Yeni bir ben!

102 3 2
                                    

2 yıl sonra****

Yine bir kabusla kalktım yataktan. Gözlerimi kapattığım anda o an geliyordu aklıma. Ağır adımlarla yataktan kalktım. Odama hakim olan üç renk vardı. Siyah, gri ve beyaz. Dolaplarım gri fakat aralarında beyaz ince şeritler vardı. komidinim gri, yatağım beyaz fakat nevresim takımlarım siyahtı. Makyaj zımbırtılarını koyduğum aynalı masam da beyazdı fakat çekmecelerin üstünde siyah puantiyeler vardı. Odadaki camlarım yere kadar ve genişti fakat onları da siyah perdelerim le kapatmıştım. Yerler siyah parke ve halı yoktu. Şöyle bir göz atınca tam bir erkek odası gibi gözüküyordu. Tabi bahsetmeden geçemeyeceğim bir de duvara monte edilmiş siyah raflarımın üzerinde kitaplarım ve bir kaç içki vardı. Yavaş yavaş camın önüne doğru ilerledim ve perdeleri araladım. Hava hala karanlıktı. Daha da yavaş adımlarla makyaj masasına gittim ve önündeki gri puf sandalyeme oturdum. Tarağımı elime aldım ve birbirine geçmiş olan saçlarımı taramaya başladım. Saçlarımla işim bittikten sonra canım sigara istedi. Sigaramı yaktım ve derin bir nefes aldım.

Sigaramı içerken bir taraftan da dolaptan kıyafetlerimi çıkarttım. Sigaram biter bitmez neredeyse kaynar suyla uzun bir duş aldım. Kendimi o kabustan kurtarmaya çalışıyordum ama ne yaparsam yapıyım peşimi bırakmıyordu o görüntüler. Kara bulutlar olduğu gibi üzerime geliyor gibi hissediyordum.

Onu düşünmeden geçen tek bir dakikam bile olmuyordu. 

Poyraz öldükten sonra yaklaşık 6 ay kadar onun evinden dışarı adımımı bile atmamıştım. Bir kaç kere haplarla intihar etmeye kalkmıştım ama her seferinde birileri çıkagelip ben kurtardı ve bu cidden çok sinir bozucu. 7. ayın sonunda yavaş yavaş dışarı çıkmaya başladım. Grup başıboş ne yapıcaklarını bilmeden takılıyordu ve başkan denen o adi herif geçmiş olan 6 ayı beni ezmek ve aşağılamak için kullanmıştı. 8. i ayda sadece geceleri uzun yürüyüşler yapıyordum o kadar. 9. ayda başka çarem kalmadığı için grubun karşısına çıktım. Başkanın benim grubun başına geçmemi istediğini söyledim. Kendi içimizde kavga etmeye başladık tabii. Her kes benim yetersiz kalacağımı öne sürüyordu. Grubun başına ben de geçmek istemiyorum ama Poyrazdan geriye kalan bir tek bu vardı ve tabii birde benim ölmeye çalışmam. Belki kavgalardan birinde ölürüm diye düşünüyordum. 11. ayın sonlarına doğru grup bu durumu kabullendi. Ben de gidip başkana bildirdim. Bu sıralarda sigara ya başladım. Eskisi gibi renkli şeyleri de kaldıramıyordum artık. Çiftler gördüğüm zaman oradan uzaklaşıyor ya da dikkatimi dağıtacak başka şeyler yapmaya çalışıyordum. İliklerime kadar işlemişti Poyraz. Belki ben ölmemiştim ama ölmüştüm işte. Ruh falan yoktu içimde sadece beden olarak yaşamaya başlamıştım ondan sonra. Yapmacık gülümsemeler ve sahte kahkahalar, donuk ve ruhsuz bakışlar. İşte o bendim. Ve artık yeni bir lakabım vardı. ŞEYTAN...

Poyrazın her ölüm yıl dönümünde gittiğim tek yer deniz kıyısında kayaklıkların en ucuydu. Her seferinde buraya geldiğimde buradan atlamanın nasıl olacağını düşünürdüm. Kendimi attığımda dipte bulunan kayaların vücuduma battığını hissederdim resmen. Sonra da gitip kendimi kaybedinceye kadar içerdim. Aslında sadece ölüm yıl dönümünde değil boş bulduğum her vakti böyle değerlendirirdim. Grubun bana karşı bir saygısı yoktu ama geri kalan 1 yıl 1 ay içerisinde katıldığımız kavgalar sayesinde bana karşı hem güven hem saygı hem de korku duymaya başladılar. Ben de zaman geçtikçe hissizleşmeye başladım zaten. Duştan çıkıp kurulandım. Siyah bir pantolon, siyah salaş bir kazak, siyah deri ceketim ve botlarımı giyince hazırdım. Dışarı kendimi atınca bir sigara daha yaktım ve başkanın bulunduğu yere doğru yürümeye başladım... 

SESSİZ ÇIĞLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin