı. Poyraz beni belimden koridora doğru ittirdi. Fakat Gökhan denen adam da bizim peşimizden geldi. Poyraz beni iyice arkasına aldı ve bir küfür savurdu. Gökan Poyraz a doğru bir hamle yapınca ben yana çekildim. Poyraz bir küfür daha savurdu ve hemen ardından yeni bir tehtit daha. Ben harabe halindeki evin bir odasın girerken de Poyraz Gökan ı fena halde dövüyordu. Poyraz yanıma gelince herhangi bir sıkıntının olmadığı sonucuna varmıştım fakat o şerefsiz bizim bulunduğumuz odaya yine girdi ve kan tükürdü. Elinde çakı tarzı bir şey tutuyordu. Poyraz pek fak etmiş gibi durmuyordu. Ben daha onu uyaramadan Gökan Poyrazın üzerine atıldı. Ani bir şaşkınlıkla Poyraz sendeleyince Gökan bunu fırsat buldu ve Poyraza doğru bir hamle daha yaptı. Ne yapıcağımı bilmeden orada dikiliyordum. Gökan birden doğrulup arkasına bakmadan kaçınca Poyrazın yanına çöktüm fakat bir terslik vardı çok hızlı nefes alıyordu ve galiba kanaması vardı. Gözleri yavaş yavaş kapanıyordu yanına oturdum ve ve başını kucağıma aldım. 

' Biri yardım etsin diye bağırırken gözyaşlarına boğulmuşum bile. 'Poyraz bana bak. Lütfen gözlerini kapatma. Burdayım sevgilim. Lütfen bana bak. Kapatma gözlerini lütfen.'

'Kaç burdan ' diyebildi bana sadece ama ben gitmemekte direniyordum. Tam o sırada ambulans sesleri gelmeye başladı. Çevreme baktığımda her kes bir yerlere saklanmıştı bile. Hilebazlar zatn çoktan ortadan kayboluştu. Yanıma ilk yardım görevlilerinden bir kız gelince omzumu sıktı ve ' bana güzen onu kurtarıcaz' der gibi gözlerimin içine baktı. Ardından iki kişi daha geldi. En sonunda Poyrazı bir sedyeye yatırdılar  tam onları takip etmek için ayaklanmıştım ki mert kolumu tutup beni geri çekti. Artık ne göz yaşlarıma ne de hıçkırıklarıma sahip çıkamıyordum. Onlarla gitmek istedim fakat izin vermediler. Mert beni zorla eve gitmeye ikna etti. Ne kadar karşı çıksam da daha fazla dayanamdım ve pes ettim. Jeep e atlayıp Poyrazın evine gittim. Göz yaşlarımdan yolu tam olarak göremiyordum . Galiba bi kaç kere karşı şeride geçmiştim ama yine de kazasız belasız  eve girebildim. Kendimi direk onu yatağına bıraktım ve Poyrazdan gelebilecek herhangi bir haber beklemeye başladım. 

Ne kadar süredir camdan dışarı baktığımı bilmiyorum. Galiba baya olmuştu. Beni kendime getiren şey ise kapının çalması oldu. İçime birden umut doğdu. Kapıda Poyrazın olduğundan o kadar emindim ki. Kapıyı açmamla birlikte karşımda ağlamaktan gözleri şişmiş olan Kıvanç abi yi gördüm. Kapının önünden çekildim ve içeri geçti. Ev siyah ve griden oluşuyordu. Gri parkeler, siyah L koltuk televizyonun öündeydi. İki tane tekli koltuk ise camın öünde karşı karşıya duruyordu. Kıvanç abi tekli koltuklardan birine oturunca ben de karşısına geçtim. Elimden geldiğince sesimin titremesine mani olarak ' abi noldu?' diyebildim. Gözlerimin içine baktı ama sanki gerekli olan cümleleri bir araya getiremiyormuş gibi bir hali vardı hemen gözlerini kaçırdı. Sorumu yineledim bir kaç dakikalık sessizlikten sonra. ' Abi Poyraz nerde?O iye gelmedi?' dedim. İçimde hala minicik bile olsa bir umut vardı. Kıvanç Abi derin bir nefes aldı. 'Aleyna. Ben . Ben çok üzgünüm' dediği zaman gözyaşlarım benden habersiz yanaklarımı ıslatmaya başlamıştı bile. ' Doktorlar her şeyi yaptı ama çok fazla kanaması varmış.' geri kalan söylediklerini duyamamıştım bile . Son olarak tek bir şey söyledi ve o da beynimin içinde yankılanmaya başlamıştı bile ' Poyrazı kaybettik'.

SESSİZ ÇIĞLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin